Bölüm Jimin'in ağzından bu sefer. Çok heyecanlıyım bu bölüm için umarım sizde beğenirsiniz.
Fire On Fire dinleyerek yazıyorum her gözyaşım için bolca yorum istiyorum lütfen ✊🏻🥺
İyi okumalar. Oy vermeyi de unutmayın lütfen.
-
"Buradan kurtuluşunuz yok demiştim."
Duyduğum sesle resmen yerimde titreyip Yoongiye dönmüştüm. O da benim gibi şaşkınca karşımızda ki kişiyi izliyordu. Evet katilin yakınımızda olduğunu biliyordum ama bu kadar yakınımızda hatta burnumuzun hemen dibinde olduğunu tahmin edememiştim. Hatta ihtimal bile vermemiştim. Şeytani gülümsemesi hala dudaklarında asılıydı ve elinde tuttuğu madalyon ile bize bakıyordu.
Maceramızın en balında bulduğumuz madalyonun aynısıydı bu.
"Küçük deney farelerim oyunun sonuna bu kadar kolay geleceğinizi gerçekten düşündünüz mü? Acıdım size şu an keşke daha zeki birilerini alsaymışım buraya o kadar ölüm boşuna oldu şimdi." kıkırdayıp bakışlarını arkamızda ki kapıya yöneltmişti.
"O kapının anahtarı yalnızca bende bulunuyor. Çıkışınız benden geçiyor ama gel gör ki bana dokunursanız ölebilirsiniz. Vücudumda bulunan panzehirsiz zehir yüzünden bende çok geçmeden öleceğim ve anahtar da benimle birlikte yok olacak. Sizde buradan çıkamayacaksınız çünkü gel gör ki hastanenin her yeri bir kaç dakika içinde kendiliğinden patlayacak maddeler ile dolu." şeytani kahkahası odada yankılanırken ilk zamanlarda duyduğumuz ses ile aynı kahkahayı attığını fark etmiştim. Hatta yanımızda durduğu süre boyunca hiç gülmediğini de tam o an fark etmiştim. Yoongi öne doğru bir adım atarken elini daha sıkı tutup kendime çekmiştim onu ama yerinden kıpırdamamıştı bile.
"Tüm bunları bize neden yapıyorsun psikopat herif?" sesi duvarlara çarpıp yankı yaparken karşımızda ki katil yanında bulunan sandalyeye oturmuştu. Rahat bir şekilde bacak bacak üstüne atarken elinde ki madalyonu kenara bırakmıştı. Anahtar diye bahsettiği şey madalyondu. Ellerini birleştirip çenesi altında sabitlerken gözlerini tek tek üstümüzde gezdirmişti.
"Küçüklüğümden beri dini değerler ile yetiştirildim. Tanrının bakışlarını her zaman üstümde hissettim ve ona göre mükemmel bir hayat yaşamaya odaklandım. Mükemmel bir gençliğim oldu. Harika bir eğitim hayatım, mükemmel bir ailem ve beni çok seven bir kız arkadaşım vardı. Mükemmeldi her şey." dudağının kenarı yavaşça havaya kalkarken gözlerini kısmıştı.
"Sonrasında ailemin şirketinin aslında biyolojik silah ve zehir üreten bir şirket olduğunu keşfettim. İnsan hayatının değerli olduğunu savunan, insanların hayatını korumam için doktor olmamı isteyen ailem başkalarının hayatını hiçe sayıyordu. Bir hastane ile anlaşmışlardı. Hastaların ailelerine yüklü miktarda para teklif edip sağlam insanları resmen satın alıyor ve onlar üstünden para kazanıp zenginliklerini arttırıyordu. Benim canımdan çok sevdiğim sevgilim de onların kurbanı olmuştu. Boş deneyler kurbanı ölürken sadece onun ölümünü izlemiş ve yalvaran gözlerini izlemekle yetinmiştim. Emily Collen benim kendimden çok sevdiğim ilk ve tek aşkımdı." hüzünlü gözleri madalyona kayarken onu elleri arasına almıştı.
"Madalyonun efsanesi tam olarak doğru değil. Doğru olan tek kısmı onu alan kişinin ölmesi. Ona dokunan herkes bu hastanede çalışan kişilerdi. Yanlış olan tek kısım yıllardır bu olayın devam etmesiydi. Madalyonuma dokunan herkesi kendi ellerimle öldürdüm. Ölmemek için yalvarıyorlardı. Aynı sevgilim gibilerdi. Onu dinlemedikleri gibi bende onları dinlemedim ve hepsini tek tek öldürdüm. Hastanede ki ölümler artınca mecburen burası kapatıldı. Kurtulanları da konuşmamaları için infaz ettiler. Mahzende kalan mutantları ve ruhları ise serbest bırakan bendim. O an aklıma geldi bu oyun." şakaklarını ovarken hafifçe gülümsemişti yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madhouse\BTS
General FictionÖzel olarak seçilip bir araya toplanmış zeki gençler ve bir akıl hastanesi... Zeka,çeviklik,dayanıklılık ve cesaret... Ya ölürsün ya da buradan sağ kurtulursun... Hepinizin hayatı benim elimde ayağınızı denk alın gençler yoksa işiniz biter... Şimdi...