22:Last Game

317 38 14
                                    


Bölüm Yoongi'nin ağzından yazdım umarım beklediğinize değer sizi seviyorum. Aynı zaman da bölümün sonunda uzun zamandır beklenen ve sizi şaşırtan bir yer var beğenmenizi umuyorum.

İyi okumalar.

-

Önümüzde ki zindan benzeri yere bakarken istemsizce içimi bir umutsuzluk kaplamıştı. Jimin'in elini daha sıkı kavrayıp parmaklarımızı iç içe geçirirken ona bakıp gülümsemiştim. Şu an destek alabileceğim tek kişi oydu. Taehyung da içeri girip odaya göz gezdirmiş ve bize dönmüştü.

"Haritada da olduğu gibi aynı bu koridor ve zindanların sonunda bir çıkış var. Eğer şanslıysak hep beraber oradan çıkıp özgürlüğümüze kavuşacağız." herkesten onaylar mırıltılar yükselirken Taehyung elinde bulunan minyatür haritaya bakmıştı. bir süre haritayı inceledikten sonra kafasını kaldırmış ve Jungkook'a bakmıştı.

"Sevgilim liderlik etmek ister misin? Ben arkayı kollayacağım bu sefer." Jungkook gülümseyerek haritayı alırken bir süre incelemiş ardından yola devam etmişti. Herkes onu izlerken bizde peşine takılmıştık. Etraf hastanenin geneli ile aynıydı. Küf ve rutubet kokusu her tarafı sarmıştı. Zindanların içinde ve duvarlarda insan kemikleri ve kemiklerden geriye kalan kıyafet parçaları bulunuyordu. Zindanlardan çıkan kurtçukları görünce istemsizce yüzümü buruşturmuştum. Burada bulunan zavallı insanlara yaptıkları işkenceler ve acımasızlık ile dolu testlerin kendi üzerimde uygulandığını düşünmek vücudumun ürpermesine ve titrememe neden olmuştu. Jimin'in bakışları titremem nedeniyle bana dönerken sorgulayan gözlerle beni izlemeye koyulmuştu. 

"Biraz üşüdüm sadece merak etme." cümlem biter bitmez yükselen sesle herkes duraksayıp birbirine bakarken kaşlarımı çatmıştım. Daha çok inleme ve acı çeker gibi bir sesti. Ses gitgide yaklaşırken zindanın içinden çıkan yaratığa bakmıştım. Beyaz vücudunun her yerinden kollar ve bacaklar çıkıyordu ve elleri üstünde yavaş bir biçimde hareket ediyordu. Kafasında bulunan seyrek ve kirli saçları yüzünün neredeyse tamamını kapatıyordu. Yavaş yavaş bize yaklaşırken Jimin'i hemen arkama almıştım. Bir süre kafasını kaldırıp bize bakarken salyalar akan ağzını kocaman açmış ve hızlı aynı zaman da çevik bir hareketle üstümüze atılmıştı. Herkes farklı bir köşeye çekilirken Kevin zindanlardan birisine girip kapıyı ardından kapatmıştı. Canavar ona yönelirken hızla koşmuş ve sert bir şekilde demirlere çarpmıştı. Çelimsiz kollarını hevesle ona uzatırken Kevin geri çekilmiş ve korkuyla canavara bakmıştı. O sırada kapı ondan bağımsız şekilde kilitlenirken korkuyla kapıya bakmış ve zindandan yüksek bir çığlık sesi gelmişti. Hemen arkasında beliren canavar tek hamleyle Kevin'in kafasını bedeninden ayırırken kafasını zindan demirlerinin arasından fırlatmış ve bedeni ile birlikte oradan yok olmuştu. Demirlerin diğer tarafında ki canavarsa yeniden bize dönüp hırıltılı bir ses çıkarmış ve bana doğru atılmıştı. Jimin'in bedenin hemen geriye iterken yan tarafa savrulmasını ve yere düşmesini sağlamıştım. Tam o sırada önüme geçen kişiyle canavar o kişiye doğru atılmış ve yerle buluşmalarını sağlamıştı. Canavarın bedeninden gördüğüm sarı saçlarla hemen doğrulmuş ve o tarafa ilerleyip canavarı üstünden alıp kenara fırlatmıştım. Bu gücün aniden nereden geldiğini ise kesinlikle bilmiyordum. Yerde yatan bedenin kafasını dizlerime koyarken hızla boynunda ki açık yaraya elimi bastırmıştım.

"Mark biraz daha dayanabilir misin hm? Benim için bunu yapmak zorundasın bu kadar yaklaşmışken pes etmeni istemiyorum." Mark zorla gülümseyip bana bakarken kanla kaplanmış ellerini bana uzatmıştı. Konuşmak için bir kaç kez yutkunmuş ardından kan sıçramış dudaklarını aralamıştı.

Madhouse\BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin