11::Kiss Of Revenge

525 44 94
                                    

Uzun bir bölüm oldu umarım keyif alarak okursunuz. Ve bu bölüm farklı kişilerin ağzından yazıldı. Geçmişlerini ve duygularını anlamanız için.

İyi okumalar. Yanlışlar varsa kusura bakmayın.

11/Yanlış Anlaşılma İnsanı Ölüme Sürükler

Hayatım boyunca hırslı olmuştum. Ailemden çokça sevgi görmeme rağmen sevilmediğimi hisseder, sürekli evden kaçardım. Serseri gibi yaşamaya alışmıştım bu benim için sorun değildi. Ama hayatımın dönüm noktası Seokjin ile tanışmam olmuştu. O hayatımda ki herkesten farklıydı. Çünkü tıpkı benim gibiydi. Asiydi, serseriydi ama aramızda tek bir fark vardı. Ben sevgim içi her şeye karşı çıkabilecek kadar cesurken o ailesine karşı gelemeyecek kadar korkaktı. Beni terk ettiği gün ise kendime bir söz vermiştim. 

İleride ondan bunun intikamını kesinlikle alacaktım.

Onun gibi korkak olmayacaktım.

Ta ki karşımda ki korkutucu bedeni görene kadar. Gözleri ürkütücüydü. Gözleri ölümü, acıyı, yası ve korkuları anımsatıyordu. Vücudundan sarkan kumaş parçaları eskiydi ve kirden rengi değişmişti.  Yüzünde korkutucu bir gülüş, gözlerinde ise alaycılığın parıltıları vardı. Parçalanmış dudaklarını tekrardan aralarken odaya yeniden bir rüzgar dolmuştu. Ölümün soğukluğu gibiydi aynı. Sanki ölüm ensemdeymiş de her an beni içine çekecekmiş gibiydi. 

"Sessizliğinizi beğendim bana cevap vermeyen tek kişilersiniz." hayalet bize doğru bir adım atarken gergince yüzüne bakmıştım. Güzel bir yüze sahip değildi. Gözlerinin ve ağzının kenarlarında kan lekeleri vardı. Grimsi bir ten rengi, omuzlarında biten karmaşık ve kirli saçlara sahipti. Adımlarını tam önümde durdururken boş bakışlarımı yüzünde gezdirmiştim. Hoseok ve Jimin'in adım seslerini duyabiliyordum. Büyük ihtimal kaçıyorlardı. Kaçıp yardım istemeleri şu an için yapılabilecek en iyi seçenekti. Önümde ki hayalet tüm vücudunun aksine temiz olan parmaklarını çenemde gezdirirken vücudum istemsizce kasılmıştı. 

"En büyük korkun ne?"

"Benim bir korkum yok." sorduğu soruya anında cevap verirken boşta ki ellerimi ceketimin cebine koymuştum. Beni öldürebilecek bir hayaletin karşısında bu şekilde durmam her ne kadar tuhaf olsa da şu an bunu düşünecek vaktim yoktu. Üstelik tamamıyla dürüsttüm. Tüm korkularımı Seokjin ile yenmiştim. Beni korkutabileceği bir şey yoktu.

"Peki ya kabusların? Onlar genelde ne içerir?" hayaletin rahatsız edici tınıda ki sesi kulaklarıma ulaşırken yüzümü buruşturmamak için zor durmuştum. Çenemde ki parmakları hala yerini koruyordu. Ölümü andıran gözleri gözlerime sabitlenirken kurumuş dudaklarımı aralamıştım.

"Sevdiğim kişiyi kaybettiğimi ya da sonsuz yalnızlığa mahkum kaldığımı" hayaletin gözleri resmen parlarken çenemde ki tutuşu birden yok olmuştu. Derin bir nefes alıp üstümde ki gerginliği atmaya çalışırken hayaletin sesi yeniden kulaklarıma ulaşmıştı. 

"Bana karşılık dürüst olan tek kişisin. Çoğu kişi sırf zarar göreceğini düşündüğünden yalan söyler ve ölümüyle karşılaşır ama sen farklısın bunun nedeni nedir genç adam?" Şu an bir hayalet ile diyalog içinde olmam yeterince tuhafken bana sorular sorması daha tuhaftı.

"Büyük ihtimal o kişilerin kaybedecek çok şeyi vardı. Ama benim kaybedecek bir şeyim yok." hayaletin tiz kahkahası odada yankılanırken elinde tuttuğu mühürlenmiş zarfı bana uzatmıştı.

"Tüm cevaplarınız bu zarfın içinde saklı. Ama açmak bu kadar basit değil. Cevap için kayıp vermeli ve çabalamalısın. Çabasız sonuç seni çıkışa götürmez genç adam. Bu sana bir tavsiye. Sadece gözlemle tüm cevaplara ulaşacaksın. Şimdi üçünüzü de ait olduğunuz yere gönderiyorum. Dikkatli ol genç adam." hayalet aniden kaybolurken kendimi ortak salonun tam ortasında bulmuştum. Bu ışınlanma işi gittikçe saçma bir hal alıyordu. Hoseok ve Jimin şaşkınca bana bakarken elimde ki zarfın arkasında yazan isme bakmıştım. Okuduğum isimle vücudum istemsizce titrerken elimde zarfı daha sıkı tutmuştum.

Madhouse\BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin