İyi okumalar ♡
—
Yorucu bir günün ardından Seonghwa gecenin karanlığına bakarak düşüncelere dalmıştı. Bugün üst üste o kadar çok yalan söylemişti ki, bu kadar ustaca söylemiş olmasına kendisi bile inanamıyordu. Belki Wooyoung ve San gelmeseydi o saçma şeyleri söylemesine gerek kalmayacaktı. Evet kesinlikle gerek kalmayacaktı. Ama bu çift onu bu yalana zorlamıştı. Bakışlarındaki küçümser ve itici ifade öyle ağır gelmişti ki Seonghwa'ya; sanki böyle bir yalan söylemese yerin dibine girecekmiş gibi hissetmişti.
Ve sonuç olarak yalan söylemişti. Her şey çok hızlı gelişse de bir şekilde artık herkes kendisinin evleneceğini düşünüyordu. Şimdi bunun icabına bakması gerekecekti. Yalan söyledim diyemezdi tabii ki, bu yüzden yalanını devam ettirecekti. Hâlâ inanamıyordu söylediği şeylere. Ama artık yapacak bir şey yoktu. Çünkü iş işten çoktan geçmişti.
Derin bir nefes verip içkisinden bir yudum daha aldı. Ağzına gelen acı tat ile tepki vermeden karşısındaki manzarayı izlemeye devam ediyordu.
Yine aklına o gelmişti.
Duraksadı. Bu yalanı söylerken bile aklındaki kişiyi düşünerek söylemişti ve belki yalanı onu düşünerek söylemek, ona daha kolay gelmişti. Yoksa bu kadar rahat olamazdı.
Hongjoong'a bu konu hakkında ne diyeceğini kesinlikle bilmiyordu. Ama nedense Hongjoong'un kendisine itiraz edeceğini de düşünmüyordu. Tamam, kötü bir başlangıç yapmış olabilirlerdi ama hem Seonghwa hem de Hongjoong aralarındaki o güçlü enerjiyi o bir hafta içinde hissetmişti.
Seonghwa bunu inkar edemezdi. Ve nedense bu enerjiye güvenmek istiyordu.Alakasız bir şekilde sırıttı.
Onu düşünürken bile mutlu olduğunu hissediyordu ve bu hissi inkar etmeyecekti. Belki de Hongjoong da böyle hissediyordu?
Seonghwa bu sorunun cevabını kesinlikle merak etmişti ve bunu ona sormayı aklına not etmişti.Hongjoong'un kendisi hakkında düşündüğü "iyi" şeyleri merak ediyordu. Ve bunu ondan duymak istiyordu.
Gülümseyerek bardağı yerine bırakıp oturduğu yere daha çok yayıldı. Belki de işler sandığının aksine daha kolay ilerleyecekti. Gereksiz yere streslenmesine gerek yoktu. En azından şu an için. Ama sadece tek bir şey beynini kurcalıyordu: Hongjoong'un ne diyeceği.
Evet, olumsuz cevap verme ihtimali de çok yüksekti ama Seonghwa olumlu cevap vereceğini düşünmek istiyordu. Onu ikna etmek ve onun da kendisine ikna olmasını istiyordu. Bu yüzden yarın onunla konuşacaktı.
Kaldığı yerin güneyde, "Nervia" isminde küçük bir kasaba olduğunu biliyordu. Bu yüzden onu bulması bu kadar zor olmayacaktı.
Birden gelen acı ile duraksadı ve anında yüz mimikleri değişti.
Boynunda bir sızı hissediyordu. Ayağa kalktı ve o kısmı okşadı. Evet, kahretsin ki çok acıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heavenly Omega | Seongjoong
FanfictionPark Seonghwa genç, asil bir klan lideriydi. Kim Hongjoong ise toplumdan uzak, biraz farklı bir betaydı. Tabii klanına bildirdiği üzere. . . "Herkes yalan söyler, sadece bazılarınınki bembeyazken bazılarınınki karanlıktır, hem de çok karanlık." . . ...