11

875 78 202
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyoruz 🥺💓

Davetlilerin yavaş yavaş yorulup, düğünün durgunlaşmaya başlamasıyla klan liderleri birer birer düğünden ayrılmaya başlamışlardı. Ortam iyice durulurken saray çalışanları, etraftaki çöpleri toplamış; en azından birkaç gün sonrası için, saraya geri döndüklerinde, daha az iş bırakmak istemişlerdi.

Etraf toparlanırken Hongjoong ve Seonghwa -veya Park çifti- klanı terk eden ve kendi klanlarına doğru yola çıkan davetlileri uğurluyordu. İkisi de çok yorgundu ancak bu yorgunluk tamamen tatlı bir yorgunluktu. Sonunda eş olabilmenin yorgunluğu gibi.

"Tekrar görüşmek üzere Lider Na, yardıma ihtiyacınız olduğu her an klanın kapısı açık olacak. İyi yolculuklar." Na Klanı'nın lideri Jaemin'i de yolcu ettikten sonra çok az davetli kalmıştı. Bir kenara oturup soluklandılar. Bu şubat ayına rağmen çadırdan salonun içi sıcacıktı. Çokça eğlenilen, göz kamaştıran bir düğün olmuştu ve Seonghwa bundan çok hoşnuttu. Betasını eğlenirken görmek onu rahatlatmıştı. Hongjoong da evlenmeyi onun kadar istemişti anlaşılan.

Başını eşinin omzuna yaslayıp derin bir nefes aldı. İlerleyen 1 saat içinde birbirlerini mühürleyeceklerdi ve Seonghwa bunun için fazla stresliydi. Ya mühürlerken fazla ısırır ve Hongjoong'un canını yakarsa? Ya da yanlış yeri ısırır ve durmayan bir kanamaya yol açarsa? Çok gergindi ve bu gerginliğini hissedebiliyordu yanındaki genç Omega.

"Seonghwa, sorun ne? Gergin kokuyorsun." Kırmızı bukleler halindeki saçları, ışıltılı ve bir o kadar da tedirgin bakan gözleri, yumuşak ve içten sesi Seonghwa'ya gerginliğini unutturmuştu.

"Hiçbir şey yok, hadi son yolcuları da uğurlayıp dinlenmek için odamıza gidelim. Olur mu?" Seonghwa'nın bir anda kestirip atmasına şaşırmış olsa da onaylayan mırıltılar eşliğinde ayaklanmıştı.

Seonghwa'yla beraber Lee Taeyong'u, Byun Baekhyun'u ve Bae Joohyun'u uğurlayıp saray görevlilerinin işlerinin bitmesini beklemişlerdi. Bu büyük düğünün ne yazık ki pisliği de büyük olmuştu. İkisi de çalışan kurtlara üzülseler de ellerinden bir şey gelmiyordu.

Saray görevlilerinin de sarayı terk etmesiyle büyük bir sessizlik oluşmuştu, kimse yoktu şu an klanda. Hiçbir kurt, onları rahatsız edebilecek herhangi biri veya başka bir şey. Şu an sadece klan çıkışındaki ormanda yaşayan hayvanlar vardı onlarla beraber.

"Geleneklerimize göre seni kucağımda taşımam gerekiyor ama rahat etmeyeceksen yapmak zorunda değiliz. Altı üstü bir gelenek." Seonghwa ortamdaki sessizliği dağıtmak adına yanından dinlenen eşiyle konuşmaya çalışırken yorgunluktan uyukluyordu Betası.

"Düşündüm de, geleneği boş ver. Neredeyse uyuyacaksın, gel bakalım kollarımın arasına." Seonghwa Betasını yavaşça kucağına alırken bir eliyle saçlarını düzeltmişti. O çok güzeldi. Sadece Seonghwa'nın Betasıydı o. Sadece Seonghwa görebilirdi onun güzelliğini.

Düşüncelerinden sıyrılıp Betası ile birlikte yukarı çıktı. Hongjoong hemen kollarını Seonghwa'nın boynuna dolamış ve kucağında rahat bir pozisyon almıştı. Onun kokusunu içine çekerken eşinin kucağında çoktan mayışmıştı bile.

Bir süre sonra onlar için önceden özenle hazırlanmış odalarına gelmişlerdi. Seonghwa Betasını narince yatağa bırakırken tam üstünden kalkacaktı ki Hongjoong onu engellemişti.

Bir süre o pozisyonda birbirlerinin gözlerinin içine yoğun aşkla bakmışlardı. Sonra Hongjoong az önceki hafif yorgunluğunu bir anlığına unutmuş ve gözlerini alfasının etli dudaklarına çevirmişti. Öyle istekle bakıyordu ki, ilk defa biri için bu kadar istek dolu olduğunu hissetti.

Heavenly Omega | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin