16

364 41 13
                                    

İyi okumalarr ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalarr ♡

Gerçeklerin çıplak bir şekilde herkesin yüzüne çarptığı olayın üstünden sadece 2 saat geçmişti.

Choi çifti zaten olaydan sonra ortadan kaybolmuştu, Park Seonghwa ve eşi Park Hongjoong ise klana gelmişlerdi fakat ayrı olarak.

Hongjoong klana gitmeden önce son 1 saat içinde yaşadıklarını bir ormanda düşünmüş, sonra havanın iyice karardığını görünce saraya dönmüştü. Seonghwa ise ilk başta eşini her yerde aramıştı, sonra onun sarayda olduğu haberini alınca o da saraya gitmişti.

Ne kadar çok Hongjoong ile konuşmak istese de Hongjoong her seferinde ondan kaçmış ve "Olanları bir süre düşünmek istiyorum Seonghwa, lütfen beni rahatsız etme." diyerek kesin bir dille onla konuşmak istemediğini bildirmişti.

Seonghwa, Omegası ile konuşmak, ona derdini anlatabilmek istiyordu. Ne de olsa o her şeyden öte eşiydi, hayat arkadaşıydı, tek aşkı ve diğer yarısıydı. Onsuz nasıl dayanacaktı hiçbir fikri yoktu. Belki biraz daha zorlardı onunla konuşmak için ama üstüne gitmek ve onunla arasını daha çok berbat etmek istemiyordu.

Sabahki huzursuzluğunun sebebi şimdi belli olmuştu işte, hem bu klandaki hainlik olayı hem de eşi ile arasının açılması...

Her şey üst üste gelmişti. Şimdi Omegasını nasıl koruyacaktı? Daha saraydaki haini bulma aşamasına bile geçmemişti, şu an buradaki herkes biricik eşi için tehlike arz ediyordu.

Ve Hongjoong'un bundan haberi bile yoktu.

Derin bir nefes verdi Seonghwa. Başı çatlıyordu. Nefes alamamaya başladı. Birden bire üstüne bir halsizlik çökmüştü. İğrenç hissediyordu. Hongjoong'u kimden ve nasıl koruyacaktı? Lanet olası saraydaki herkes şu an kendi gözünde bir haindi.

Ama bir şeyler yapmalıydı. Bu böyle olmazdı. Hemen bir şeyler planlamalıydı yoksa her şey için çok geç olabilirdi.

Bir miktar viski doldurdu bardağına. Gece olmuştu, herkes uyuyordu. Belki beraber uyumayı kabul ederdi Hongjoong. Eğer kabul ederse ona bu hain olayından üstü kapalı bir şekilde söz etmeyi planlıyordu, en azından kendisine dikkat etmesi gerektiğini söyleyebilirdi. Zaten gün boyu gözü onun üstünde olacaktı ama yine de dikkatli olması çok önemliydi.

Tumblerini kafasına dikip tek dikişte bardağı bitirdikten sonra çalışma odasından çıktı. Kalp atışları hızlanmıştı, Hongjoong ona ne derdi bilmiyordu.

Odalarının önüne geldiğinde kapıyı tıklattı. Kapının açılması 30-40 saniyeyi alınca Seonghwa'nın kaşları çatılmıştı. İlk başta korkmuş, aklına kötü şeyler gelmeye başlamıştı ama sonra geceliklerini giymiş bir şekilde uykulu gözlerle kapıyı açan bebeğini görünce içine bir su serpilmişti.

Heavenly Omega | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin