5

669 100 72
                                    

İyi okumalar

Bir hafta geçmişti. Ama Seonghwa şu an sarayında oturmuş yemeğini yerken yine onu düşünüyordu. Gittiğinden beri aklından çıkaramadığı Kim Hongjoong'u...

Gözleri, altın kadar parlak olan kadehine dalmış; düşüncelerini esir eden o adamı düşlüyordu. Bembeyaz teni, istediği zaman değiştirebildiği saç renkleri, kendisine karşı olan tutumu, bakışları, hırçınlıkları ve daha birçok özelliği ile Kim Hongjoong, koskoca Park Klanı'nın yeni, genç liderinin aklını almayı başarmış gibi görünüyordu.

Park Seonghwa'nın o adamı bu denli düşünmesi, daha başlamadığı yemeğini hiç yiyememesine sebep olmuştu. Ortamda öyle bir sessizlik hakimdi ki, tek bir çatal-kaşık sesi bile duyulmuyordu. Ta ki, odanın eski ama büyük kapısı tıklatılana kadar.

"Gir."

Ve sonunda sessizlik tamamen bölünmüş, genç liderin derin sesi tüm odada yankılanmıştı. Seonghwa, aklındaki düşüncelerden bir an olsun ayrılmak için gözlerini kapıya dikmiş ve gelen kişiye bakmak için içeri girmesini beklemişti.

"Afiyet olsun efendim, umarım rahatsız etmiyorumdur."

Choi Jongho, çekingen bir tavırla içeri girerken konuşmuştu. Seonghwa hayır anlamında başını sallamış ve Jongho'nun yanına adımlamasını izlemişti. Elinde silindir şeklinde yuvarlanmış bir kâğıt vardı. Bu Seonghwa'nın dikkatini çekse de o kendisine söyleyene kadar bir şey sormamaya karar vermişti.

Jongho, gözleri ile kendisine biraz daha yaklaşması için izin isterken Seonghwa bir tepki vermeyerek söyleyeceği şeyi beklemişti. Jongho da liderinin kulağına az da olsa yaklaşmış ve kısık bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı.

"İcadınız ile ilgili gelişmeler var efendim."

"Ne gelişmesi, benden habersiz bir işe mi kalkıştınız?" Seonghwa da sesini aynı derecede kısık tutmaya dikkat ederken sormuştu. Anında sinir hücreleri gerilmeye başlarken Jongho liderini sakinleştirmek adına daha yumuşak bir tonda konuşmaya özen göstermişti.

"Hayır efendim, hiçbir işe ellerini sürdürtmedim siz gelene kadar."

"O zaman nedir şu bahsettiğin gelişmeler?"

"Çalışanlarımız siz yokken icat hakkında bir sürü yeni fikir üretti. İcadı daha kullanılabilir ve özel kılmak için yeni şeyler geliştirdiler. Bunları sizin de görmenizi istiyorlar. Bir bakın derim. Eğer müsaade ederseniz de işleme başlayacaklar."

"Neymiş bu şeyler?"

"Taslağı var efendim, size onu göstermek için geldim." Jongho elindeki kağıdı düz bir hale getirdikten sonra liderine göstermek amaçla ona çevirmişti. Seonghwa şu an tüm ilgisini icadına vermişti. Onun için önemli, hatta yapacağı birçok devrimden katbekat önemli olan bu icada kimsenin ondan izin bir şey yapmasını istemiyordu. Bu yüzden az önceki yanlış anlamasından dolayı gerilmişti. Bu fikre pek sıcak bakacağını zannetmiyordu ama yine de fikirleri gözden geçirmekten zarar çıkmazdı.

Jongho'nun elinde tuttuğu kağıdı kendi eline aldı ve incelemeye başladı. Kağıtta taslak olarak çizilmiş resimler vardı. Seonghwa onlara dikkatle bakarken Jongho liderinin kulağına tekrar fısıldadı.

"Bence oldukça iyi şeyler düşünmüşler efendim. Ben hayalini kurduğunuz şeyi en iyi şekilde yaptırın istiyorum. Bu yüzden bu fikirleri de bir düşünün."

Seonghwa kağıdı biraz daha inceledikten sonra kafasını salladı. Fena fikirler değildi bunlar. Belki bir ihtimal, icat için işe yarayacak şeylerdi. Seonghwa bunları göz ardı edemezdi. Ama şu anda kesin bir karar vermek istemiyordu çünkü aklını kurcalayan şeyler vardı. En iyisi vakti gelince düşünmekti. Şu an için kesin bir şey demeyecekti.

Heavenly Omega | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin