18

273 32 7
                                    

DÖNDÜK ARKADAŞLAR, DÖNDÜK!!!

Üstündeki yorgana daha sıkı sarıldı genç Omega, hava her zamankinden daha soğuktu. Şöminede yanan odunların çıkardığı sesler dışında sadece ikisinin nefes alışverişleri vardı. Günler sonra araları bu kadar iyiydi. Sessizce birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı çünkü bazen dudaklar değil de gözler konuşurdu.

Seonghwa kollarını eşine sıkıca sarmıştı ve özlediği Yasemin kokusuyla yeniden buluşmuştu. Klanı Yasemin bahçeleri ile dolu olabilirdi fakat aradığı tek şey o güzel koku değildi. Kendisine aşkla bakan bir Omega'nın gözlerini arıyordu o. Pırıl pırıl parlayan gözleri olan Park Hongjoong'un ona aşkla bakmasını istiyordu.

"Biliyor musun? Benimle uyumanı çok özlemişim." Aralarındaki mesafeyi alınları birbirine değecek kadar indirmişlerdi. Alfa bir eliyle Omegasının yanağını okşamış, diğer eliyle de belini sarmalamıştı.

"Benim güzel Omegam..."

"Seonghwa çok geçmeden sana söylemem gereken bir şey var. Bunu nasıl söyleyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok." Hongjoong gerginlikle Alfasına bakarken Seonghwa yeniden bir sırrın açığa çıkmasından korktuğu için gözlerini kapamıştı.

"Bilirsin, ben bir Omegayım ve kızgınlık dönemlerimde sana ihtiyacım var." Hongjoong bakışlarını Seonghwa'dan uzaklaştırırken o bunu söyler söylemez konunun nereye gideceğini az çok anlamıştı Seonghwa. Bu kadar gerilmesine veya utanmasına gerek olduğunu sanmıyordu.

"Hey, bana bak." Omegasının ellerini avuçlamış ve kendine bakmasını sağlamıştı.

"Kızgınlığın boyunca yanında olup sana yardımcı olacağım. Bir Alfa, eşine başka nasıl yardımcı olabilir ki zaten? Seve seve bunu yapacağım bebeğim." Seonghwa destekleyici bir Alfa ve eş olup Omegasının sırtını sıvazlamıştı. Uzun zaman sonra bu kadar huzurlu ve mutlulardı.

İkisi de iyi birer eş olmayı deneyimleriyle öğreniyorlardı. Yaşadıkları tartışmalar dâhil hepsi birer tecrübeydi. Birbirlerini anlamayı ve mutlu etmeyi, bazı sorunların üstesinden beraber gelerek öğreniyorlardı. Aşk buydu işte.

Festival sonrası batan güneşin etrafa yaydığı güzel manzara halkın huzurunu yerine getirmişti.
Gökyüzü adeta turuncu ve sarının en güzel tonlarına boyanmış, kuşlar tatlı rüyalarına dalmaya hazırlanmışlardı.

Öğleden sonraydı.

Yeosang bu manzara karşısında elindeki kitabın ilk sayfasını okumaya çalışıyordu fakat her deneyişi bir kez daha başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Aklına akın eden düşünceler beynini öylesine çok kurcalıyordu ki gittikçe daha fazla rahatsız hissetmeye başlamıştı genç omega.

O sırada kulaklarına dolan bir sesle bakışlarını kapıya çevirdi.

Eşi Choi Jongho, her zamanki gibi en görkemli haliyle odalarına giriş yapmıştı. Yüzündeki yorgun ama tatlı bir gülümsemesi ile pencerenin yanında oturan sevgilisine doğru usulca yaklaştı. Karşısındaki mükemmel manzaraya rağmen onun için en güzel manzara olan sevdiği adamın gözlerine gözlerini dikti ve elini yanağına koymak için kaldırdı ancak tam dokunacağı esnada eşi onu durdurarak başını öbür tarafa çevirmişti.

Heavenly Omega | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin