Sürekli aynı şeyleri düşünmekten sürekli aynı şeyleri yaşıyordum. Ellerim titriyor, midem bulanıyordu. Düşüncelerimin arasından ellerimin titremeye başladığını fark ettim. Sanki, şu an bir bebek bile benden daha güçlü durabilirdi.
"Jeongin, Jeongin iyi misin!? TANRIM, KİME DİYORUM BEN!? JEONGİN!" Hyunjin'den uzak durmaya çalışırken, beni fark eden tek kişinin o olması, acı vericiydi.
"JEONGİN!" Kapıdan hızla girip yanıma gelen Yeonjun ile Tanrı'ya teşekkürlerimi sundum. "Jeong- Dur, dur ben müdürden çıkmak için izin alıp geliyorum. Beomgyu, sakın yanından ayrılma!" Kafasını sallayıp hızla yanıma Beomgyu geldi. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama bir işe yaradığı söylenemezdi.
O anda bir şey oldu. Arkadan enseme çarpan, endişeyi ifade eden kesik nefesler, Hyunjin'e aitti. Enseme çarpan nefesleri başımın ağrısını geçiriyordu. Bu mümkün müydü? Evet, o yapıyorsa, mümkündü.
"Beomgyu, Jeongin'in eşyalarını topla, çıkıyoruz." Yeonjun geri geldiğinde bugün soğuk olan havadan dolayı direkt montumu dikkatlice üzerime geçirmişti. "Bebeğim, iyi misin?" Kesik mırıldanmalarla daha iyi olduğumu belli etmeye çalıştım. "Neyse, zorlama kendini. Gidelim hadi. Beomgyu gidip abime bizimle gelmesini söyleyebilir misin? Onun arabasıyla çabucak gidelim."
-----
"Tamam, binin arabaya hadi." Çantaları bagaja yerleştirdikten sonra kendisi de sürücü koltuğuna geçti. "Anlatın bakalım, ne oldu? Jeongin, şu an daha iyisin değil mi?" Yeonjun bana döndü ve sorar bakışla attı.
"İyi-yim. Başım ağrıyor sadece." Yeonjun'un okulun revirinin kapalı olmasına sövdüğünü fark ettim. Cidden, revir neden kapalı olurdu ki? "Bu normal bir şeydi, bir sebebi yok yani." İnanmadıklarını belli eden bakışlarına karşılık seslice nefesimi verdim. "Hyunjin'i düşünmekten, oldu mu? Hemen arkamda otururken sağlıklı düşünemiyorum. Rahatsız olurum düşüncesiyle asla öne doğru eğilmiyor. Yazı yazarken bile defterini alıp dizlerine koyuyor. Yoruldum artık."
"İstersen sınıfını değiştir. Felix de değiştirir seninle beraber. Müdürden rica ederiz aynı sınıfta olmanız için." Başımı iki yana salladım.
"Hayır, gerek yok. Bu da benim imtihanım. Kendi savaşımdan kaçmak istemiyorum. Hatta öğretmenden Hyunjin'in yanında oturmak için izin isteyeceğim." Yeonjun gözlerini ultra şaşkınlıkla açıp bana baktı. "Bunu, yapacağım. Savaşta kazanan olmak için almak gerekmez mi?"
"Peki, komutanın perişan olacağı, belki yok bile olabileceği riskleri almanın ne anlamı var?" Taehyung hyung hep böyle umut verici ve mantıklı şeyler söylerdi. Hep güvenirdim. Yine güveniyordum ama bu sefer yolumdan dönemezdim.
"Bir anlamı yok. Sadece cesurluk ifadesi. Bunu yapacağım hyung, mecburum. Kendimden kibarca uzaklaştıramıyorsam, bende biraz zor yollar denerim." O an aklıma bambaşka bir fikir geldi. "Ya da şey yapsak, Yeonjun bizim sınıfa gelse? Benim yanıma otursa? O zaman Hyunjin-"
"Perişan olur." Yeonjun haklıydı ama yapacak bir şey yoktu. "Ama senin için ben varım Jeongin. Geleceğim sizin sınıfınıza." Gülümsemeye çalışıp başımı salladım. Kala sürede yolu izlemeye başladım.
///
KıRıK kAlPlEr OkUlU mÜbArEk SjSjSj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Even A Fool Knows || Hyunin
RomantikHyunjin ve Minho bir kız için dostluklarını bitirmiş, düşman olma yolunda ilerliyorlardı. Hyunjin'e aşık olan Jeongin'se, ona kız için yardım ediyordu. Bir gün sevdiğine kavuşmayı, yalnızca diliyordu...