ruhların dağıldığı veda partisi

36 2 0
                                    

tüm yetilerini kaybetti

I

sanmayın ki bir kalabalığın arasındayım
başıma düşen insan artıkları
nasıl olursa öyle sürüklüyor rüzgar, etimi
ne yöne eserse,
ben bir yere ait hissetmedim kendimi uzun zamandır
şefkatli ellerin parmak uçlarıyla sevilmedim
merhametli dizlerde uyutulmadım
o son sevişmemde huzur da yoktu.

adımın geçtiği bütün satırların üzerini çiziyorum şimdi
varlığımın kanıtını yok edersem
bende yok olacağıma inanıyorum.

sevgi kısır bir kadının çocuk özlemi
sevgi şimdi dar boğazlı alt geçitlerin karanlık koltukaltları
sevgi şimdi
ve asla
olmamış bir fetüsün düşlerinde, kurduğu hayal.
iki odalı evin orta yerinde bir yatak
diğerinde, umutlarımı boğduğum, alt kata damlatan bir küvet.
benim paslı ellerimle açılmayacak o kapı
benim kirli ellerimle dokunulmayacak sana,
senin olan ne varsa uzaklaştırdım buradan
benim olan hiçbir şey yok.

II

yok ettim.
yok ettim inançlarımı
mutlu sonların hastane odalarında hayata döndürülüşü kadar trajik benim durumum.
mutlu sonların tren raylarında intiharı.
mutlu sonların hiç başlanmamış sessiz fırtınası.
nasıl sıkılıyorum bir bilsen,
nasıl sıkılıyorum ah bir bilsen,
patlayacağım ve tane tane döküleceğim semtin üzerine.
yalnız insanların üzerine.
aşkı hissetmeyenlerin üzerine.
sevgisiz kalmışlığın ve o hep,
hep damlatan tavan arasının
kirli, küf tutmuş görüntüsü olacağım.

III

göremezsin,
göremezsiniz.
beni bir çift gözle göremezsiniz
bana dokunmadan beni anlayamazsınız
bana dokunmadan ruhuma dokunamazsınız.
öyle uzaktan, öyle hiç bir yakınlığı bulunmayan yabancılıkla,
yalnızca bir zorba olacağım gözlerinizde.
zihninizin oluşturduğu görüntüm, tıpkı o istenmeyen hayvanlara benzeyecek.

gülümseyen fotoğraflarda, gözlerimle ezeceğim mutluluğunuzu
sizi siz yapan ne varsa, keskin bıçağımı kullanacağım.

IV

adımın geçtiği bütün satırların üzerini çiziyorum şimdi
tellerle birbirine geçirdiğim dudaklarımı aralıyorum,
konuşacak hiçbir şeyim yokken bir roman bile uydurabilirim size
henüz çok küçükken, çöp kutusunun kenarında bulunan bir cisim olduğuma inandırabilirim.
kandırabilirim sizi,
çünkü sizde benim kadar inanıyorsunuz anlatılanlara.
çünkü sizin de bir yanınız benziyor bana.
ne de olsa aynı etle büründü kemiğimiz.
ne de olsa aynı göz yuvarlarına sahip hayvanlarız biz.

V

sahi inanıyor musun hiç ihtimal vermediğimiz bir zamanda,
kalabalık bir minibüsün, sallana sallana ilerdiği o yolda
denkleşecek mi ruhlarımız
rastlayacak mıyız birbirimize
ve hiç tanışmadan bir hikaye orada bitecek mi
başlamadan henüz.

camı aç
camı sonuna kadar aç
güneşin dokunduğu altın bir deniz olsun saçların.
tenin aydan oyulma bir baş yapıt.
benimse yerim yok burada diyip, indiğim o kayıp durak.
kayıp adımlarım
ve vardığım
yine kayıp bir cisim kalabalık.

VI

sessizliği şimdi daha net duyuyorum
sevgisizliği daha net.
uzanmaya çalıştığım her şey kaçıyor benden
nasıl anlatsam sana,
"açmıyor ne vakittir içimin dalları arasında bir çiçek"
beni siz böyle yaptınız, beni ben böyle yaptım.
yoksa dayanır mıydım tırnağımla etime
yoksa unutur muydum katledilen küçük çocukları,
yoksa unutur muydum Muhammedin,
Allahın kulu ve elçisi olduğunu.
yoksa, yoksa korkmasam
dayanmaz mıydım kendi gırtlağımla, kendi boğazıma.

VII

son veremez miydim kabarıp duran göğsümün,
nabzında atan kalbimin,
son veremez miydim çektiği acısına bedenimin.
ve sönmez miydi ruhumun, duran
gezinip duran, aranan, aranıp duran esintisi.
kapıldığım girdapta farkında olmadan yok olmaz mıydım?

VIII son

kendimi onbeşinci katın perdesine tutunurken, bırakamaz mıydım
nereye baksam bulamaz mıydım atlayacak o cesareti.

13.06.2021

çocukluğumun acısı şarkıyla, 21 yaşımda hissettiğim burukluk aynı. fakat bu, ruhumun her odasında, saç diplerim de dahil, daha hissedilir.

cesetler ve parmak aralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin