Sahne 29
Ders notları, çalışma arkadaşı, mutluluk, sınavlar, çirkin sik, vicdanlı biri ve bir taşla bilinmeyen kadar kuş.Şişenin dibindeki su boğazımda oluşan kuruluğu giderirken, rahatlayarak kalan suyu da içerken şişeyi sıkmaktan dolayı oluşan yüksek sesle gözlerimi açıp çevreme bakmaktan kendimi alamamıştım. Buruşmuş şişenin kapağını kapatmaya çalıştığımda ilerideki masadan bir kız alttan hafif bir bakış atarak tekrar önüne dönmekten başka bir şey yapmamıştı.
Vizeler gelmişti, daha dün iki sınavdan çıkmıştım. Her şey olağanaca normal sayılabilecek seyrinde ilerliyordu. Taylanla aralıklı şekilde öpüşmeye başlamamız normal sayılır mıydı bilmiyorum ama genellikle her buluşmamızın ortası veya sonu tutkulu öpüşmeden ileri gitmiyordu.
Açıkçası bu durumdan memnun olmadığımı kattiyet söyleyemezdim, onunla sevişemezdim sanırım fakat öpüşmektende kendimi geri alabiliyor sayılmazdım. Şimdi ise kütüphanenin dip köşesinde, az ışıklı masasında bir kaç kişinin bırakıp gittiği eşyalar ile oturarak önümde birikmiş derse bakmak yerine bunları düşünüyordum.
Taylan, bana notlar getirmişti, hatta öyle fazlaydı ki! Hepsine çalışamayacağımı anladığımdan sadece en iyi duranları kabul etmiştim. Az ve öz notu daha çok severdim.
Notları sevgili sınıf arkadaşlarım olan üçlüyle de paylaştığımda, beni notları aldığım için övmek yerine, notları bana veren Taylanı övmelerine anlam verememiştim. Sonuçta onlarla paylaşan bendim.Fakat duruma fazla takılmadım.
Taylanın bana dünyanın notunu verecek kadar peşimde olduğuna inanmaları ve olursa da bir iki kişiye dedikodu arası; Taylan , Sarpı o kadar seviyor ki, önüne notlar yığıyor! Gibi konuşmaları beni memnun ederdi.
Sadece insanlar Taylan'ın benim arkamdan koştuğu gerçeğine inanmaları gerekti ve bu da aslında saptırılmış bir gerçekti.
Taylan Tunalı, yalan da olsa benim arkamda koşuyordu. Haticeler umrumda değildi, bir netice vardı ve bu da oldukça netti.Omzumda hissettiğim baskı ile hafifçe irkilirken, başımın üzerine değen kibar dudaklar saniyelik bir farkla geri çekildi. Başımı usulca kaldırıp bana gülümserken, elleri omzumdan yanağımı okşamak için, yüzüme çıkaran Taylan'a baktım.
Canlı görünüyordu fakat sırtında duran çanta oldukça şişik duruyordu. Derslerden nasıl yüksek geçtiğini şimdiden anlayabiliyordum. İstemsizce dudaklarımdan dökülen tebessümle sessizce konuştum. "Selam"
"Selam" dedi o da sessizce. Gülüşü yüzünde yayılmış ve her şey normal gibi. O da beni gördüğüne mutlu olmuş gibi. Yüzümü uzunca tarayan bakışı ardından usulca oturdu yanımdaki sandalyeye. "Seni özledim."
Ani gelen cümle ile kendimi ona şaşkınca bakmaktan geri alamadım. Dediğini, anlamadığımı düşünmüş olmalı ki gülümseyerek tekrar etti. "ah"
Diyerek önüme dönerek defter sayfalarını çevirdim. Ne diyeceğimi, ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Herkesle öpüşebilirdin, ama herkesi özlemezdin. Öpüşüne tutkulu bir karşılık verebilirdim fakat kelimelerle benden bunu alamazdı.
Bir süre beklesede hiç bir şey yokmuş gibi önüne dönerek çantasını boşaltmaya başladı. Diken üzerinde oturuyor gibi ne okuduğumu anlamazken, aynı formülü on kere okudum. Başımın arkasını sertçe çekiştirerek kıl uçlarımı hareketlendirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzelliğin Kutsaması
Short StorySarp, çirkin olduğu yetmiyormuş gibi birde ibneydi. Bir gün çok sevdiği tiyatro kulübünde, sahne arkasında çalışmaktan uyuyakaldığında, kendisi hakkında konuşulmasını duyarak uyanmak beklentileri arasında değildi. Özellikle, Mühendisliğin göz bebeği...