Sahne 33
Sıfır noktası,
Beni Adınla Çağır.🍒
Lana Del Rey-
Summertime Sadness"Burada ne işin var?"
Elleri hala belime sarılıyken, şaşkınlığımı gizleyemedim. Gülen suratına ek olarak, gözleri bile gülüyordu."Belli değil mi?"
Sorduğu soruyu anlamamıştım, bunu anlamış olmalı ki eğilerek dudaklarımı öpüp geri çekildi."Seni görmek için geldim."Bacaklarım boşalmış gibi hissederek daha çok yaslandım ona."Delirmişsin sen" gevelediğim cümle, ondan çok kendime diyor gibiydim." İki gün sonra gelecektim zaten."
Usulca benden ayrılırken, ellerimden tutarak yerde serili örtüye oturttu."İki günün uzunluğunda haberin var mı senin?"
Onaylar gibi salladım." Var, sadece basit iki güneş doğuşu ve batışı."
Eli ellerimi okşarken olumsuzca salladı başını" Tam 10.368.000 salise... bu yaklaşık 3000 kere gözlerimin açılıp kapanma ihtimaline ve 200 bini aşkın kalp atışıma denk. Sensiz."
Bunun normal olduğunu söylemek için kıpraştım, fakat buna izin vermeyecek gibi ellerimi bırakıp, örtü üzerindeki paketleri açmaya başladı.
"Bana fazla romantiksin demeden önce yemek yiyeyim, bay çok gerçekçi."Gülmeden kendimi alamadım. Kutuda kalan kek dilimlerini, açarak ortaya koydum. Kenarda duran biralardan birini onun önüne yerleştirirken o da lahmacun paketini gayretle açıyordu.
"Beni nasıl buldun?"
Merakla sorduğum soru onu bir süre duraklattı. Sonra unursamadan paketi yırttı. "Buldum işte, nerede olursan ol bulurum seni."
Son cümlesine gülmeden edemedim. Gülmemden hoşlanmış gibi o da sırıttı. "Benim yanımda çok nadir güldüğünü biliyor muydun." Soru kalıbı gibi olan ama asla soru içermeyen cümlesi ile gülüşüm durakladı.
Sen benim çok acı bir hatıramsın demek istedim, nasıl gülebilirim o güzel yüzüne. Zoruma gitmese hep gülerim, hep öperim elbet ama senin yaptıkların, benim yapacak olduklarım, nasıl ağrıma gidiyor bir bilsen...bakmaya utanırsın yüzüme.
"Öyle mi yapıyorum?" Tedirginliği hızla üzerimden atarken,limonu sıkarak dürüm yaptım.
Bilmemezden gelmek en iyisiydi. Isırdığım koca bir lokmayı çiğnerken sanki bir şey olmamış gibi kenarda duran kolayı açıp doldurdu. Biranın soğukluğu elimin altındayken onun uzattığı kolayı alarak koca bir yudumla lokmayı ıslattım.
"Çok mu acıktın?" Başımı sallayarak onayladım. Lahmacunun kokusu burnama dolarken güzelce yuttum.
"Buraya geleli, annem sağ olsun midem genişledi."Kaşları eğlenceli bir şey duymuş gibi kalktı ve eli birden göbeğimi okşadı. Aniden kasılan bedenim ile şaşkınca baktım ona." Yerim senin göbüşünü."
Göbeğimin çıkıntısına söyleniyor oluşuna bozularak elini ittim." Yok göbeğim benim."
İçten sırıtışı ile bedenini geriye yatırarak göbeğini şişirdi."Benimde var."
Boştaki elimin tersi ile şişik karnına vurunca derin bir nefes verdi."Şişirme karnını, yok işte."
Omuz silkerken, o da diğer dürümü sararak ısırdı. Sanki her şey normal gibi yanımda yemek yemesine aldırış etmedim.
Dilimden dökülecek kelimeler bir umut olacaktı benim için. Onu asla bırakmak istememin bir kanıtı olacaktı.
" Biliyor musun Taylan," bugün ikimizde de sorulardan ayrılan anlamlar taşıyan cümle kurma havası var gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzelliğin Kutsaması
Short StorySarp, çirkin olduğu yetmiyormuş gibi birde ibneydi. Bir gün çok sevdiği tiyatro kulübünde, sahne arkasında çalışmaktan uyuyakaldığında, kendisi hakkında konuşulmasını duyarak uyanmak beklentileri arasında değildi. Özellikle, Mühendisliğin göz bebeği...