Antrakt 4》Özgür Bırakmak

8.6K 692 86
                                    

Antrakt 4
《Doruk》
Kapıya dayanan komşu, özgür kalmak, teşekkür ve davetsiz biri

Dönüşümsel acılar yaşadığımın farkındaydım. Sarp, apar topar gidişi üzerinden tam iki gün geçmişti.

Ev boştu, her şey biraz boştu. Yatağında yatarak onu hissetmem bir kapı uzağımdayken o kapının önünden geçerken bile tedirgindim. Başucumda duran hırka hala dokunamadığım ilk an gibi oradaydı ve bana yaptığım her şeyi sorgulatıyordu.

Biliyordum, Sarp'la olamayacağımızı biliyordum. Benim için Sarp, kendime bile itiraf edemediğim sırdan ibaretti.
Onu severken de itiraf edememiştim kendime,  bırakmak isterken de itiraf edemiyordum.

Helinle artık uzaklaşmıştım, sanki o hiç yok gibiydi. Hiç olmamış gibi, hiç olmaması gerek gibi.

Kapının zilini duyduğumda çayım çoktan yarı olmuştu. Sofrada bir ekmek bir tava yumurtadan başka bir şey yoktu. Usulca kalkarak açtığım kapıda, hafif bir tebessümle bana bakan Soğuk vardı.

Bir şey demeden içeri itildim, vücudum geriye itildiğinde kapıya dayan bedenim, kapı kapanana kadar geriye sürüklendi. Sert bir kapı sesi ardından, dudaklarıma yapışan Soğuk'a engel bile olamadım.

Bacağı zorla bacaklarım arasına girerken hırsla çekiştirdi alt dudağımı.  Ellerim bacaklarından kalçasına süzülürken inleyerek daha da hırslı öpmeye başladı.

Dilim, dili ile buluştuğünda kendimi derinlere itmemek için zor tuttum.
Kalçaları avucum arasında yoğuruyorken, elleri omuzlarımdan destek alarak kendini yukarı itti.

Ani hamlesini boşa çıkarmayarak kucağıma aldım, bacakları çoktan belime dolanmışken sürtünen uvuzlarımızla başımın döndüğünü hissettim.

Kapıdan ayrılarak, onu kapıya yaslayarak eşofmanı altında  ayırdığım lobları arasında uyanmaya başlamış uvzumu sürttüm.

" Doruk"  derin inlemesi kulaklarımı aşarken bedenimin çoktan terlemeye başladığını hissettim.

Kendimi ona daha çok ittirirken, göbeğime değen sertlik ile daha çok sıktım. Öpüşmeye mecali kalmamış gibi kolları boynuma daha çok sarılırken, kalçasını oynattı.

"D-duralım."

Onu anlamıyordum. Hiç yoktan yerlerden çıkıyor, kucağıma atlıyor ve en olmadık noktada durmamızı istiyordu.

Boynuna inen öpüşlerim daha sert hal alırken boynumu daha çok sıktı. "Doruk lü-lütfen."

Son kez emerek bıraktığımda bana bakan suratını süzdüm. Kucağımda dağılmış ifadesi öyle güzeldi ki o kibirli ifadesinden eser yoktu.

"Helin'le bitireceğim" dedim damağım kupkuru olmuşken. "Zaten bitti sayılır."

Kaç zamandır ne mesajlarına cevap yazıyor ne de aramalarını cevaplıyordum.

"Yinede şu an değil." diyerek mırıldandı.
Sertliğim, kalıp gibi kalçaları arasında dururken kendimi her an kaybedebilirdim.
"Sen hazır değilsin." diyerek devam etti.

Haklı mıydı? Belki pişman olurdum, belki de olmazdım. Ben  bile bilmezken o nereden anlıyordu.

"Eğer şimdi bir şeyler yapmazsak, bir daha asla yapmaya cesaret edemem."

Bayık gözleri ve aralık ağzı ile bir süre düşündü." Birbirimizi rahatlatalım"

Mırıltısı kedi gibi çıkarken, usulca kucağımda hoplatarak, bedenime daha çok satılmasına izin vererek, usulca odama girdim.

Güzelliğin KutsamasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin