Sahne 23Gerçekten bunu yaptık, küçük kıyamet, some aşiret meselesi,karşılaşma, tehdit ve muhbir.
" Çok heyecanlıyım, çok heyecanlıyım."
Soluk kulaklıkları kulağında ve yüz metre ilerimizde bizimle telefonla konuşuyordu. Yanında ise Doruk çayını yudumluyordu.Soğuk kıpırdanarak kulaklıklardan birini iyice yerleştirerek benim kolum üzerinden ileriyi izledi.
" Yüklnme kolum çıkacak." Diyerek mızmızlandığım da ilerideki Soluk bizim tarafa baktı.
" Napıyorsunuz siz ?" Biz kenara daha çok kayarak onların görmediği bir alanda kaldık.Soluk ve Doruk ileride Soğuk ve bende yan yana dikilerek olacakları bekliyorduk. Dün gece olanlardan sonra dersleri asarak buluştuğumuz kampüste, toparlayıp tek bir klasörde birleştirdiğimiz ve benim telefonum hariç diğer telefonlardan yok edilen Mahmut'un fotoģraflarından özenilerek seçilen bir iki tanesini sabah hediyesi olarak ona göndermiştik.
Gördüğü anda delirmiş gibi telefonlarımızı titreştirmiş ve ölüm tehditlerini ortalığa salarak en sonunda bizim nerede olduğumuzu sormuştu.
Tabiki de onunla buluşacaktık. Mahmut'a biçtiğim pay, sevgilisinden ayrılması veya o şeker kız halinin fotoğraflarını aşiretlerine göndermek degildi.
Kötüydü belki ama bunu yaparsak işler çığırından çıkardı ki Mahmut'a biçtiğimiz pay bundan ibaret değildi." Bir şey yapmıyoruz. Nerede kaldı bu?"
Soluk etrafına baktı. " Bilmiyorum gelir birazdan. Huh kesin dayak yiyecek gibiyiz." Diyerek tedirgince daha çok yerinde mayıştı.
Mahmut ilk olarak Soluk ve Doruk ile karşılaşacaktı. Ben ise işin sürpriz yumurtasıydım. Kendi hakkının yenişini, böyle kötü bir şeyi yapacak kadar kötü, karaktersiz, şerefsiz, orospu çocuğu ve benzeri küfürleri sayarken ortaya benim çıkmam ve onun suratında oluşan o ifadeyi görmem gerekti. İşte o zaman olacaktı.
İlk balık güzelce oltama takılacaktı. Minik, kırmızı ve pembe yüzgeçleri olan kara balık. Yutkundum. " Çok dayak yemeden önce ben geleceğim, merak etmeyin. Şimdilik mühim olan o beşlidem biri ile gelmemesi."Aslında biri ile gelmesini beklemiyordum, insanlara ne diye açıklama yapıp yanında getirecekti ki? En kötü silahı falan varsa diye korkuyorduk. Onda da Doruk'un besyocu arkadası sağ olsundu. Güvenliklerden biri abisiydi ve çocuğun tipini ve adını vermiştik de tüm kapılara sicilinde arama emri göndertmiştik.
Yüksek ihtimal silahla gelemezdi. Ama yine de ürküyordum. Biri gelirse yanında intikam planımız başlamadan suya düşerdi." Bir sakin dur ya" Soğuk kıpırdanmama kızarken, Soluk tekrar bize bakmak için döndü arkasını
" Nerdesiniz siz? Niye göremiyorum sizi?"" Duvarın arkasındayız." Dedim yutkunarak. Hem yakın hem de oldukça uzaktık. " Çok uzakta durma, tek gelirse hemen gel."
" Geleceğim. " dedim sessizce. Oraya bakmayı kesip başımı duvara dayadım." Sen kesin halledersin bu işi homo."
Soğuk destekler gibi konuşmasına ağır ağır başımı salladım.
" Heyecanlıyım ve tedirgin." Dedim alttan ona bakarken. Benim gibi başını duvara dayamıştı. " Bende öyleyim ama yapım gereği belli olmuyor."Soluk kıkırdaması kulaklığa gelirken, Soğuk'da güldü. " Şu an en çok rahat olan ve eğlenen sevgili kardeşime bak sen" ded Soğuk, Soluk'un kahkasına cevaben.
" Çok değil." Diye mırıldandı Soluk. " Bazı tedirginliklerim var. Vicdanım gibi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzelliğin Kutsaması
Historia CortaSarp, çirkin olduğu yetmiyormuş gibi birde ibneydi. Bir gün çok sevdiği tiyatro kulübünde, sahne arkasında çalışmaktan uyuyakaldığında, kendisi hakkında konuşulmasını duyarak uyanmak beklentileri arasında değildi. Özellikle, Mühendisliğin göz bebeği...