Sahne 30》Bahtı Sikik İbne

8.8K 710 109
                                    

Sahne 30
İlke ve Can, satıcı,
yeni planlar,Özge,
ne yaptığını bilmemek ve ev.

🍒
Sıla- Saki

" İlke, Can'ı sikiyor."

Mahmut'un gayretsiz söylemi ile anlık olarak şok olmuş zihnimle ona doğru baktım. Benim şaşkınlığımımdan fırsat bulmuş olacak ki devam etti.
"Bende tesadüfen görmüştüm" diyerek kıvrandı yerinde. Gözlerini bir süre çevreyi taradı.
" Bunu dediğim için kendimi bok gibi hissediyorum ama fotoğraflarımı silersen, kesinlikle fotoğraflarını çekebilirim. Buldukları boşlukta yiyişiyorlar çünkü."

Mahmut'un vicdanının sızladığını görmek hoşuma gidiyordu. Böyle homofobik bir sürü içinde gizli gaylerin olması hem şaşırtıyor hemde eşcinsellerin her an her yerde karşıma çıkabileceği ihtimalini önüme getiriyordu. Tek anlamadığım şey, nedendi?

Madem kendileride böyleydi neden bu kadar desteklediler iddiaya? Neden sırf eğlencesine için bunları yapıyorlardı. Hiç mi vicdanları yoktu.

" Ne yapacaksın?" Merakla cevabımı bekleyen Mahmuta sus işareti yaptım.
" Bekle, düşünüyorum."

Gözlerimi kapatarak tüm ihtimal ve yapabileceğim şeyleri düşündüm. Ne yapmam gerekti, neden böyle karmaşık ilişkilerin ortasındaydım ben? Halbuki hep çok basit yaşamıştım.

"Sinsisin sen, düşün bakalım! Onların hayatını nasıl karartacaksın."

Kızgınca baktım Mahmuta. Sanki durduk yerde onlarla uğraşıyormuşum gibi davranıyordu.

Ani gelen iğrenti hissi ile buruşturdum yüzümü. " Eğer her şeyi duymasaydım, bana neler olacağını hiç düşündün mü Mahmut? Hayatımı ne kadar bok edeceğinizi biliyor muydun?"

Gözlerini kaçırdı, hafif yutkundu ve alayla sırıttı. "Okulda bir iki kişiye rezil olacaksın diye beni canımla tehdit etmen anlamına gelmez bu!"

Bir kaç kişiye rezil olmak...Ne de kolay söylüyordu. İnsanların kavrayamadığı bir durum vardı, başkasının acılarını küçümsemek.

Senin başına gelse gülüp geçeceğin hatta ikinci kere düşünmeyeceğin o durum başkası için intihar sebebi olabileceğini düşünmüyor, herkesin; aile, psikoloji ve kafa yapısını kendisi gibi sanıyorlardı. Değildi! Buna mı dertleniyorsun dediğin dert onun için gerçekten içinden çıkılmaz bir dert olabilirdi.

" İşe bu yüzden size acımamam gerek" diye fısıldadım. " Asla başkalarını düşünmeyen bir avuç orospu çocuğusunuz."
Mahmut'un nefretlik bakışları beni buldu." BİLİYORUM" diye bağırdı. "Sadakatsiz, arkadaş düşmanı, satıcı bir hayvan olduğumu biliyorum. Ama beni tehdit ettiğin şeyin sonucunu bilsen, eğer bilsen her şeyi yapardın. Ailemi bilmiyorsun, elimde olsa seni öldürebileceğimi bilmiyorsun."

Sinir katsayılarım artarken hızla ayağa kalkıp masanın üzerinden ona doğru eğilmekten kendimi alamadım. " Sende bilmiyorsun! O sahnede Taylan'a aşkımı itiraf ettikten sonra benimle alay etmenizin, beni neye sürükleyeceğini, o gün bana hakaret edip arkamdan oyun oynayacağınızı duyduğumda; neler hissettiğimi, neler hissedeceğimi bilmiyordunuz. Hiç zararımın dokunmadığı bir grup insanın bana düşmanca bir şey yapmasının nasıl bok gibi bir şey olduğunu bilmiyordunuz Mahmut. Aynı yolun yolcusuyuz, beni kınamaktan vazgeç, seninde benden bir farkın yok!  En azından ben sana seçenek sunuyorum."

Tek solukta söylediğim sözlerin  ardından derin bir hava çektim icimde. Yanaklarım yanıyor ve böyle beni tek taraflı suçlamasına anlam veremiyordum.
Bir iki adım geriye atarak derin nefesler almaya devam ettim. Ne kadar yorulduğumu ve üç yıldır kurduğum tüm düzenin yavaş yavaş mahvolduğunu görüyordum. Hayatım alt üst oluyor gibiydi ve herkes, herkesten bir şeyler saklamaya başlamıştı.

Bıkmıştım, fakat bırakmak içinde çok geçti...

" Birbirimizden nefret ediyoruz."

Mahmut'a bakarak başımla onayladım.
Birbirimizden nefret ediyorduk. Taylandan nefret ediyordum değil mi? Saçlarından, dudaklarından, kıvrak dilinden, nazik dokunuşlarından ve bana bakarken genişleyen göz bebeklerinden...Sanki beni sürekli yanında hissetmeye çalışıyor gibi olan tavrından, bana dokunurken kıvrılan karnımdan, ona sarılıp ağlama hissimden, saçlarımı okşamasından ve ne zaman aynaya baksam büyüleyici olduğum düşüncesinden. Her şeyden, her şeyinden nefret ediyordum değil mi?

" Evet, bu yüzden o fotoğrafları getir, bende videoyu sileyim."

Mahmutun düşen yüzü ile o da aniden kalkarak bana doğru yürümeye başladı.

" Fotoğraflar? " diyerek solurken elleri çoktan yakamı kavramıştı. " Onun için yapman gereken bir kaç şey daha var."

Düşünemiyor gibi bakışları dolanırken, yandaki duvara bedenimi çarptı. Çıkık duvar taşları sırtıma baskı yaparken acı ile inlememek için kendimi zor tuttum.
" Seni gebertirim." Dedi üzerime tüm yükünü verirken. Solukları suratıma çarparken iğrenmekten kendimi alamadım.
" Beni tehdit edecek konumda olduğunu sanmıyorum. Beni öldürürsen inan o fotoğraflar kesinlikle  ailene gider."

Aslında bakarsanız böyle bir ihtimal olsa, sanırım Doruk delirerek herkese yayardı o fotoğrafları; itiraf sayfaları, Mahmut'un oturduğu yerin haber sayfaları, ya da masaj salonu adı altında onu  fotoğrafları ile kart bastırıp Mahmut'un mahallesine bile dağılabilirdi. Biraz uçarı kaçarıydı ama bunları kesinlikle yapabilecek birisiydi.

Şu anlık ise güç bendeydi, ne olursa olsun. Ölüm bile ondan daha güçlüydü. İnsanın zayıflıklark çok kötüydü...Kolunu kaldırmaya bile gücü olmayan bir cesetin yapabileceklerini görünce ürkmeden edemiyordunuz.

Yakalarımı usulca bırakarak geriye doğru yürüdü. "Sen kazandın"

Gülümseyerek üzerimi düzlettim, sırtım sızlıyordu."Hep ben kazanırım"

Kibirli sesim gerçeklerden çok uzaktı, asıl kaybeden bendim. İyi niyetimi, karakterimi, kendimi ve sevgimi.
Ama bunu bilmesine gerek yoktu.

" Bir parti düzenleyeceksin" aklımda dönen çarklar ile kendime gelmek arasında gidip geldim." Ben, Taylan'ın yanındayken sana haber vereceğim. Tesadüfen bizle karşılaşmış gibi yapıp beni de davet edeceksin. O zamana kadar İlke ve Can'ın öpüşürken,  elleşirken artık her ne halt ise kısa bir videosunu bul."

Saçlarını çekeleyerek sinirle yere çömeldi " Niye? Ne bok yiyeceksin partide."

Omuz silktim." Özgede mutlaka gelsin. Gerisi seni ilgilendirmiyor."

Sanki eksik bir şeyi unutmuş gibi durakladım. "Birde, İlke ile benim hakkımda girdiğiniz iddiayı konuşarak ses kaydına al, Özgenin ödül olduğunu laf arasında söyle."

Başı aniden bana dönerken gülümseyerek başımı salladım."Korkma, sahne gününden sonra tüm fotoğraflarını sileceğim. Söz. Ama şu anlık sadece video ve bir iki tanesini silmek ile yetineceğim. "

" Tamam"
Zoraki bir gülüşle omzu silktim. Arkamı dönerek boş yolda usulca insanların arasına karışana kadar yürüdüm.

Yıkımın daha büyük olmasını istiyordum. Bunun için Özgeyi kullanmam veya onun istekli bir şeklinde yardımına ihtiyacım vardı.

Ne yapıyordum ben? Ellerimle tutunduğum duvarın dibine usulca çöktüm. Ben ne yapıyordum. Annemi özlemiştim, babamı özlemiştim. Lise arkadaşımı özlemiştim. Belki de vize sonrasını değerlendirip, Mahmut, fotoğrafları bulana kadar bir süre ortalıltan yok olmalıydım. Uzaklaşmak ve her şeyden daha çok uzaklaşmak istiyordum.

Sadece burada bulduğum ve kucağımda biriktirdiğim tüm taşları döküp arkamda olan insanların yanına gitmeliydim. Eteğimde birikip bana ağırlık yapan her şeyi tek seferde dökebilseydim keşke. Sadece birazcık unutmak istiyordum, kötü biri olduğumu ve beni üzen herkesi.

Özellikle zihnimi ve beynimi işgal edeb birini ve ondan tamamen kopacağım gerçeğini.

🎬🎭🎬

Ne kadarda Mahmut'lu ve kısa bir bölüm.

Güzelliğin KutsamasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin