BAH 4

338 23 0
                                    

Yazım yanlışları vardır. Multimedya'da Kaan

Erdem'den

İkiz kardeşimle o iti gördüğümde çok sinirlendim ve kendimi tutamadım. Dilara nasıl tecavüzcüsüyle bir araya gelir hala ona çok kızgınım. Dilara'nın onu unuttuğunu sanıyordum. Ama öyle değilmiş hala görüşüyormuş o itle. Sinirlerim beni ele geçirmemeliydi bu olmamalıydı. Ama bir yandan da ben haklıyım. Dilara ona zorla sahip olan birisiyle birdaha görüşmemeliydi. Eğer görüşmek istiyorsa da beni unutmalıydı. Nazlı'nın evinin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum. Nazlı "Görüşürüz" dedikten sonra bana sarılınca bir anda şaşırdım ama daha sonra kollarımı bedenine doladım. Kokusunu içime çektim. Çok güzel kokuyordu. Lanet olsun! Ben aşık olmamalıydım. Ben aşık olacak birisi değilim. Benden ayrıldıktan sonra bugün için üzgün olduğumu söyledikten sonra arabadan indi. Telefonum çalınca telefonu elime alıp açıp cevap verdim "Efendim" dedim daha sonra annem "Oğlum yetiş Dilara'ya birşeyler oldu kendine gelmiyor" dediğinde gaza daha da basıp arabayı evin yönüne çevirdim "Anne sakin ol 2 dakikaya ordayım" deyip hemen telefonu kapattım. O kadar hızlı gidiyordum ki 1 buçuk dakika içinde evde oldum. Eve girdiğim de Dilara yerde hareketsiz yatıyordu. Dilara'yı hemen kucağıma alıp arabaya doğru koştum. Yine ne yapmıştı kim bilir kendine? Bu sefer ne yaptıysa ayılmıyordu önceden intihar etmeye kalkıştığın da yapamamıştı ve bayılmıştı ama bu seferki çok farklıydı. Dilara'yı arabanın arka koltuğuna koyup hızlıca kendi koltuğuma binip kemeri taktım. Arabayı sürerken bir yandan da "Dayan güzelim dayan" diyordum arabayı en yakın hastahanenin önüne getirdiğim de "Sedye!" Dedim bağırdım e'leri uzatarak. Hızlıca bir sedye getirip Dilara'yı üstüne koydular. Bir yandan koşuyordum bir yandan da doktorları dinliyordum. "Bilinci kapalı, hap kullandığından şüphe ediyoruz, kalpte ritim bozukluğu var" dediklerinde yoğun bakımından içeri girdiler. Beni içeri almadılar. Duvarları yumruklamaya başladım, sandalyeleri tekmeliyordum. Benim yüzümden intihar etmişti. Hepsi benim yüzümden. Benim yüzümden. Duvara yaslanıp yavaşça kaymaya başladım duvarın dibine çöküp dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerime vurup "Benim yüzümden!" Dedim. Hastahanenin kapısından giren anneme baktım ağlamıştı ve korku dola gözlerle bana bakıyordu "Oğlum nesi var hiç bir şeyi yok değil mi? Ne olur yok birşeyi de oğlum. Ben kızımsız ne yaparım? Hangi kız birdaha bana anne diyebilir? Hangi kızın kokusu onun kokusu gibi olur? Ne olur yardım et oğlum. Ben Dilara'sız yaşayamam. Bir daha evlat acısı daha çekemem." Dedi ağlayarak. Annem bana yalavarıyordu. Ben de yardım edecektim. Her ne gerekliyse ben karşılayacaktım. Gerekirse tüm kanımı verirdim ama o yaşamalıydı. O yaşamalıydı! Daha önce benim bir abim varmış. Ölü olarak doğmuş ondan 2 yıl sonra da benle Dilara doğmuşuz. Dilara benim canım, kanım o ölürse ben de yaşayamazdım. Dilara ölmemeliydi. Ölmeyecekti! Direnmeye mecbur. Annemi, babamı ve beni yalnız bırakamaz. Yoğun bakımından bir tane doktor çıkınca hemen ayağa kalkıp yanına koştum. "Hastanın yakınları sizmisiniz?" Dediğinde "evet ben ikiziyim ona birşey mi oldu?" Dediğim de gülümsedi "Dilara hanımın hiçbirşeyi yok sadece çok hap içmiş ve bu kalbine yansımış kalp ritmini bozmuş ve bilinci kapanmış 2 gün sonra kendine gelecek bilinci açılacak kalp ritmi yine eski haline geri döndü. Eğer biraz daha geç kalsaydınız kalbi durabilirdi. Tam zamanın da yetişmişsiniz." Dedi "Çok teşekkür ederiz doktor bey o olmazsa biz yaşayamazdık görebilir miyiz?" Dediğinde annem doktor gülümseyerek herkes en fazla bir dakika girebilir hastayı yormayın." Dediğin "Teşekkür ederim" dedim doktor gülümseyerek gitti. En başta annem girmek istediği için ilk başta annemi girdi. Kapıya döndüğüm de gülümsedim arkadaşlarım beni yalnız bırakmamışlardı neredeyse hepsi buradaydı. Kaan, Merve, Nazlı, Ahmet, Burak, Onur ve Dilara'nın arkadaşları. Bana tek yakın olan arkadaşlarım gelmişti. Hepsinin yeri bende ayrıydı. Nazlı'yla yeni tanışmıştık ama iyi bir kıza benziyor. Hemen haberi alır almaz Kaan'larla gelmiş buraya. O gülüşü zaten hep görmek istiyordum. Sanki birşey beni Nazlı'ya bağlamışta onu bırakmak istemiyor gibi. Hepsi birden "Dilara nasıl?" Deyince ufak bir kahkaha attım hepsinin aynı anda söylemesine. "Merak etmeyin durumu şimdi çok iyi 2 gün sonra uyanacak geldiğiniz için de teşekkür ederim" dediğimde hepsinin yüzünde ki korkan ifade biranda silinip gülümsemeye dönüştü. "Önemli değil abi. Her zaman yanındayız" dediğin de Kaan'a gülümsedim. Kaan benim her zaman kardeşim gibi olmuştur. Onun bu huyunu çok seviyordum. Sevdiği kişilerin her zaman yanında olmuştur. Annem odadan çıktıktan sonra ben hemen girdim. Orda hareketsiz yatıyordu. Bu beni çok güçsüzleştiriyordu. Hemen yanına gidip koltuğu çekip oturdum. Elini tutup "Hepsi benim yüzümden. Benim yüzümden intihar ettin biliyorum. O an seni o itle gördüğüm de çok sinirlendim. Seni üzmek istemedim. Seni orda yalnız bırakmak istemezdim. Belki seni çok üzdüm ama sen beni affet. Bir daha seni hiç üzmüyeceğim. Seni hiç yalnız bırakmıyacağım. Eğer sana birşey olsaydı ben de kendimi öldürürdüm. Sensiz yaşayamazdım ben. Senden sonra ailemiz darma dağın olurdu. Sen bizi yalnız bırakmadın ya bizde seni yalnız bırakmıyacağız. Seni çok seviyorum meleğim..." dedikten sonra alnını öpüp odadan çıktım.

Nazlı'dan

Erdem'in ikizinin intihar haberi geldiği gibi evden apar topar çıktım. Hastahanenin önün de Merve, Kaan ve yanındaki iki çocukla karşılaştığım da içeriye beraber koşarak girdik arkamızdan da bir grup bizim yaşımızda ki kızlar bizim arkamızdan geliyordu. Erdem'i gördüğüm de gülmsüyordu. İkizi orda intihar etmiş o gülüyor. Ne biçim bir çocuk bu? Daha sonra ikizinin iyi olduğunu duyunca neden güldüğünü anladım. Ama gülümsemesi ona çok yakışıyor. Çok havalı gözüküyor o bir kulağında ki küpeyle. O küpeyi çıkarsa daha da bir tatlı olabilirdi. Ben onun yanına geldiğim de kendimi güvende hissediyordum. O gülünce benim de gülesim geliyor, o üzülünce bende üzülüyorum. Yoksa... yok yok ben ona aşık olmadım bir kere öyle birşey yok. Kendini kandırma Nazlı basbaya çocuğu seviyorsun işte böyle hissetmenin başka bir açıklaması olamaz. Ama sadece bir anlık heveste olabilir. Off ya kafam çok karışık. Neyse bunu akşam yatmadan önce düşünücem. Okula gittiğim gibi de tonton müdürümle görüşüp telefon numaramı kimseye vermemesini söyliyeceğim. Kısa bir süre sonra Erdem'in ikizi Dilara'nın odasından bir kadın çıktı ve ardından Erdem içeri girdi. O içerdeyken bende o kadının yanına gidip biraz konuştum. Meğerse Erdem'le Dilara'nın annesi Gülşen Hanımmış. Kızının intiharından Erdem kendisini sorumlu tutuyormuş. İki tane kahve alıp Gülşen Hanımın yanına oturup bir tanesini Gülşen Hanıma uzattım. Benim Erdem'in arkadaşı olduğumu ve bana güvenebileceğini söyledikten sonra bana içini dökmüştü. Dilara bir kaçkez daha intihara kalkışmış ama başaramamış bayıldığı için. Bu sefer de bayılmamış ama o kadar fazla hap içmemiş bu yüzden kurtarılabilinmiş. Dilara'nın kutuluşuna bu kadar sevinebileceğim aklıma gelmemişti. Erdem odadan çıktığında ağlamış gibiydi. Hemen yanına koşup "Ağladın mı sen?" Dedim "Hayır, yok ağlamadım" tepkisi beni güldürürken "Neden gülüyorsun?" Diye sordu "Yalan söyleme becerine" dedim o da gülümsedi "O kadar belli oluyor mu?" Dediğinde "Hem de çok hadi bakalım git bir elini yüzünü yıka bende sana kahve getireyim" dedikten sonra "Ellerini kollarıma koyduktan sonra sen çok iyi bir kızsın" dedi gülümseyerek bende gülümseyerek "Hadi" dedim ve yollarımızı ayırıp kahve almaya gittim. Bir elimde kahve bir elimde yiyecek birşeylerle Erdem'in yanın doğru ilerledim. O da beni görür görmez hemen ayaklanıp bana doğru yürümeye başladı. Elimden kahve ve yiyecekleri alırken "Sen birtanesin birtane" dedi ve yanağımı öptü. Utançtan yanaklarımın kızardığına emindim. Merve yanıma koşup "Ohaa siz sevgilimisiniz?" Dediğinde anlamsız bir ifadeyle ona bakıp "Hayır, değiliz" dedim o da "Sana inanıyorum" dedi ve koluma girip beni oturttu...

Eveet bu bölüm de mutlu son bakalım bir sonraki bölümde sizi neler bekliyorr??

Bir Aşk Hikayesi #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin