İtadori Yuji için, geceleri yapabileceği en güzel şey sahilde Megumi ile buluşup denizi izlemekti. Siyah saçlı çocuk denizi izlerken, Yuji ise gözlerini onun üzerinden hiç ayırmazdı.
O gece mavisi gözleri ay ışığında parlarken, Yuji kendini kutsanmı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Satoru pikniğe götürecekmiş, size de söyledi değil mi?" Yuji, yanında getirmeyi unutmadığı hırkası ile kumların üzerinde oturuyordu. Eh... havalar soğuyordu artık, yavaş yavaş bitiyordu yaz ne de olsa.
"Evet, akşamüstü eve gelip yarım saat babamı ikna etmeye çalıştı. Sonunda kabul ettirdi kendini ama annem gelemeyecekmiş."
"Aa neden ki?"
"Bir yakını vefat etmiş sanırım. Cenazesi varmış. Zaten babam da cenazeye gitmel istemediğinden kabul etti gelmeyi, yoksa Satoru' nun daha kırk fırın ekmek yemesi lazım babamı ikna etmek için."
Yuji kıkırdayıp eline aldığı minik çakıl taşlarıyla yaptığı resime -gerçi resim denilebilir miydi emin değildi ama- odaklanıp, onu dinlemeye devam etti. Serinleyen hava bacaklarını titretmişti, tüyleri diken diken olmuştu bir anda. "Kendine not. Bir daha gece sahile inerken şort giyme seni aptal." söylendi kendi kendine. Sesi çıkmıyordu ama, dudakları oynuyordu sadece.
Megumi kendi kendine konuştuğunu fark edince bunu komik bulup gülümsemişti. Yuji mahçup olmasın diye görmemiş gibi yapmaya çalıştı daha sonra. "Megumi!" diye aniden fırladı Yuji. "Efendim Yuji?"
"Sence uzaylılar gerçek mi?"
Megumi böyle bir soru duymayı beklemiyordu. Şaşkınca suratına baktı Yuji' nin. Aniden duyduğu için şaşırmıştı fazlasıyla. "Ne?" diyebildi anca.
"Uzaylılar diyorum. Var mılar sence?" işaret parmağını yıldızlara götürdü. Megumi böyle şeyler hakkında düşünmeyi fazla sevmezdi, o yüzden pek bir fikri yoktu. "Bilmiyorum. Neden sordun ki?"
"Çünkü bence onlar gerçek!"
Yuji, dizdiği çakıl taşlarını eliyle dağıtıp başka şekiller yapmaya çalıştı. Megumi hiçbir zaman anlayamıyordu onun uçuk kaçık düşüncelerini. Yuji kadar hayalperest bir insan değildi, onun düşüncelerine ayak uyduramıyordu hiçbir zaman. Yuji' nin, sevdiği ve ilgisini çeken garip şeyler hakkında konuşmayı çok sevdiğini biliyordu, bu yüzden konuyu kapamak istemedi. "Peki, sence neden gerçekler?"
"Yani düşünsene bir! Koskocaman evrende yalnız olamayız herhalde değil mi? Hem hiç haberleri falan görmedin mi? Birkaç kez uçan gemilerinin kameralara yakalandığını söylüyorlardı."
Megumi bunun üzerine bir kahkaha patlattı. Yuji ilk kez böyle güldüğünü görmüştü. "Her gördüğüne inanıyor musun Yuji?" dedi eliyle ağzını kapatırken. Kahkahasını saklamaya çalışıyordu. "Ne ama ya! Bence varlar bak görürsün!"
"Göreceğime çok eminim."
Yuji buna karşın gözlerini devirip neden uzaylılara inandığı ile ilgili bir sürü teoriden bahsetmeye başlamıştı Megumi' ye. Bomboş gözlerle bakarak dinliyordu onu Megumi. Üzülmemesi için ilgisini çekiyormuş gibi yapıyor, arada bir şaşırmış gibi gözlerini kocaman açıp kaşlarını kaldırıyordu. Kafasını 'anladım' anlamında sallıyor, hiç ses çıkarmdan bütün saçmalıklarını dinliyordu. Yuji' nin konuşmayı ne kadar çok sevdiğini biliyordu ve onu dinlemek Megumi' yi de mutlu ediyordu. Kesinlikle alakasız saçma bir şey hakkında bile olsa, anlattıklarını dinlemek keyifliydi. Ya da belki de Yuji' nin öyle heyecanla bir şeyler anlatırken, suratının aldığı ifadeyi izlemeyi seviyordu.
"Öfff... yarın Nanamin' i ikna etmeye çalışacağım pikniğe gelmesi için." Yuji anlatacağı teoriler tükendiğinde konuyu değiştirdi hemen. Megumi buna sevinmişti. "Bana şans dile Megumi." dedi kumların üzerine yatarken.
Megumi de gülümseyip uzandı onun yanına. "Bol şanslar. Yaparsın sen." dedi sessizce. Yuji, hafifçe esen rüzgarın karıştırdığı pembe saçlarını eliyle gözlerinin önünden attırıp badem gözlerini Megumi' ye çevirdi. "Umarım. Gelmesini çok istiyorum çünkü."
Megumi, kollarını karnının üzerine koyup birbirine geçirdi. "Sana yıldızları öğretmiştim hatırlıyor musun? Hâlâ yerlerini biliyorsun değil mi?"
"Bilmez miyim? Sanki daha parlak geliyorlar artık gözüme. Onları diğerlerinden ayırt etmek daha kolaymış gibi geliyor."
"Unutmamana sevindim. Hep unuttuğunu söylemiştin çünkü." kafasını hareket ettirmeden ona doğru baktı Megumi. Yuji, o parıl parıl gülüşünü ortaya koydu hemen. O an için o gülüş, gök yüzündeki tüm yıldızlardan daha parlak gelmişti Megumi' ye. "Sen öğrettiğin için artık unutmayacağımı da söylemiştim ama." dedi gözlerini kaçırmadan.
O an Megumi, yanaklarının yanmaya başladığını hissetmişti sanki. Rüzgar suratına var gücüyle çarpıyor olsa da, alev alıyormuş gibiydi yanakları. Bunun farkına vardığında ellerini yanaklarına götürdü kontrol etmek için. Yuji, bakışlarını üzerinden çekip yıldızlara yönlendirdi. Böylece Megumi rahatlamış, ne olduğunu bilmediği bu yanma hissini düşünmesine gerek kalmadığının farkına vararak ellerini çekmişti yanaklarından.
"Yaz bitse de görüşelim Megumi. Olur mu?"
"Salak mısın? Benden kurtulmayı mı planlıyordun yoksa?" Yuji karnını tutarak kocaman bir kahkaha patlattı. "Düşündüm de... neden numaran yok bende?" diye devam etti Megumi. Yuji de bunu neden düşünmemiş olduklarına şaşırmıştı. "Doğru söylüyorsun. Neden numaramızı vermedik ki birbirimize?"
"Evlerimiz karşı karşıya diye telefona gerek duymadık sanırım. Hem her gün görüşüyoruz, aklımıza gelmemiştir."
"Öyleyse." Yuji yana doğru dönüp arka cebinden telefonunu çıkardı. Megumi' ye telefon numarasını sordu ve kaydetti rehberine. Aynı şeyi Megumi de yaptıktan sonra, yattıkları yerden kalkıp evlerine yöneldiler.
Megumi kapıdan girmeden önce son kez el salladı Yuji' ye. O da gülümseyerek karşılık verdikten sonra sessizce kapıyı aralayıp içeriye girdi. Elinden geldiğince az gürültü çıkarmaya çalışarak giriyordu her gece eve. Şimdiye kadar kimseye yakalanmamıştı.
Parmak uçlarında merdivenlere yönelirken mutfağın kapısından süzülen zayıf buz dolabı ışığını gördüğünde şaşırmıştı. Birisi bu saatte uyanıktı ve mutfakta bir şeyler yapıyordu. Yuji, artık o kişi her kimse, kapı sesini duymamış olmasını umarak merdivenin ilk iki basamağını çıktı. Buz dolabının kapağı kapandığında mutfak kapısından bir surat çıkıverdi aniden. "Yuji?" şaşkınca seslendi ona. Yuji yumruklarını sıkıp içinden kendisine sövmeden edememişti. Korkuyla çevirdi kafasını.
"Bu saatte nereden geliyorsun böyle?" Choso, elinde buz dolabından çıkardığı soğuk su şişesi ile seslendi ona. Her şeyi şimdi batırmış olduğunu hissetmişti Yuji. "Uhm..." diye lafına başlayarak ensesini kaşıdı. "Megumi ile sahildeydim desem... kızar mısın?"
Choso önce şaşkınca baktı ona. Daha sonra kıkırdamaya başlayıp elini 'sorun yok' anlamında salladı. "Kaç gecedir oluyor bu?" diye sordu sessizce. Herkes uyuyordu Yuji bir başkasına daha yakalanmak istemiyordu, sessizce cevap verdi o da. "Tanıştığımızdan beri?" dedi tereddütle. Abisinin ona kızmayacağından emindi ama kendisini hasta edeceğini düşünerek bundan sonra buna izin vermemesinden korkmuştu. Yine de Choso beklediğinden çok daha pozitifti bu konuda.
"Altına uzun bir şeyler giyseydin bari. Havalar soğumaya başladı, üşüteceksin kendini."
"Biliyorum... bundan sonra her gece giyeceğim."
Bir süre gergin bir ortam oluşmuştu ikilinin arasında. Yuji, parmaklarını birbirine dolayıp tereddütle seslendi abisine tekrar. "Şey... Choso..."
"Hm?" elindeki su şişesini kafasına dikti siyah saçlı adam. "Bundan diğerlerine bahsetmesen olur mu?"
İçe içe bitirdiği şişesini çöpe atıp merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladı Choso. "Söylemem. Merak etme." dedi yanından geçerken saçlarını karıştırarak. Yuji de neşeyle odasına çıkıp yarın Nanami' yi nasıl ikna edeceğini düşünmeye başlamıştı. Uykuya dalmadan önce son bir kez telefonuna göz atmak istemişti. Eline aldığında ekrande yabancı bir bildirim görmesiyle hemen tıkladı bildirime.
Megumi: İyi geceler Yuji. ✓✓
Dudakları, kulaklarına kadar kıvrılmışken telefonunu yüzüne düşürmeden cevap vermeye çalıştı.