"Arabaya hepimiz sığmıyoruz." Satoru arabaya dayanmış, kara kara düşünüyordu ne yapması gerektiğini.
"Veletler bizim arabaya binsin. Ben götürürüm onları." dedi Toji. Satoru sevinçle onayladıktan sonra arabanın anahtarını almak için eve girdi. "Tamam öyleyse; Tsumiki, Megumi, Yuji, Nobara ve Maki siz Toji-kun' un arabasına binin. Suguru, ben, Nanami, Choso, Okkotsu ve Toge de bizim arabaya."
"Hepiniz nasıl sığacaksınız?" diye sordu Yuji. Toge Okkotsu' nun omuzlarını tutup onu fırlatıyormuş gibi yaptı. "Okkotsu' yu bagaja koyacağız." siyah saçlı genç suratını buruşturup ellerini ittirdi Toge' nin. Satoru kıkırdayıp duruyordu. "Seni de koyalım öyleyse?"
"Sen çok yer kaplıyorsun, ben kaplamıyorum."
Kaşlarını çattı Okkotsu. Toge şaka yapmış olsa da ciddi bir ses tonu ile söylediği için sinirlenmişti ve ciddiye almıştı onu. "Yuji tut şunu bagaja atalım!" diye seslendi Toge. Yuji kahkahalar eşliğinde Okkotsu' nun bacaklarından tutarken Toge kollarının altından kaldırmış, çırpınıp duran çocuğu kaldırıp bagaja yaklaştırmışlardı. "YA SİZ DELİ MİSİNİZ? BIRAKSANIZA!"
"Bırakma Yuji, bırakma!" Okkotsu uzanıp Toge' nin suratına ermeye çalışıyordu sürekli. En sonunda Yuji bacaklarını tutmayı bırakıp yere saldı onu. Toge de kollarından tutup kaldırdı yattığı yerden. "İkinize de küstüm." diyerek döndü arkasını. Toji gelip anahtarlığın düğmesine bastığında kapılar açıldı ve Tsumiki babasının yanına, öne binerken diğerleri de sıkışmaya çalıştılar arkada.
Okkotsu, Toge' nin itiş kakışlarıyla zorla arabaya binerken herkes yerlerine geçmişti. Megumi ve Maki cam kenarına otururken Nobara ve Yuji' yi ortada sıkıştırmışlardı. Gerçekten Megumi annesinin gelmemiş olduğuna şükür ediyordu şu an. "SATORU! SÜR HADİ, BEN YOLU MU BİLİYORUM BE ADAM?" Toji camı açıp önde duran arabaya bağırdı avazı çıktığı kadar. Satoru camı aralayıp kafasını uzattı gözlüklerini gözünde tutmaya çalışırken. "BİR DUR BE!" diye karşılık verdi ona. Kafasını içeriye sokup arabayı çalıştırdı ve yavaşça çıkardı arabayı sokaktan.
"Hiç gidemeyeceğiz sanıyordum." anahtarı yerine taktı ve çalıştırdı arabayı. Önde giden beyaz arabayı takip etmeye başladı sakince. Dar sokaktan çıktıktan sonra hızlandılar ve orman yoluna girene kadar hızlı bir şekilde takip ettiler diğerlerini.
"Şarkı dinlemek ister misin?" Megumi telefonuna taktığı kulaklığının bir tekini Yuji' ye uzattı. "Teşekkürler Megumi!" dedi Yuji ve kulaklığı alıp taktı. Daha sonra Megumi' nin, karman çorman oynatma listesinden ikisinin de sevebileceği bir şarkı bulmasını bekledi. "Bu şey açılıyor mu ya?" Nobara arabanın tavanındaki kapağı gösterdi. Toji; iki saniyeliğine gözünü yoldan ayırmış, ağzına takmayı unutmadığı sigarasıyla dönüp bakmıştı kızın işaret ettiği yere.
"Açılmaz olur mu?" diyerek döndü önüne. Nobara sinsice gülümseyip kapağı ittirdi ve açıp kafasını dışarı çıkarttı. Yuji, arkadaşı rahatça sarkılabilsin diye kendini biraz Megumi' ye doğru ittirip yer açmıştı. Maki telefonundan kafasını kaldırmadan başını cama yaslamış bir şekilde oyalanıp duruyordu her zamanki gibi. Tsumiki ise, babasının açtığı şarkının sesini kısmaya çalışırken arabanın gürültüsü yüzünden duyulmayan sesini bastırmaya çalışarak bağırıp tartışıyordu onunla.
Megumi babası ve ablasının kavgasına göz devirerek şarkının sesini yükseltti ve cama yasladı kafasını. Yuji rahatça oturabilsin diye kendini kapıya tamamen yapıştırmış, yanlışlıkla açılmasın diye kilidini kapamayı da unutmamıştı. Yuji' nin araba yolculuklarını sevmediğini söylemek büyük bir yalan olurdu ama bu kadar sıkışık bir şekilde gitmek hoşuna gitmemişti tabii ki. Yine de kendini şarkıya kaptırmış, kollarını göğsünde birleştirerek kafasını farkında olmadan Megumi' nin omzuna bırakıvermişti. Gerçekten fark etmemişti. Megumi için de sorun değildi nasıl olsa, onu rahatsız etmemek için kıpırdamıyor, nefes alıp verirken bile iki kez düşünüyordu.
Ormanlık bir yola girdiklerinde arabanın tekerlekleri taşlara takılıp arabayı zıplatırken, Megumi' nin yaslamış olduğu kafası güm güm cama vurup duruyor ve onu sürekli rahatsız ediyordu. Yola çıktıklarından beri Nobara bir kez dahi susmamış, bazen babasının yanında oturan Tsumiki ile sohbete dalarken, bazen Toji' ye 'sakın kaza falan yapmayalım' şakaları yapıp onu kızdırıyor, şoförlüğüne laf edip canını sıkıyordu.
Adamın da çocuklar ve gençlerden pek hoşlandığı söylenemez ya, Nobara için tam bir eğlence kaynağıydı bu işte. Kafasını koltukların arasından çıkartıp yüksek sesle konuşarak sinirlerini bozuyordu. Tsumiki de bu numarasına ağzını eliyle kapayarak gülerken büyük memnuniyetle izliyordu onu. Arada bir Yuji' ye dönüp onunla konuşmaya çalışıyordu. Yuji de konuşmayı çok sevdiğinden bazen kulağındaki kulaklığın çıkıp yere düştüğünün farkına varamıyordu bile.
Konuşa konuşa, eğlene eğlene giderken, öndeki araba yavaşladığında hepsi anlamıştı yaklaştıklarını. Satoru' nun o gözü gibi baktığı bembeyaz arabası yavaşlayıp sola doğru dönen bir yokuştan aşağı indi ve pek de arabalara uygun olmayan bir yoldan devam etti gitmeye. Toji de onun hareketlerini takip ederken bitmiş olan sigarasını camdan dışarıya fırlattı ve yavaşlayıp aşağı doğru sürdü.
Bir süre sonra etrafı kocaman ağaçlarla çevrili açıklık bir alana geldiklerinde iki araba da durdu ve Satoru ile Suguru inip yeri kontrol ettiler. "Burası mı?" diye seslendi Toji ikisine bakarken. Satoru yaklaşıp onun arabasına dayandı ve etrafı kontrol eden nişanlısını izledi. "Sanırım burasıymış."
"İniyor muyuz?"
"İnin, inin! Burada yaparız işte. Güzelmiş burası." Suguru iki arabadakilere de seslendikten sonra bagajı açıp eşyaları indirmeye koyuldu. Herkes arabalardan inmiş, bir yandan etrafa bakınırken diğer yandan da eşyaları indirip yerleştiriyorlardı. "Fushiguro! El atsana şuraya." Suguru seslenip yanına çağırdı Megumi' nin babasını. Adam kucağındaki eşyaları yere güm diye boşaltıp yanına gitti ve yardım etti diğerlerine.
"Arabaya sığabildiniz mi?" diye sordu Yuji gülerek Okkotsu' ya. Arabaya binmeden önceki kadar sinirli gözükmüyordu "Hıı." diye bir ses çıkarıp uzaklaştı diğerlerinden ve poşetleri taşımaya çalışan Maki' ye yardıma gitti.
"Aaa Megumi! Bak, bak kertenkele var orada!" Yuji aniden elindeki poşetleri yere fırlatıp ağacın üzerinde duran yeşilimsi hayvanın yanına gitti. "Fazla yaklaşmasana Yuji." Megumi uyardı onu. Kucağındaki eşyalardan kurtulup yaklaştı yanına o da.
"Bir şey olmaz ki!"
"Sakın elleme!"
Megumi bileğinden tuttu ve uzaklaştırdı onu "Zehirli falan olabilir." diye söylenerek diğerlerinin yanına çekti. Yuji de dudaklarını büzmüş, kaçıp giden kertenkeleye bakıyordu öylece. İncelemek istemişti onu, Megumi' nin endişesi yüzünden bakamamıştı merak etmişti oysa ki.
"Gençler, ihtiyarlar iş yapsın biz de gezinelim." Nobara kollarını kaldırıp seslendi herkese. "Sen kime ihtiyar diyorsun be! Yirmi beşime yeni girdim ben daha!"
"Küçül de cebime gir Satoru."
"Ama hiç otuz iki gibi gösteriyor muyum Choso? Ben hâlâ yirmi beşte takıldım kaldım."
"Sen on beşinde takılmışsın asıl."
Satoru yerden küçük bir çakıl taşı bulup bunu söyleyen Toji' ye fırlattı. Suguru ikisinin kavgasından sıyrılıp gençlerin yanına geldiğinde gidip gezinmelerinin sorun olmayacağını söylerek gönderdi onları. Nanami söylene söylene kendine verilen işi yaparken Choso, Suguru ile piknik örtüsünü yaymış; Suguru ve Toji ise hâlâ birbirlerine bir şeyler fırlatıp boğuşuyorlardı orada. Bu ortamdan olabildiğince uzaklaşıp ağaçların sıklaşmaya başladığı bir yere girdiler. Bir şeyler anlatıp anlatıp dolaşıyorlardı.
"Kızlar biz şuralarda gezelim. Bunlar da takılsın kendi hallerinde." Nobara ikisinin de kolundan tutup kendine çekti ve onları başka bir yöne sürükledi.
"SANKİ BİZ İNSAN YİYORUZ!" diye seslendi Okkotsu arkasından. Nobara ise koşuş temposunu kesmeden elinin birisini arkasına atmış işaret çekiyordu ona. Okkotsu da dil çıkarıp ilerlemeye devam etti ve diğerleri de gülmemeye çalışarak takip ettiler onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] ᴍɪᴅᴅʟᴇ ɴɪɢʜᴛ ʟᴏᴠᴇ » 𝘪𝘵𝘢𝘧𝘶𝘴𝘩𝘪
Fiksi Penggemarİtadori Yuji için, geceleri yapabileceği en güzel şey sahilde Megumi ile buluşup denizi izlemekti. Siyah saçlı çocuk denizi izlerken, Yuji ise gözlerini onun üzerinden hiç ayırmazdı. O gece mavisi gözleri ay ışığında parlarken, Yuji kendini kutsanmı...