"Herkes bahçeyee!" diye bağırdı Satoru.
Herkes güzel yemeklerin kokularının yayıldığı bahçeye doğru yürümeye başladığında Yuji yaklaşıp kolunu Megumi' nin omzuna atıverdi. Bunun için parmak uçlarında biraz yükselmesi gerekmiş olsa da gayet rahat bir pozisyondu.
Uzunca masada herkes kendine yer bulurken Yuji hemen Megumi' nin yanına oturdu onu neşelendirebilmek ve kimseye çaktırmadan sorular sorabilmek için.
İki oğlan da planları gereği oldukça gergindiler. Öyle ki Yuji kendiliğinden atıp duran bacağına söz geçirmiyor ve titreyen ellerini durduramadığı için servise yardım bile etmiyordu sakarlık çıkarmamak için. Pek gerek de kalmamıştı ya, Satoru nişanlısına bile hiç iş bırakmadan hepsini halletmeye çalışıyor, gelip giderken elleşmeden de duramıyordu.
Herkesin önündeki tabak ve bardaklar birbirinden güzel yiyecekler, içecekler ile dolduğunda herkes birbirlerine afiyet olsun diyerek başladı yemeğe.
Nanami bile yemeğe gelmiş ve Satoru' nun komik olmayan şakalarına göz yummaya çalışmıştı sofrada. Suguru onu üzmemek için söylediği her şeye kimse gülmese bile gülüyor ve onu yalnız hissettirmemeye çalışıyordu. Toji yeni aldığı arabasını överken Choso arkadan çıkışıp havasını söndürmeye çalışıyordu adamın. Arabanın kötü özelliklerini söyleyerek gömmek için elinden geleni yapıyor ve sinir ediyordu onu.
Nobara yemeklere yumulmuş, sofrada çıkan kaosu izlerken Maki ara sıra tıkandığında sırtına vurup duruyordu onun. Okkotsu ve Toge ise ortamdan tamamen bağımsız bir biçimde birbirlerine bir şeyler anlatıp gülüşürken Megumi ve Yuji doğru zamanı kolluyorlardı öylece.
Ama sofrada herkesin dikkatini çeken ve sürekli sessiz duran bir kişi vardı.
Tsumiki bütün gece konuşmadı.
Nobara bile onu güldürememiş, umudu çoktan kesmişti.
Megumi' nin gözü bütün akşam ablasının üzerindeydi. Yuji' nin gözü ise ikisinin. Belki de bunu açıklamak için doğru bir zaman değildi, bu gece olmamalıydı belki de. Yuji bunu ima eder bakışlar atıp dursa da Megumi' ye, o gayet keskin gözlerle bakıyor ve emin görünüyordu.
"Seneye evleniyoruz yani." dedi Satoru. Toji çok ilgili bir biçimde dinliyormuş gibi yaparak yemeğinden kocaman bir lokma alırken fal taşı gibi açtı gözlerini. "Normalde bu sene olacaktı da, Suguru' nun ailesiyle ilgili bir şeyler olunca ertelemek zorunda kaldık." diye devam etti.
"Bir buçuk senedir nişanlı mısınız yani?"
"Evet." ardından Suguru girdi araya. "Satoru beyi pek durduramıyor bu ama..."
"Özelimizi ortaya dökmeyelim hayatım."
"Özelin mi kalmış rezil herif? Ne zaman bahçeye çıksam seni Suguru' ya yavşarken görüyorum." dedi Toji. Bardağındaki şarabını kafasına dikti hemen ardından.
Satoru kocaman bir kahkaha atarken neredeyse sofradaki herkes dahil oldu ona. Ardından oklar Yuji ve Megumi' ye döndü.
"Ne okuyorsun sen pamuk şeker kafa?" dedi Toji. Yuji ağzındaki lokmayı yutup konuşmaya çalıştı. "Fotoğrafçılık ve Kameramanlık üzerine okuyorum bay Fushiguro!" dedi neşeyle.
"Peki sen Megumi?" diye sordu Satoru.
"Grafik Tasarım okuyorum ben."
"Boku yedi." Toji bitmiş tabağını kenara ittirerek sofranın ortasındaki tatlılara uzandı. Her şeye nasılsa laf yetiştiriyor, boğazından da asla kesmiyordu bunu yaparken. "Derslerim o kadar da kötü değil. Baba." diye karşılık verdi Megumi.
"Aaa evet Megumi zekidir, üstesinden gelir eminim!" dedi Yuji. Sanki sadece konuşarak bile ortamın enerjisini arttırıyormuş gibiydi.
"Yuji' nin dersleri berbat." dedi Okkotsu. Yuji' nin yutmaya çalıştığı yemek boğazında kalmıştı. Toge kıkırdayıp dururken omuz silkti Okkotsu. "Öyle ama yani..."
"Zeki ama çalışmıyor." dedi Toge sırtını sıvazlarken. Hiç inandırıcı değildi.
"Okadar da önemli değil." dedi Yuji. "Mezun olunca Choso' nun stüdyosunda çalışacağım zaten."
"Ben de babamın iş yerinde çalışacağım." dedi Megumi ve yemeğini bitirip ağzını sildi. "İkiniz de torpillisiniz." Maki imrenir bakışlar atıyordu ikisine de. "Can sıkıcı kız kardeşin ile aynı dükkanı işletmeye çalıştığını düşün." diye ekledi. Megumi' yi gülümsetmişti bu biraz.
Yuji bunu ne zaman yapacaklarını merak edip duruyordu ama sohbetin ortasına etmek istemediği için konuşamıyordu da. Megumi ise farkındaydı onun ne kadar tedirgin olduğunun. Yine de elinden gelmiyordu bir şey. Yuji gerçektem stresten soğuk terler döküyordu.
Neredeyse herkes yemeklerini bitirmişken garip bir sessizlik oluştuğunda tam zamanının geldiğini düşünmüştü Megumi. Önce bir iki kez boğazını temizledi. Bunu yapması Yuji' nin tüylerini diken diken etmiş ve yaklaşan olaydan haberdar olmasını sağlamıştı.
"Söylemek istediğim bir şey var." diye başladı lafa Megumi. Yuji gerçekten elinde olsa yerin dibine girerdi şu an. Neden bilmiyordu ama öyle utanmış ve gerilmişti ki bütün vücudu durmadan titriyordu. Söz geçiremiyordu uzuvlarına.
Herkes seslerini kesip oğlanı dinlemeye başladığında Megumi masadaki hiç kimseyle göz teması kurmadan devam etti konuşmasına. "Nasıl söylenir bilmiyorum ama, sizden saklamanın yanlış olduğunu düşündük. Zaten o kadar iç içeyiz ki uzun süre saklamak imkansız gibi bir şeydi." herkes dikkatle dinliyordu onu. Yuji o an zamanı ileri sarabilmeyi diledi. Böyle bir gücü olsa hiç düşünmeden bu geceyi atlar ve ertesi güne, hatta mümkünse sonraki ertesi güne geçiş yapmak isterdi.
"Yuji ile bir ilişkimiz var. Ailelerimiz ve arkadaşlarımızdan gizlemek istemedik bunu." dedi.
Bay Fushiguro, elindeki çatalı yere düşürene kadar tamamen sessizdi sofra. Megumi hâlâ cesaret edip kimsenin suratına bakamamıştı. Yuji ise ayak üstü baygınlaştı desek yeri.
Satoru' nun boğaz temizlemesiyle bozulan sessizlik çok uzun sürmedi. "Ben... ikiniz adına gerçekten o kadar mutlu oldum ki... ah, hayır ağlamıyorum!" diyerek burnunu çekti ve gözlerini ovdu.
"İŞTE BİLİYORDUM!" diye çıkıştı o an Okkotsu. Masadaki herkesin dikkati ona çevirilmişti. "TOGE ÇABUK VER YÜZ YENİMİ, İDDİAYI BEN KAZANDIM!"
Yuji ağzı bir karış açık bir şekilde izliyordu ikisini. Ardından Nobara kıkırdamaya başlayınca bakışları ona kaydı bu sefer. "Salak bunlar yemin ediyorum. Gayet belli ediyordunuz ki sizi gerizekalılar!"
Suguru hafifçe gülümediğinde ortamdaki bütün gerginlik kaybolmuştu. "Biliyordum." dedi. "Garip bir şekilde birbirinizin ruh eşleri gibisiniz."
Choso karşı sandalyede oturup gülümsediğinde Yuji' nin neredeyse tüm gerginliği uçup gitmişti. "Birbirinizle iyi anlaşıyordunuz her zaman. Bunun olacağını biliyordum." dedi güven veren huzurlu bir sesle.
Megumi titrek gözlerle babasına baktı. Yuji ise dudaklarını büzüştürmüş, gözlerini sıkı sıkı kapamış ve kollarını kendine sararken stresten ağrımaya başlamış karnını tutuyordu.
Sonunda adam şaşkınlığını bozdu ve bir şeyler söylemeye hazırladı kendini.
###
Bazen sadece bu kitabı ilk yazmaya başladığım zamanlara dönmek istiyorum
Hiç kimse okumuyor artık, bir yandan bitirmem lazım ama bir yandan gönlüm el vermiyor da
Hatalarım varsa kusura bakmayın çünkü moralim bozuldu kontrol edemedim bölümü :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] ᴍɪᴅᴅʟᴇ ɴɪɢʜᴛ ʟᴏᴠᴇ » 𝘪𝘵𝘢𝘧𝘶𝘴𝘩𝘪
Fiksi Penggemarİtadori Yuji için, geceleri yapabileceği en güzel şey sahilde Megumi ile buluşup denizi izlemekti. Siyah saçlı çocuk denizi izlerken, Yuji ise gözlerini onun üzerinden hiç ayırmazdı. O gece mavisi gözleri ay ışığında parlarken, Yuji kendini kutsanmı...