Tatlısın

4.9K 416 291
                                    

Beğenin lütfen 😽

"Dalga mı geçiyorsun ya?!"

"Kazanamayınca hemen sinirlenme."

Saatlerdir Oikawa ile PlayStation oynuyorduk ve neredeyse hep o kazanmıştı. Cidden nasıl oluyor anlamamıştım, çok iyi oynuyordu.

"Sinirli değilim."

"Her kaybettiğinde ciyaklıyorsun."

Yanımdaki yastığı kafasına doğru fırlattım ama bunu önceden tahmin etmiş gibi bir eliyle hemen yastığı tuttu.

Gülerek yastığı kenara bıraktı, "Sakin olsana."

"Sakinim ben."

"Belli."

~~~~~~~~~~~~~~~

"Natsu-chan."

"Ne var?"

"Acıktım, sen acıktın mı?"

Saate baktım, akşam 5'e geliyordu.

"Kendi evine gitsene, sabahtan beri benim evimdesin."

"Yo, gitmeyeceğim."

Gitmemesi hoşuna gidiyor.

Kes sesini iç ses.

Oikawa'da sana karşı bir şeyler hissediyor.

Boş yapma iç ses.

"Tōru, sabahtan beri bendesin. Neden gitmiyorsun?"

Telefonunu bıraktı ve ciddi gözlerle gözlerime baktı. Nadiren bu kadar ciddi bakıyordu.

"Eğer gerçekten gitmemi istiyorsan, net bir şekilde gözlerime bakarak gitmemi söyle. Gideceğim."

Ağzımı araladım ama bir şey diyemedim. Bunu ona söylemek istemiyordum.

Gitmesini istemiyorsun.

Haklı olmandan nefret ediyorum.

Biliyorum.

Yutkundum, "Boş boş işlerle uğraşma Tōru..."

Dudağı yana kıvrıldı ve kafasını sallayarak telefonunu geri eline aldı. "Pizza yemek ister misin?"

"Olur."

~~~~~~~~~~~~~~~

"Maçlarınız ne zaman başlıyor?"

"Haftaya Nekoma ile hazırlık maçı var."

Ağzımdaki pizza dilimini yutarak kolamdan bir yudum aldım. "İyiymiş."

"Sizinkiler ne zaman başlıyor?"

"Şu anda bir hazırlık maçımız yok."

"Antrenman... Yapabiliyorsunuz, değil mi?"

Kaşlarımı çatarak gözlerimi ona çevirdim. "Göt herif seni."

"Ne? Düzgün bir soru sordum."

Derin bir nefes aldım, "Yapıyoruz."

"İyi."

"Haftaya spor salonu bizde olacak Tōru."

Ağzını açtı, muhtemelen itiraz edecekti ama ciddi yüzümü görünce bir şey demedi. "İyi, sizin olsun. Bizde çok kaldı."

"Bence de."

~~~~~~~~~~~~~~~

Telefonum çalıyordu ama bulaşık yıkadığım için açamazdım. "Tōru, kim arıyor?"

Ayağa kalkarak masadaki telefonumu eline aldı, "Annen."

"Sen aç."

Annemler de Oikawa'yı tanırdı, hatta nedense onu çok severlerdi.

Tōru telefonu açarak kulağına dayadı, "Merhaba Hayami abla!"

Annem teyze denmesini sevmezdi, 40'larına gelmesine rağmen de çok genç gözükürdü. Aramızda 24 yaş vardı, 42 yaşındaydı.

Tōru telefonu hoparlöre vererek masaya bıraktı.

"Merhaba Oikawa! Nasılsın?"

"İyiyim, siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim. Natsume orada mı?"

Masadaki telefona doğru bağırdım, "Bulaşık yıkıyorum anne!"

"Anladım canım. Ne yapıyorsun diye aramak istedim. Hiç yazmıyorsun, merak ediyoruz."

Oikawa hafifçe sırıttı, "Merak etmeyin, Hayami abla. O, benim yanımda."

Annem kahkaha attı, "Sen oradaysan sıkıntı yok canım. Toplantım var şimdi, kapatıyorum ben. İyi bakın kendinize."

Telefon kapandığında ben de bulaşıkları yıkamayı bitirmiştim. Elimi kurulurken Oikawa'ya döndüm. "Direkt kendini öv anneme, hiç durma, hiç!"

"Ne var ya? Bir şey demedim."

"Morok otmoyon Hoyomo oblo. O bonom yonomdo."

Oikawa kahkaha attı ve bana yaklaştı. Ne yapmaya çalıştığını çözemediğim için geri geri gittim ve en sonunda tezgaha çarparak durdum.

O da iyice bana yaklaştı ve hâlâ gülerken bir elini havaya kaldırdı. Gözüm eline kaydı, ne yapacağını çözmeye çalışıyordum.

Elini kafamın üstüne koydu ve saçlarımı karıştırdı, "Bazen çok tatlı oluyorsun."

"Ne?"

Bir anda böyle bir şey demesini beklemediğim için şaşırmıştım. Tepkime daha da güldü ve geri çekilerek koltuklara ilerledi.

"Ne yani, diğer zamanlar tatlı olmuyor muyum?"

Koltuğa uzanarak bana baktı, "Hayır. O zamanlar sinir bozucu oluyorsun."

Bu çocuk sana aşık Natsume.

Yo.

Evet.

Yo.

Kafanı sikmek istiyorum diyeceğim ama o zaman kendimi sikmek istediğimi söylemiş olurum.

Oikawa x Reader |Haikyuu x Reader|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin