Beğenin lütfen 😽
"Kaptan."
Arkamı dönüp kızlara baktım, "Evet?"
"Oikawa'ya biraz kaba davranmadın mı?"
"Nasıl yani?"
"Yani... Sanki normalden daha sinirli davrandın."
Güldüm, "İyi de, ona sinirli değilim ki?"
Kızlar şaşırarak birbirlerine baktılar, "Şey biz, sen ona öyle davranınca sinirlisin sanmıştık."
"Ona karşı sinirim uzun süre durmaz. Sadece ona ters davranmak istediğim için öyle davranmıştım."
Onaylayarak başlarını salladılar, "Biz gidiyoruz o zaman."
"Görüşürüz."
Tüm her şeyin toplandığından emin olunca salondan çıktım ve kapıyı kilitledim.
Bir parkın yanından geçerken elinde çikolatalı süt ile bekleyen Oikawa'yı gördüm. Peşimden geleceğini bildiğim için durmadan yürümeye devam ettim.
Birkaç saniye sonra Oikawa'da bana yetişmişti. Elindeki sütü bana uzattığında bir şey demeden aldım ve pipetini batırarak içmeye başladım.
Dakikalar boyu sessizce yürümüştük, yanımda Oikawa'nın olduğunu düşününce bu anormal bir şeydi.
"Tōru."
"Evet?"
"Sana sinirli değilim."
Hemen bana döndü, "Öyle mi?"
"Neden sana sinirli olayım ki?"
"Ben... Şey sandım, sabah sınıfta ola-"
Gülmeye başladım, "Şu ana kadar ondan daha büyük kavgalar ettik. Neden öyle salak bir şey yüzünden sinirleneyim sana?"
Yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu, "Haklısın."
Telefonumun çalmasıyla cebimden telefonu çıkardım, Kuroo arıyordu.
"Alo?"
"Naber minik?"
"İyi, sen?"
"Ben de iyi. Salak Oikawa senin yanında, değil mi?"
Oikawa'dan bahsetmesi ile gözüm Oikawa'ya kaydı. Bana bakıyordu.
"Evet, neden?"
"Malı aradım ama açmadı. Nedenini sor."
"Tōru, Kuroo'nun telefonunu neden açmadın?"
Omuz silkti, "Onunla konuşasım yoktu."
Bu dediğini muhtemelen Kuroo'da duymuştu.
"Duydun mu Kuroo?
"Yavşağa bak hele!"
Güldüm, "Sen ne diyecektin ona?"
"Bu hafta onlarla hazırlık maçımız var, ondan sonraki hafta da ön eleme maçları daha sonra ulusallar. Bunun hakkında konuşacaktım."
"Maçlar hakkında konuşacakmış, Tōru."
Boşluğa doğru elini salladı, "Sonra ararım konuşuruz."
"Duydun mu Kuroo?"
"Duydum, duydum. Tamam o zaman. Kapatıyorum ben. Kendine iyi bak güzellik."
"Sen de. Kenma'ya selam söyle."
"Söylerim."
Telefonu kapatıp cebime attım ve kutunun dibinde kalmış sütümü içmeye devam ettim.
"Natsume."
"Hm?"
"Bize gelsene."
"Niye?"
"Annem yemek yapmıştır, yeriz."
Birkaç saniye düşündüm, "Olur."
Oikawaların evi tek katlıydı ama çok geniş ve büyük bir evdi.
Oikawa kapıyı açtı ve içeri girdik. Annesi mutfaktan bize baktı, "Aa, merhaba Natsume!"
"Merhaba!"
Yaklaşık 10 dakika sonra yemek masasına oturmuştuk.
Oikawa'nın annesi bana baktı, "Natsume."
"Efendim?"
"Oikawa okulda yaramazlık yapmıyor, değil mi?" Oikawa'ya döndü ve gözlerini kıstı, "Götü yerinde duramayan bir çocuk."
Güldüm, "Hayır efendim, yapmıyor."
"Siz çok iyi anlaşıyorsunuz."
Nasıl tepki vereceğimi bilemeyerek Oikawa'ya döndüm. O da aynı ifade ile bana bakıyordu.
Ağzındaki lokmayı yuttu ve yalandan bir gülümseme ile annesine döndü. "Evet, Natsume ile çok yakın arkadaşız. Değil mi, Natsume?"
"Aa... Evet! Çok iyi anlaşıyoruz onunla."
Annesi gülerek başını salladı, "Ne güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oikawa x Reader |Haikyuu x Reader|
Hayran KurguOikawa ile birbirinize atışıp duran 2 kişisiniz. Kim inanır ki ilerde onunla sevgili olacağınıza?