Beğenin lütfen 😽
Kaşlarımı çatarak bahçede, yerde oturan kızlara baktım. "Siz neden spor salonunda değilsiniz?"
"Şey..."
"Ney?"
Hepsine göz gezdiriyordum, söylemeye çekiniyor gibilerdi. "Söylesenize kızlar, ne oldu?"
"Kaptan... Şey..."
Başkası lafa girdi, "Oikawa-"
Oikawa'nın ismini duyduğum an sinir kat sayım arttı. "Yine mi o gerizekalı izin vermedi?!"
Direkt spor salonuna ilerledim, erkekler antrenman yapıyordu.
Salona girdiğim an gür sesim ile bağırdım. "OİKAWA!"
İwa ile paylaşan Oikawa tam vuracağı topu elinde tuttu ve bana döndü.
Beni görünce her zamanki sinsi sırıtışı ile bana doğru ilerlemeye başladı. "Ne oldu Natsume? Yine neye sinirlendin?"
Sıktığım dişlerimin arasından konuştum, "Bugün salon bizim olmalıydı."
Kızların spor salonunda tamirat olduğu için orayı günlerdir kullanamıyorduk. Sözde erkeklerin spor salonunu paylaşacaktık, ama Oikawa bir türlü paylaşmıyordu.
Sanki bilmiyormuş gibi şaşırdı, "Aa, öyle mi?" Gözü diğerlerine kaydı, "Hiç haberim yoktu. Tabii ki izin..." Gözleri tekrar benim gözlerimle buluştu, "Vermeyeceğim."
"Bana bak, senin aptallıkların ile uğraşamam. Bugün salon bize ait. Öyle anlaşma yaptık!"
Elindeki voleybol topunu bir eliyle sektirmeye başladı. "Anlaşma umrumda değil, canım uymak istemiyor."
Sinirle yakasından tuttum ve yüzünü benim yüzüme yaklaştırdım.
Piç herif hâlâ bunu eğlenceli buluyor ve gülüyordu.
"HAZIRLIK MAÇIMIZ VAR TŌRU! ANTRENMAN YAPMALIYIZ!"
Omuz silkti, "Bizim de maçlarımız var, biz de yapmalıyız."
"GÜNLERDİR SİZ YAPIYORSUNUZ ZATEN!"
"Eee? Bu umrumda mı?"
İwa bize yaklaştı ve sakince kolumu tutarak beni Oikawa'dan ayırdı.
İwa, Oikawa ile ortak arkadaşımızdı. Onu severdim ama her zaman Oikawa'nın tarafını tutması sinirimi bozardı.
"Sakin ol, Natsume."
Oikawa'ya döndü, "Bugünlük dışardaki sahada antrenman yapsak olmaz mı, Oikawa?"
Oikawa çocuk gibi kafasını salladı, "Hayır, olmaz. Burada yapacağız. O saha..."
Önce arkadaki takımıma ve sonra bana baktı, "Onlar gibi çömezler için."
Birkaç saniye sinirle gözlerine baktım, o da gözlerini benimkilerden ayırmıyordu. İnadına yapıyordu, her zamanki gibi.
Kafamı yere eğdim.
Derin bir nefes aldım, sinirlenince ağlardım ve şu an onun karşısında ağlamak istemiyordum.
Gözlerimin yaşardığını fark etmemesi için dua ederken tekrar ona döndüm, ağzımdan sadece 4 kelime çıktı. "Yavşağın önde gidenisin, Tōru."
Birkaç saniyeliğine bile olsa sanki yüz ifadesi değişmiş gibi olmuştu, ama hemen kendisini toparladı.
Başka bir şey demeden arkamı döndüm ve kızlara baktım. "Eşyalarınızı alın, dışardaki sahaya gideceğiz."
Kızlar başlarını onaylarcasına sallayıp hemen salondan çıktılar. Ben de yavaş adımlarla salon kapısına ilerlemeye başladım.
"Natsume!" İwa hemen bana yetişip kolumu tutarak beni durdurdu. "Oikawa için... Üzgünüm. Her zamanki halle-"
Kafamı ona çevirdim, sinirimden dolayı dudağımı ısırırken gülümsemeye çalıştım. "Siktir etsene, Hajime. Her zamanki hâli işte, değil mi?"
İwa yüz ifademden ne hissettiğimi anlamış gibi yutkundu, sakince kolumu ondan çektim ve salondan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oikawa x Reader |Haikyuu x Reader|
FanficOikawa ile birbirinize atışıp duran 2 kişisiniz. Kim inanır ki ilerde onunla sevgili olacağınıza?