Hastane

4.2K 387 138
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Bazı anlar vardır, her ne kadar yolun sonuna geldiğinizi anlasanız bile bunu diğerlerine sesli bir şekilde söylemezsiniz.

Şu an da, bu andaydık.

Kaybediyorduk, kaybedecektik.

Hepimizin yorgunluktan ve nefes nefese olmaktan yüzleri kızarmıştı, saçlarınızdan ter damlaları akıyordu.

Topu öyle bir dikkatle izliyorduk, öyle planlar yaparak hareket ediyorduk ki... Biz ilk defa böyleydik.

Takımımız eğlence dolu bir takımdı. Johzenji erkek takımı gibi düşünebilirdiniz bizi.

Teruların takımı tam bir parti takımıydı, olaya tamamen eğlence odaklı bakarlardı.

Biz de öyleydik, en azından şu ana kadar.

Takımdaki tek üçüncü sınıftım, bu maçı kaybedersem de lisede ulusallara gitme fırsatım olmayacaktı.

İyi bir kaptan değildim, ben de kaptanlık potansiyeli yoktu. Farkındaydım. Ama yine de elimden geldiği kadar çabalamıştım onlar için.

Top sahanın diğer tarafından hızlıca bizim tarafımıza geldiğinde blok yapmaya fırsatımız bile olmamıştı.

Liberomuz tüm hızıyla koşup yere atlayarak topu kurtarmaya çalıştı ama top parmaklarının birkaç santim ilerisinde yere düştü.

Zil çalmış, maçın bittiği kesinleşmişti.

Hepimiz hâlâ topa bakıyorduk, hiç tepki veremeden topa bakıyorduk.

İlk kez ulusallara bu kadar yaklaşmıştık.

İlk kez bir maçı kaybettiğim için kötü hissediyordum.

Yan yana dizildik ve karşı takım ile birbirimizi tebrik ettik. Daha sonra da köşedeki oturaklara ilerlemeye başladık.

Suyumu aldım ve yine tek dikişte bitirdim.

Yere bakarak mırıldandım. "Üzgünüm kızlar. Çok iyi bir kaptan değildim."

Sessizlik oldu. İlk kez onlara bakmaya korktum.

Tam bir şey diyecekken biri kolunu omzuma attı, "Ne saçmalıyorsun Natsume? Gördüğüm en iyi kaptan sendin!"

"Evet!"

"Kendini suçlama, bu bir takım oyunuydu!"

"Kaybettik ve bitti. Yapabileceğimiz bir şey yok."

Gülümsedim, "Teşekkürler..."

O an aklıma Oikawa geldi.

Doğru ya, onun maçı bitmiş miydi acaba?

Hızla çantamı toparladım ve diğerlerine veda ederek erkek tarafına koşmaya başladım.

Tribünlere nefes nefese girdiğimde maçın hâlâ devam ettiğini gördüm.

Rahat bir nefes verdim, o an kenarda oturan Teru ve Kuroo'yu gördüm. Onların yanına giderek oturdum.

"Natsume? Maçın bitti mi?"

"Kaybettik."

Kuroo gülümseyerek saçımı karıştırdı, "Takma kafana, buraya kadar gelmeniz bile mükemmeldi."

Birkaç dakikalık konuşma ardından bir anda tribündeki diğer insanlardan garip bir "Aaa!" Sesi yükseldi.

Teru ve Kuroo'da tedirgin bir ifade ile sahaya bakmaya başlamışlardı.

Ne olduğunu anlamak için sahaya döndüğümde korkarak hemen ayağa kalktım.

Oikawa ayak bileğini acıyla tutarak yerde yatıyordu.

Spor sakatlanması, bir sporcu için en korkutucu şeylerden biridir.

Maç durdurulmuştu. Hakem ve takım arkadaşları Oikawa'ya ilerlerken ben de hızla tribünlerden inerek sahaya gittim.

Koşarak Oikawa'nın yanına çöktüm. "Tōru!"

Karasuno takımı endişe ile filenin öbür tarafından bize bakıyordu. Ben ise gözümü Oikawa'dan ayırmıyordum.

Bir elini elime uzatarak elimi sıkmaya başladı. "Acıyor..."

~~~~~~~~~~~~~~~

"GERİZEKALI! NE GEREK VARDI KENDİNİ O KADAR ZORLAMANA?!"

"Natsume... Sakin olur musun artık? Doktor önemli olmadığını söyledi ya-"

"SAHADA YERDE YATARKEN AKLIMDAN NELER GEÇTİ HABERİN VAR MI?! YA SİKTİĞİMİN KEMİĞİNE BİR ŞEY OLSAYDI DA SPORU BIRAKMAK ZORUNDA KALSAYDIN?!"

Hastaneye geldiğimizde korkudan ağlıyordum, şimdi ise sinirden ağlıyordum.

Oikawa olmadan maç devam etmiş ve kaybetmişlerdi.

Oikawa oturduğu yataktan kolumu tutarak beni kendisine çekti. Bir dizinin üstüne düştüm.

Birkaç saniye kaşları çatık şekilde yüzümü inceledi. Daha sonra bir parmağı ile göz yaşlarımı sildi. "Özür dilerim..."

Kafamı tutarak beni göğüsüne bastırdı. "Özür dilerim, özür dilerim, ağlama lütfen."

"Salak herif seni..." Hıçkırdım, "Ödümü bokuma karıştırdın..."

Beni daha sıkı sardı, "Özür dilerim... Özür dilerim güzelim."

Kafamı geri kaldırdım, bir süre yüzümü inceledi ve tam göz yaşımın aktığı gözümün biraz altını öptü. "Ağlama artık..."

Bir elini yüzüme dokundurdu ve baş parmağı ile dudağımı okşadı, hafifçe gülümsedi. "Her ağladığında dudakların kıpkırmızı oluyor."

Biraz yaklaştı, nefesi tenime değiyordu.

"Şimdi..." Yutkundu, ben de yutkundum. "Seni öpeceğim ve ağlaman duracak."

Biraz daha yaklaştı ve dudaklarını nazikçe dudağıma değdirdi. Öylece durduk, dudaklarımızı kıpırdatmadık.

En sonunda alt dudağımı hafifçe emerek geri çekildi ve alnını alnıma dayadı. Hâlâ gülümsüyordu, "İlk öpüşmemiz, bence baya romantik oldu."

Dayanamadım ve ben de güldüm, "Hem de nasıl..."

Oikawa x Reader |Haikyuu x Reader|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin