"Ben senin gölgene falan sığınmadım. Ben 17 yaşımdan sonra senin adını bile ağzıma almadım."
"Ama ben seni takip ettim. Her zaman ediyordum. Hatta ve hatta o askerle aranda geçenleri bile biliyorum. Yazık olacak askere. Neydi adı? Imm Fez- hah hatı...
"Gel buraya!" diye arkasından bağırırken Şeyda Feza'nın arkasına saklanmıştı.
"Eniştem, canını yediğim kurtar beni bu delinin elinden." diye yakınırken ben hala tutmaya çalışıyordum.
"Deli mi? Sensin deli be! Sabahın köründe kim kime su döker. Şu halime bak ıslanmış sıçan gibi oldum."
"Yalnız Umaycığım sıçan tam yeri oldu hee." diyip pişikin pişkin gülen Şeyda ile sinirlerim daha da bozuldu.
Feza'nın etrafında kovalamaç oynarken Feza kolumdan tutup durdurdu beni.
Nenem, Yağız ve Feza gülüyordu tabii bizim bu halimize.
"Sakin ol. Kurumuş zaten saçların." derken önüme gelen tutamları tutup gösteriyordu.
"Yağız yiğidim kurtar beni şuradan." diye sessizce bağıran Şeydaya bakıp göz devirdim.
Yağız Şeyda 'nın yanına gelip bir hareketle kucağına almıştı.
"Nereye uçalım hanımefendi?"
"Odama götür Bay pilot." derken Yağız koşarak Şeydayı odasına götürmüştü. Arkalarından bende gidecek iken kolumu sıkı sıkı tutan Feza varlığını belli etmişti.
"Boşver onları."
"Ama-"
"Amasını boşver Umay Safiye nene gitti zaten arkalarından."
"Ne?! Ben niye görmedim?"dediğimde Şeyda ve Yağız 'ın bağırtısı gelmeye başlamıştı.
" Ahh nene saçımı tutma!"diye bağıran Yağız' ı" Ahh nene yaa kıçımı kırdın zaten belim ağrıyor. "diye tamamlamıştı. Bu hallerine gelen gülme isteğimi tutamayıp kahkaha attım.