"Ben senin gölgene falan sığınmadım. Ben 17 yaşımdan sonra senin adını bile ağzıma almadım."
"Ama ben seni takip ettim. Her zaman ediyordum. Hatta ve hatta o askerle aranda geçenleri bile biliyorum. Yazık olacak askere. Neydi adı? Imm Fez- hah hatı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
💛
"Sende kendine iyi bak olur mu Umay?" derken sağ eli yanağımı okşuyordu.
Gözlerinin içine bakarak buruk bir gülümseme sundum.
"Ben kendime çok iyi bakarım. Ama sende kendine dikkat et. Öncekilerden daha fazla dikkatli ol. Seni sapa sağlam karşımda istiyorum tamam mı?"
"Tamam." dediğin de ilk defa bu dediğine içten içe inanmak ona tutunmak istedim.
Derin bir nefes verip elimi beline sardım. Burnum köprücük kemiğine denk gelirken derin bir nefes aldım. İlk defa rahatlıkla aldığım kokusunu aklıma kazımak istedim. Son olmamasını dileyerek.
Sanırım Asker beklemek böyle bir şeydi.
Bir eli belimde bir eli saçlarımın arkasında sırtımda duruyordu.
Göz yaşlarım ilk defa durduraksız akmak istiyordu ve ben buna engel olamıyordum.
Üzerine damlayan gözyaşlarımı hissetmiş olacak ki, belimi bırakmadan kendisinden ayırdı. Sırtımda ki eli yüzüme gelirken, belimde ki eli yerini koruyordu.
Baş parmağı ile yanaklarım da süzülen yaşları sildi.
"Ben seni arkamda nasıl bırakayım şimdi?"demesi ile yutkundum.
" Böyle söyleme bu senin görevin, vatan benden de önce gelir Feza. Sen orada kendine iyi bak o bana yeter. "dedim kısık bir sesle.
Gülümseyip alnımı öptü.
" Biz şimdi neyiz? "sorum ile hafif bir kıkırtı döküldü güzel dudaklarından.