Ehe, yeni bölüm...
36. Bölümün devamı, önce 36.bölümü okumanızı öneriyorum..
JİN:
O gün merdivenlerden sakince çıktığında, Jin ilerisi için umutlanmaktan kendini alamamıştı.
Ama neredeyse hiçbir şey değişmemişti.
Tek değişiklik sabahları sana günaydın dedikten sonra onu görmezden gelmek yenide kafa sallamam gibi küçük şeylerdi.
Bir anda onu kabul etmeyeceğini biliyordu. Yaptığı yanlışın ne kadar büyük olduğunun hatta kendisinin senin için büyük bir yanlış olduğunun farkındaydı.
O yüzden seni zorlamak veya daha fazlasını istemek gibi bir niyeti yoktu.
Sadece, eski mutlu günlerinizi çok özlüyordu. Her bulduğu boşlukta gözlerini kapatıp eski günleri düşünüp yenilerini hayal etmeyi çok seviyordu.
Ve sen de bunun farkındaydın. Kafasını oturduğu tekli koltuğun arkasına yaslayan eşinin gözleri kapalıydı. Yüzündeki hafif tebessüm aklından neler geçtiğini belli ediyordu.
Ama ne kadar seversen sev bazı şeyler affedilmiyordu. O yüzden Jin'in bacağına koca bir tekme attın.
"Ah! Lanet olsun!"
"Yemek hazırmış. Çalışanlarına söyle, bir daha seni çağırmak için beni kullanmasınlar!"
"Onlar senin için buradalar. Ne istersen yapacaklar ve burası senin evin. Haftalık hatırlatmamız bittiyse yemek yiyelim."
"Siktir git. Ben tek başıma yedim zaten."
Küfürlerine alışmıştı, sadece gözünü devirip devam etti.
"Neden beni beklemedin?"
"Ne saçmalıyorsun? Seni mi bekliyordum ben? Neyse, rahatsız etme beni, yarın için çalışmam gerek."
Jin, derin bir nefes verdi ve gözlerini kapattı.
"Daha ne kadar böyle devam edeceğiz y/n?"
"Beni rahat bırakıp boşanana kadar? Ya da belki tehtid edilmediğim bir zaman?"
İroniyle konuşmaya başladığında kafasını yere eğdi.
"Benden nefret ediyor olmalısın."
"Günaydın."
"Hiç taviz vermiyorsun y/n. Ne yaptıysam seni sevdiğim için yaptım."
İçindeki en nazik ses tonuyla konuşan eşine baktın. Seni eskiye götürmeyi çok iyi biliyordu.
"Beni seven bir insan bana bunları yapmazdı. Seninle evlenmem için beni tehtid ettin farkında mısın? Seni hiç bir zaman affetmeyeceğim."