DÜZENLENDİ!
~
"Şehirler artık ölü ruhların mezarlığı."
Daha önce okuduğum bir kitabın durmadan altını dizdiğim o cümlesini tekrar mırıldanmıştı, içimdeki Dolunay. Doğduğum o şehirden kilometrelerce uzak oluşum beni hiç etkilememişti. Ne olumlu yönde nede olumsuz yönde. Tırnaklarıyla uğraşan içimdeki uyuz Dolunay benden gözlerini kaçırmış ve bilmişçe konuşmuştu. 'Sorun şehir değil ki.'
Ona omuz silkmiş ve elimi, dışarıdaki soğuk hava yüzünden buğulanan cama getirmiş, silerek Dünya'ya bir pencere açmıştım.O pencerenin neden o kadar küçük olduğunu düşünmeyi bırakmıştım çünkü cevabını bulamadığım her bir soru boğazımı sıkıyor gibi hissediyorum. Birkaç parça anıyı omuzlarından taşıyan o Dolunay'a ulaşmaya çalıştım ama benden kaçıyordu. Kaçarken zihnimin tam ortasına birkaç parça acıyı düşürdü. Gürültüyle çalışan arabanın motoru Serenay'ı ürkütürdü, babam arabayı her çalıştırışında bana sarılırdı. Onu sakinleştirmek ve düşüncelerini başka bir yere çekmek adına arabanın bütün camlarını eskimiş montumun koluyla siler ve onu Dünya ile yüzleştirirdim, şimdi ise tek yaptığım sağ elimin dört parmağıyla camda düz bir çizgi çekmek.
Cebimde durmadan titreyen telefonum tüm düşüncelerimi susturarak ağır bastığında, arabanın koltuğunda rahat bir pozisyon alıp telefonumu çıkarttım, mesaj gelmişti. Volkan ağabey en kısa sürede onu aramamı yazmıştı. Artık on sekiz yaşıma bastığım için şirketin tüm yetkileri bana geçmişti ve bu her dakika imza atman gerçeğini ortaya çıkartıyordu. Yüzümü buruşturdum, sıkıcı evrakları sevmiyordum.
Mesaja cevap yazmak için tüm dikkatimi telefonuma verdiğimde Alaz'ın benim tarafıma döndüğünü görmüştüm. Yansıması benim tarafımdaki film kaplı siyah cama düşmüştü. Umursamadım ve boş bir vaktimde onu arayacağımı ile ilgili bir şeyler yazıp geri gönderdim. Bu sırada da Alaz'ın meraklı bakışları tekrar yola dönmüştü.
Şuan arabadaydık ve Ekin'in sabah bahsettiği dışarı çıkma planını uygulamak için buluşma yerine gidiyorduk. Neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu, önemsememiştim.
Telefonumu kucağıma attım ve bakışlarımı Alaz'ın tarafına çevirdim. Vitesin üstünde duran eli kanıyordu ve büyük bir inatla bir şey olmadığını öne sürüyordu. Sonunda bakışlarımı fark ettiğinde arabadaki sinir bozucu sessizliğin biteceğini anlamıştım. Ne oldu dercesine birkaç saniye bakmıştı.
Nefesimi sesli bir şekilde verdim."Hastaneye gitmeliyiz." Sesim sıkılmış gibiydi.
"Gerek yok." Anında verdiği cevapla gözlerimi devirdim. "Kanıyor."Bakışlarım elindeydi. Önemli bir şey gibi durmuyordu. Sadece birkaç tane kesik ve batmış cam parçaları vardı ama kanamsı çoktu. Kanın içime verdiği gereksiz sıkıntısını görmezden gelmeye çalıştım.
"Durur birazdan." dediğinde elimi eşofman üstümün ceplerine soktum ve kafamı kendi tarafıma çevirdim. Tabi ki ısrar etmeyecektim, keyfi bilirdi. İçimdeki Dolunay'ın hala tırnaklarıyla uğraşıyor olması canımı sıkıyordu, neden sadece Alaz bana baktığında kafasını kaldırıyordu? Ceplerimdeki ellerimi biraz hareket ettirmiştim amacım can sıkıntımı gidermekti.
"Üşüdün mü?" Ellerim üşümüştü. 'Ne zaman ısındılar ki?' Diye acımasızca mırıldanan o Dolunay'ı boğmak istiyordum. Hasta falan değildim ama ellerim hep bedenimdeki en soğuk yerim olmuştu.
"Isınırım birazdan." Sesim ellerim kadar soğuk çıkmıştı. Sonra Alaz'ın az önce mırıldandığı kelimeler kulağıma uğursuzca yankılandı. 'Durur birazdan.' Kendime neden onun dedikleriyle ilgilendiğimi sormak istemiyordum. Sara'ya göre neydik biz? Umursamaz, keyif kaçırıcı, saçma. Kendimi toplamam gerektiğini biliyordum ama kendimi bu günün berbat bir gün olduğuna inandırmıştım. Derin bir nefes aldım ve ısınan elime dolanan kumaş parçasını cebimden çıkarttım. Siyah saç bandım cebimde kalmıştı. En son spora giderken giymiştim bu üstü, o zaman cebime atmış olmalıydım. Kırmızı ışıkta arabanın sakince yavaşlayıp durmasıyla Alaz'a döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
ChickLitSiyahtı düşüncelerim. Siyahtı umutsuzluğum, duygularım, bitmişliğim. Siyahtı çığlıklarla dans eden kırgın ruhum. Onca kırıklığın arasında siyah ve sarhoş bir melekti, aşk. Kurtarabilecek miydi beni? Kaybetmiş ve pes etmiş bir ruhu adam edebilecek...