DÜZENLENDİ!
~
"Korkuyu tanırım," Topuklu ayakkabılarımın sesi yürüdüğüm kaldırımda geceyi süslerken Sara'nın düzleştirdiği saçlarımı omuzlarımın arkasına almıştım, elbisemin izin verdiği kadar göğüslerim meydana çıktığında uzun bacaklarım birbirinden tutarsız adımlar atıyordu. "Başka duygulara sığınır, korkan biri bunu gizlemek için başka bir şeye sığınır." Yanımda ki gölge duraksadığın da sokağı aydınlatan çelimsiz sarı ışık, kırmızı elbisemi karanlığa boğmuştu, yüzümde keyifli bir gülümseme oluştu. "Bir parti gibi mi?" Gölge tek kaşın kaldırdı, gözlerinde gizleyemediği huzursuzluğu boğazını sıkmış gibiydi, giydiği beyaz gömleğin yakalarına parmaklarını geçirdi, sağ eli beni kolumdan tutuyordu. Gözlerimi kıstım, ona doğru eğildiğimde dudakları aralandı ve omuzları gevşedi. Başımı salladım, bir parti olabilirdi. Derin bir nefes aldığında kahverengi gözleri beni esir almıştı. "Gidiyoruz." Tuttuğu kolumu çekmeye başladığında oldukça kısa olan elbisemin eteklerini tuttum. "Alaz!" Koyu kahverengiye dönmüş bakışları beni buldu, sağ eli sakallarını okşadı ve sakin bir nefes verdi.
Ona biraz daha sokulduğumda bakışlarının yakından bu kadar keskin oluşu parmaklarımı uyuşturmuştu, uyuşukluğu gidermek için onun az önce okşadığı sakallarının üzerine yerleştirdim, parmaklarımı. Yumuşaktı ama bir o kadarda sertti, daha sert olansa bakışlarıydı, gözlerimi kaçırdığım o kısa an tuttuğu kolumdan beni yürüdüğümüz kaldırımın yanındaki duvara yaslamıştı, yutkundum çünkü çok yakınımdaydı, kokusu içimi yakıyordu. "Gözlerime bak." Bakışlarım omuzları arkasında kalan söğüt ağacındaydı. Gölgesi sarı ışıktan nasibini almış gibi kocamandı. "Şu elbiseyi giyip gözlerime bakmayacaksan yakarım bu partiyi." Gözlerim kısılırken bakışlarım yüzündeydi, acı çeker gibi bir hali vardı. "Merak etme, bunu ben yapacağım." Alnını alnıma yasladı, o kadar yakınımdaydı ki tüm kelimelerim yok olup gitmişti, alaylı tavrım, cesaretim, özgüvenim yok olmuştu. Bir eli belime dolanırken ona neden karşı çıkmadığımı sorgulayan içimdeki Dolunay susmuştu. Sessizlik yüzüme gergin bir hat çizdi, çenem kasıldı ama gözlerim içimdeki yıkıntıyı göstermek ister gibi derindi. Alaz tereddüt bile etmeden o harabeye adımını attı, yasladığı alnını geri çekip bakışlarını gözlerime kilitlemişti. "Ya tuzaksa?" Beyaz gömleğinin altında kalan göğsü çok sıcaktı, avuçlarımın içi yanıyordu. "Parti bir tuzaksa ve biz kendi ayaklarımızla gidiyorsak?" Dediğinde yanan avuç içimi onun boynuna dayamış ve kendime çekip sarılmıştım, belimdeki eli beni yeniden kendisine bastırdığında ona sarılmanın bu kadar güven verici hissettirmesi beni korkutmuştu. "Davetli olsaydık ya da karşımda daha zeki bir insan olsaydı bunu sorgulardım," Uzun cümlelere sığınıyordum. "İnan bana, bu gece bizim gecemiz olacak." Sesim o kadar kendinden emindi ki Alaz'ın gerildiğini hissetmiştim, belimdeki kolunu da kendini de geri çektiğinde aramıza giren mesafe bedenimi sakinleştirmeye yetmişti. Dudaklarında hınzır bir gülüş belirirken gözleri bacaklarımdan başlayıp saçlarıma kadar yavaş yavaş üzerimde gezindi. "Çok güzelsin." Omzumu silktim, yüzüme alaylı bir tavır yerleşirken yaslandığım duvarın önünden çekilmiştim. "Ağzını kapat." Dediğimde yeniden yürümeye başlamıştım, kahkaha atmış ve çok geçmeden yüzüne kendinden emin bir gülüş yerleştirip yanımda yürümeye başlamıştı. Arkamızdan vuran sarı sokak ışığı benim gölgemi onun uzun boylu gölgesine katıyordu ve ortaya çok daha büyük bir figür çıkartıyordu, sarıldığımızda ya da beni öptüğünde olan da buydu, adımlarım daha da hızlanırken yolun sonundaki ışıklar omuzlarımı dikleştirmemi sağladı, başlıyorduk.
Daha önce hiç hırsızlık yapmamıştım, bu her ne kadar benim olan bir şeyi almak olsa da giriş kapısına geldiğimizde bakışlarımı Alaz'a çevirmiştim. Giydiği gömleğin yakalarını düzeltti, eli belime yeniden yerleşmiş ve beni güvenlik görevlilerinin dikildiği alana doğru yönlendirmişti.Yeşil ışıklarının esmer bacaklarıma vurduğunu gördüğümde keyiflenmeye başlıyordum, önümdeki bembeyaz tenli kadın açık kahverengi küt saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırmış ve eğilip görevlilere bir şeyler söylemişti, görevli uzun boylu adam gülmüş ve kadının bileğine açık mavi bir bileklik geçirmişti. Küt saçlı kadın bilekliğini havada sallayarak ilerlediğinde bakışlarımız uzun boylu görevliyle karşılaşmıştı, kaşlarını çattı. Yüzümde o kadar koyu bir makyaj vardi ki beni tanımış olma ihtimali yoktu, içimdeki Dolunay bile çekik gözlerime yüzünü buruşturarak bakmıştı. "İsim soyisim?" Dudaklarıma sahte bir gülüş yerleştirdiğimde yanımdaki beden bir anda görevliye doğru eğildi. "Ilgaz Yörel" Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken Alaz'a ne yapıyorsun der gibi bakıyordum. Görevli elindeki küçük telefonda bir kaç tuşa bastıktan sonra bakışlarını ikimizin üzerinde gezdirip kafasıyla onaylamıştı, Ilgaz'ın ismi basit bir uyuşturucu partisinin listesindeydi. Gözlerim büyürken yüzümdeki salak gülümsemeyi silmiş ve vücuduma emir verip parti alanına doğru ilerlemiştim. Alaz'ın belimdeki elinden kurtulup ona baygın bir bakış attım. "Tekin bir adam olmadığını fark etmiştim, test ettim." Omzunu silktiğinde yüksek sesli müzikte yüksek sesle konuştum. "Dua edelim de o buraya gelmesin." İki birbirinden oldukça farklı Ilgaz, kimliğimizin apaçık ortaya çıkması demekti ve kesinlikle o dosyayı almadan buradan gitmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
ChickLitSiyahtı düşüncelerim. Siyahtı umutsuzluğum, duygularım, bitmişliğim. Siyahtı çığlıklarla dans eden kırgın ruhum. Onca kırıklığın arasında siyah ve sarhoş bir melekti, aşk. Kurtarabilecek miydi beni? Kaybetmiş ve pes etmiş bir ruhu adam edebilecek...