DÜZENLENDİ!
Baskı.
Göğsümün üzerinde hissettiğim baskıyla nefes alamadığımı hissetmiştim, ciğerlerim acı içinde kasıldığında bir anda gözlerimi araladım. Yatağımdaydım, göğsümün üzerinde ki ağırlık Alaz'ın ağır koluydu. "Yatağımda ne işin var?" İnleme sesi, ufak kımıldanmalar, kolu karnımın üzerine indi. Göğsüm derin bir nefesle kalkarken bakışlarım yanımda kafasını koluma dayayıp beni yatağın en ucuna iten bedene kaydı, gözleri hala kapalıydı.Kahverengi saçları dağılmış, gelişigüzel alnına dökülmüştü, kaşları çatık, dudakları aralıktı. Yutkunup kalkmak için harekete geçtiğimde karnımdaki kolu beni yatağa bastırmıştı. "Alaz," Acıyla inlediğim de gözleri açıldı, boş ve anlamsız bakışları beni buldu, yüzümde gezindi. Diğer elini saçlarına daldırıp düzelttiğinde ayılmasını beklemeden yeniden kalkmaya çalıştığımda beni birden kendine çekip bedenini üste kaydırmıştı, dudaklarım aralanırken yüzünde saçma bir gülümseme vardı ama gözlerine gün ışığı düştüğü için bal rengine dönüşmüştü.
"Günaydın."Dişlerimi sıktım ama bakışları yüzümü inceliyordu. "Yatağımda ne işin var?" Uyandığımda huysuz oluyordum. "Burası benim odam, Dolunay." Kaşlarım havaya kalkarken gülmeye başlamıştı ama hala üstümdeydi. "Şey de diyecek misin, benimle uyudun, namusum gitti?" Dişlerimi sıkarak baktığımda yattığım yerden başımı kaldırarak konuşuyordum. "Artık benimle evlenmen gerek." Güldü ama tek kaşını kaldırmıştı,bakışları anlık dudaklarıma değip gözlerime geldi. "Bana uyar." Gözlerimi devirip onu tüm gücümle üstümden yan tarafa attığımda bana karşı çok fazla güç sarf etmediğinin farkındaydım. "Aptal." Mırıldandığımda hala gülüyordu ama kafasını benim yattığım yastığa gömdüğü için sesi boğuk çıkıyordu, yatağa oturdum, gerildim ve saçlarımı omuzlarımın arkasına aldım, yataktan kalkmadan hemen önce bileğimden tutulmuştum. Ona omzumun üzerinden baktım. Kafasını hala yastıktaydı, güneş bu seferde arkasından vuruyordu, saçlarının dağınıklığının arasından süzülüyordu. "Bir şey demeyecek misin?" Ona yapmacık bir gülümsemeyle baktım. "Günaydın." Bileğimdeki parmakları çözüldü, keyiflenmişti. Yattığı yastıktan başını kaldırdı ve dirseğinden destek alarak başını avucunun içine bıraktı, beni izliyordu, umursamadan yataktan kalktım ve yere bırakılmış iki torbayı karıştırdım. "Şort için hava fazla mı esiyor?" Kıyafetlerimi karıştırmaya devam ettiğimde Alaz sessizdi, ona yeniden omzumun üzerinden baktığımda yattığı yerden kalktığını ve yatağın ucuna oturup kollarını birbirine bağladığını görmüştüm. "Çok, çok esiyor." Omzumu silkip bulduğum beyaz renk mini eteği omzumun üzerine atmıştım üstüne de bisiklet yaka siyah bir üst bulup ayağı kalkmıştım. "Giyineceğim." Sarıya dönmüş gözleri gözlerimi yakaladı, sakalını baş parmağıyla kaşımıştı. "Arkanı dön, Alaz." Dudağı kıvrılırken ayağı kalkmış ve bana sırtını dönmüştü. Yüzü yere kadar uzanan cama dönüktü, güneş ışığı tüm odaya süzülürken Alaz bir siluet gibi buna izin vermemişti.
Altımdaki tayttan ve tişörtten kurtuldum, eteği belime oturttum ve tişörtümü elime aldıktan sonra bakışlarım bana arkası dönük olan Alaz'a kaydı. Zihnimde derin bir yarık oluştu, o yarıktan tıpkı bu odaya sızan güneş gibi parlak bir görüntü belirdi, yerde ki kıyafetimi alıyordum ve iç çamaşırlarımlayken bir ses duymuştum, aylar önce bir otel odasında duş alırken yakalanmıştım. "Sendin!" Diye bağırdım, aynı geniş ve dik omuzlar, Alaz soru işaretine dönmüş yüzünü bana çevirirken elimdeki üstle göğüslerimi kapatmıştım. "Duş aldıktan sonra beni dikizleyen sendin." Gülümsedi, ona suçlayıcı bakışlarla bakıyordum. Parmaklarını teker teker çıtlattı ve gülümsemesini gizlemeye çalışarak konuştu. "Orası da benim odamdı ve sen duş alıyordun esmerim," Tekrar sakalını kaşıdı, gözleri eğleniyor gibiydi. "Yani kim olduğuna bakmam, hakkım." Sıkkın bir nefes verdim, haklı olması dışında her şey güzeldi. "Anlatsana, neden seni hep odamda buluyorum?" Gözlerimi devirdiğimde göğüslerimi kapatmak için kullandığım üstü, rahat bir şekilde çekmiş ve giymiştim, saçlarımı da düzelttiğimda Alaz'ın ortaya derin bir nefes koyduğunu duymuştum. Olduğum yerde sallanıp kıstığı gözlerine baktım. "Söylesene, neden seni sürekli bana bakarken yakalıyorum?" Dudaklarını yaladı, beklemediği yerden sormuştum, bakışları koyulaştı, uyandığı andan beri üzerine sinen alay uçup gitmişti. "İrademe yeniliyorum demek." Dedi ve odadan bir anda çıkıp gitmişti, dün gecenin derin huzursuzluğu boş odada birden üzerime çöktü. Bana sarılmıştı, ilk sarılışı değildi ve bu yaptığımız basit bir eylemdi, fazla anlam yükleyen ben olmalıydım çünkü bir süre sonra geri çekilmiş ve evden çıkıp gitmişti, nereye gittiğini bilmiyordum ve içimde tırnaklarını kemiren Dolunay gittiği yerin o cümlelerin sahibi olduğundan endişeleniyordu, hayatında biri olabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
ChickLitSiyahtı düşüncelerim. Siyahtı umutsuzluğum, duygularım, bitmişliğim. Siyahtı çığlıklarla dans eden kırgın ruhum. Onca kırıklığın arasında siyah ve sarhoş bir melekti, aşk. Kurtarabilecek miydi beni? Kaybetmiş ve pes etmiş bir ruhu adam edebilecek...