Musmutlu okumalar~
Sabah annemin beni uyandırması ile uyandım. Evet yine başlıyorduk öğrencilik hayatına öyle bir şeydi ki yıllar geçse dahi yakanızı bırakmıyordu bu illet şey.
"Uyan yunho gitmen gereken bir üniverste var bir daha gelmem uyandırmaya."
Biraz daha yatakta yuvarlandım. O zamanda annem odamdan çıkmıştı.
Sakin bir şekilde yatağımdan kalktım. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Ve geri dönüp üstümü giydim.
Kahvaltı masası çoktan hazırlanmıştı. Annem ve babam yemeklerini yerken bende yanlarına oturdum ve sessiz bir kahvaltı yaptık. Babam yemeğini bitirmişti. Sofradan kalkmadan önce
"İlk gününde bol şans."
Dedi ve bende küçük bir tebessümle karşılık verdim.
Anneme ellerine sağlık dedikten sonra sofradan kalktım. Anneme kahvaltı masasını kaldırmasını yardım ettikten dışarı çıkmak için kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımı giyiyordum ki annem geldi."Hadi bakalım ilk gününde bol şans. Darmadağınık saçların yine."
Hemen başımı geri çektim.
"Dağınık değil bozdun bak."
"Hayır böyle daha iyi."
"Akşama görüşürüz."
Annemle yaptığımız saç savaşından sonra dışarı çıktım. Otobüs durağına doğru yol aldım. 10 dakika sonra gelen otobüse binip üniversitenin kapısının önünde indim. Tam o sırada arkamdan seslenen wooyoung'a döndüm.
"Yunho nasılsın?"
"Ah wooyoung iyiyim teşekkür ederim. Görüşmeyeli neler yaptın?"
"Kulüple ilgilendim. Şu an hiçbir eksik yok. Onun dışında fitnes'a başladım. Kütüphaneye üye oldum bisiklet yarışmaları anlayacağın yoğundum."
"Vay canına... bayağı yoğun günler geçirmişsin. Bisiklet turu için bir yer ayırt."
"Merak etme ayırırım."
Böyle konuşa konuşa gelirken karşıdan diğer arkadaşlarımız geldi. Hepsini tekrar görmek beni mutlu etti. Güzel bir hasret gidermenin ardından dersliklerimize geçtik. Hadi bakalım son yılın ilk günü.
Yoğun bir günün ardından derin bir nefes alıp hocanın çıkışı izledim.
"Sonunda bitti. Bu adamı hâlâ sevmiyorum."
Wooyoung un sitem dolu sesi kulağıma gelirken bende eşyalarımı toplayıp konuştum.
"Kesinlikle haklısın. Neyseki bitti."
Kapıdan dışarı çıktık. Sessizce koridoru geçtik ve ana kapıya vardık.
Giriş kapısında arkadaş grubumuz vardı."Bizimkiler dışarda takılacak gelecek misin?"
Sorduğu soru ile başımı kaldırdım. Üzgünüm şu an özlemi ile ateş altında kavrulduğum biri var.
"Başka zamana diyelim."
"Pekâlâ bu gün bir şey demiyorum ama bir dahakine beni bizi ekemezsin jeong yunho."
"Söz veremem. Görüşürüz.."
"Bu şekilde kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun."
Güldüm ve arkamı dönüp el salladım.
Hemen onun yanına gitmek istiyordum. Sessizliğimize bu kadar alıştığımı hiç fark etmemiştim. Ruhsal olarak adapte olmak beni çok zorladı bu gün. Üniversitede her türlü insana rastlanır. Ve olumlu olumsuz yönüyle çok fazla insan var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑲𝒂𝒓𝒂𝒉𝒊𝒏𝒅𝒊𝒃𝒂 𝑺𝒂𝒓𝒂𝒃ı |Yunho-Mingi|
General FictionVe o çok sevdiğim ses tonu ile fısıldamıştı. "Bana sen lazımsın, bir bardakta karahindiba şarabı..." Fısıldarken gözlerimi kapatmıştım. Ve yutkunmama engel olamadım. Ve kulağımdan uzaklaşıp nefeslerini dudaklarıma vermişti. Ben hâlâ gözlerimi açma...