Gece tüm asaleti ile yine karşımdaydı. Milyonlara yıldızın göz kırpışını izledim. Bir yıldız kaymıştı. Gökyüzünde bu kadar yıldız olduğuna kim inanabilirdi?Güzel geceyi izledim. Ve o hâlâ adına alışmış değildim. Seviyordum onu, Onu düşünmeyi varlığını Yakışıklılığını çok seviyordum.
Hızlı ya da yavaş sadece duygularımın beni yönlendirmesine izin vericektim.
Sonucu ne olursa olsun. Belki iyi etkilerdi belki kötü hayatını mahvedebilir ya da bir doruk noktasına çıkarabilirdi. Ama bu duygunun esareti altında değilde kendi isteğimle ona kapılmayı istiyorum.
Çünkü buna değecek inanıyorum. O buna değerdi. Bu kadar kısa sürede ona alışmam tuhafıma gitsede yadırgamadım. Beni heyecanlandırıyor bazen ürpertiyor ne yapacağımı bilemiyorum bazen.
Ama inanılmaz güven duygusu her şeyi yok ediyor. Ve ben huzurun serin sularında akıntıya doğru ilerlerken buluyorum kendimi. Ama onu daha fazla tanımak istiyordum. Onun hakkında ki tüm bilgilere sahip olmak istiyordum. Buharı tüten çayımdan bir yudum aldım. Saat çoktan 1 e geliyordu.
Ben düşüncelere dalmışken telefonumdan gelen bildirim sesi ile irkildim. Odadaki sehpanın üstünde olan telefonu aldım ve yabancı numaraya ve gelen mesaja baktım.
"Biliyorum gökyüzü ve yıldızlar çok güzel fakat bunlardan daha güzel olan gözlerine eziyet etmeyi bırakıp uyusan beni çok mutlu edersin iyi geceler..."
Önce şaşkınlığa uğradım benim uyumadığını nerden biliyordu? Şaşkınca ekrana bakıp şunları yazdım.
"Uyumadığımı nerden biliyorsun? Ya da yıldızları seyrettiğimi? Ve biraz daha kalıp uyurum merak etme hem bana diyene bak sen neden uyumadın?"
Balkondan dışarı bakmaya devam ettim. Iki üç yudumluk çayıma üzgün bir şekilde baktım. Daha sonra bildirim sesi geldi.
"Hislerim kuvvetlidir ;) uyku uyumayalı uzun zaman oldu. Sabaha karşı uykum geliyor. Ama ciddiyim yarın gözlerin şiş bir şekilde seni görmek istemiyorum."
Densiz çocuk aylarca kendine bakmayan yemek bile doğru düzgün yemeyen şu herifin dediğine bak.
"Bana diyeceğine önce kendinle ilgilen üzgünüm etki neyse tepki o dur sen erkenden yatarsan bende yatarım. "
Biten çayıma üzgün suratla baktım. Son yudumuda içtim. Ve gelen bildirim sesi ile telefonu açtım.
"Cidden çocuk gibisin
Pekâlâ pekâlâ, ben yatacağım sende uyu iyi geceler."
Güldüm"İyi geceler bayım (:"
Mesajı yazıp battaniyemi ve bardağımı alıp içeri girdim. Bardağı bulaşık makinesine koydum. Ve yatağıma uzandım. Gelen bildirim sesi ile telefonu elime aldım.
"Söz dinlemen güzel. Ve bende tutacağım sözümü. Bende yatmaya gideceğim şimdi. Seni çok seviyorum."
Nerdeydi ki nereye gidecekti ? Çok fazla düşünmeden telefonu kapattım. Battaniyeyi üstüne çekip uyumaya çalıştım. Sağa sola dönsemde uyumayı başarmıştım. Sabah kendiliğinden uyandım.
Elimi yüzümü yıkamaya lavabayo gittim tam o sırada chin sun da gelmişti. Lavaboya iki üç adım vardı. Hayır hayır tabiki dört yaşında ki bir kızla lavabo savaşına girmeyecek kadar büyük olduğumu biliyordum.
Ama neden olmasın. Chin sun küçük boyuyla koşturarak lavaboya gitti. Ne kadar bende arkasından koşsam. Küçük boyu ile lavaboya yetişemeyeceğini biliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑲𝒂𝒓𝒂𝒉𝒊𝒏𝒅𝒊𝒃𝒂 𝑺𝒂𝒓𝒂𝒃ı |Yunho-Mingi|
Ficção GeralVe o çok sevdiğim ses tonu ile fısıldamıştı. "Bana sen lazımsın, bir bardakta karahindiba şarabı..." Fısıldarken gözlerimi kapatmıştım. Ve yutkunmama engel olamadım. Ve kulağımdan uzaklaşıp nefeslerini dudaklarıma vermişti. Ben hâlâ gözlerimi açma...