"Hoş geldin Aslan"
Kapının pervazına yaslanmış adam sesimi duyması ile yerdeki gözlerini yavaş yavaş yukarılara çıkarırken onu süzen bakışlarıma engel olamadım. Siyah takımın içerisindeki gömleğin üstten açılmış iki düğmesi ve omuzuna attığı ceketle bir an heyecandan ellerim titrese de dirayetli olmaya çalıştım. Allah'ım bu adam nasıl bu kadar yakışıklı olabiliyordu aklım almıyordu. Saçmalama Zümra kendine gel diye konuşmaya başlayan mantıklı yanım çoktan uzaklaşmaya başlamıştı zihnimden. Evet plan neydi tam olarak? Çünkü aklım başımdan çoktan uçmuştu.
Yorgunluğun izlerini taşıyan gözleri kahvelerimle buluştuğunda yüzümdeki hayran olmuş ifadeyi silmeye çalıştım. Beklenmedik karşılaşmanın etkisinde olan gözleri daha önce hiç görmediğim bir derinlikte bakıyordu. Arkadaş plana sadık kal artık nerede irade, diye çığlık atan diğer yanımı çoktan rafa kaldırmıştım bile.
Aslan tekrar üzerimde gözlerini gezdirirken kapıya biraz daha verdim ağırlığımı. Yeniden titremeye başlayan parmaklarımı birbirine kenetlerken eşsiz kokusunu alabilmek için derin bir nefes aldım. Bu adam eve her gün böyle gelecekse kapıda akşama kadar beklerdim ben kabuldü.
"Abim hoş bulduk ta bakışmanız bittiyse girelim mi artık ağaç olduk." Samet abi kapının yan tarafından birden konuşmaya başlayınca Aslan'ın üzerindeki bakışlarımı koparıp ona çevirdim. Samet abi?
"A-abi b-buyur tabi hoş geldiniz" utançtan kekeleyerek kenara çekildim hızlıca. Aferin Zümra sen böyle rezil ol ,insan bir etrafa bakardı hiç mi akıl yok sende be kızım .
Samet abi bıyık altından gülümseyerek ayakkabılarını çıkarırken kapıda aynı pozisyonda duran adama baktım çaktırmadan. Yere eğdiği başı ve kıvrılan dudakları ile oldukça eğlendiği belli oluyordu her halinden. Kızaran yüzümü daha da eğerek içeri girmesini bekledim usulca.
Samet abinin ardından içeri girdiğinde ayakkabılarını çıkarıp önündeki terlikleri giyerek elindeki ceketi askılık misali omuzuma bıraktı.
"Çok hoş buldum " sessiz ama etkileyici tonda söyledikleri iyice morarmama neden olurken salona geçen adamın arkasından bakakalmıştım. Fazla mı kendine güveniyordu? Hırsla omuzumdaki ceketi ardımda duran vestiyere astım. Sakin kızım milyon tane plan kurdun biri işe yarar diyen yanıma bok yarar demek istesem de hırs yapmıştım bir kere. Elbet hazırlıksız yakalardım ben onu.
Daha fazla orada beklemenin saçma olacağını düşünerek salona doğru ilerledim. Koltuğa çoktan yerleşmiş muzip bir ifade ile Songül teyzeleri dinliyordu. Yavaşça kızların yanlarına giderek koltuklara oturdum. Bir saat önceki havam çoktan balon gibi sönmüş özgüvenim yerle bir olmuştu resmen. Acaba işim çıktı diyerek gitsem çok mu ayıp olurdu. Tüm hevesim kaçmıştı. Nasıl burada değilmişim gibi davranıyordu.
"Ne oldu kız kıpkırmızı olmuşsun" ağzımın dibine kadar giren Aslı'yı alnından itekleyerek sert sert baktım. Ne zaman onun dediklerini yapsam rezil oluyordum, kendisi yetmiyor gibi bir de nişanlısının radarına takılmıştım.
"Aslı git başımdan bak ağzının ortasına çarpıcam bak" dudaklarımı kıpırdatmadan konuştuğumda kızaran gözlerime baktığında kaşlarını kaldırarak geri çekildi. Neymiş o bana nasıl yapıyorsa bende öyle davranacakmışım. Ya normal bir adam olsa dediklerin olurdu da sen bu adamı hiç mi tanımıyorsun . Hadi ben tanımıyorum da sen nasıl tahmin edemedin Aslı.
"Ee siz ne yapıyorsunuz iyi misiniz" eşsiz sesi kulaklarımı tekrardan doldurduğunda Aslıdaki bakışlarımı ona çevirdim. Kendinden emin bir şekilde oturduğu koltuğun yastıklarını kafasına fırlatma fikri oldukça mantıklı geliyordu. Yahu burada olmam hiç mi etkilememişti bu adamı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General FictionHayatında tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş , kanayan dizlerini tek başına saran bir KADIN; ZÜMRA GÜMÜŞAY. Sevmelerin en çok yakıştığı bir ADAM; ASLAN HANCIOĞLU. "Aşk Hafızım, İki Yüreğin Birbirinde Soluklanmasıdır."