"Annem düğünü ne zaman yapalım diyor sevgilim"
Dudağımın üzerinde tekrar hareketlenen dudaklar duyduklarımı idrak etmemi engellerken kapanan gözlerime engel olamadım. Yaşadığım hislerin yoğunluğu vücudumu uyuşturmuş kafamın tamamen bulanmasına neden olmuştu. Ne isterse yapabilirdim ve- bir dakika ne demişti? Kelimeler zihnimde tekrar yankılanırken hızla gözlerimi açarak başımı yana çevirdim. Aslan dudaklarının yönünü yanaklarımdan boynuma doğru sürdürürken yaşadığım hisleri dizginlemeye çalıştım. Annem mi demişti o? Hani bizim Songül Teyze olan?
"A-aslan b-bir dakika "kendimi arabada olduğunca geri çekerek gözlerine bakmaya çalıştım. Memnuniyetsizce geri çekilerek gözlerime baktı. "Annem mi dedin" titreyen sesime aldırış etmeden konuştum. Lanet olsun Zümra kendine gel pamuk şeker gibi eridin.
"Yavrum biraz daha seveyim seni" tekrardan yaklaşan dudaklarını hızla elimle kapattım. İçimde kaynayan yanımı ve arsız kadını susturmaya çalıştım. Biraz daha mı öpseydim acaba ?
"Aslan durur musun ciddi bir şey soruyorum şuan sana " Aynen kızım böyle ahulu ahulu konuş. Kaybet kendini tamam mı irade falan bırakma adamda.
"Yavrum bende ciddi bir şekilde sevicem zaten" parmaklarımın üzerine minik buse bırakırken gözlerimi kapatıp sözlerine kapılmamaya çalıştım. Bu adam bende akıl bırakmıyordu.
"Aslan dedim" biraz daha kendime gelebilmiş bir halde konuştuğumda gözlerindeki muzip pırıltıların ardından bakındı yüzüme . Üzerimdeki etkisinin o kadar farkında ve bunu o kadar güzel kullanıyordu ki.
"Tamam yapmıyorum bir şey" olduğu durumdan gayet memnun bir şekilde geriye çekilerek bana alan tanıdı. Onun geriye çekilmesiyle ne kadar süredir içimde tuttuğumu bilmediğim nefesi bıraktım. Ben ölüyormuşum ya nefessizlikten.
"Sen yanlış anlamadım dimi annem dedin düğün dedin bir şeyler söyledin" cümleler kesik kesik çıkıyordu resmen ağzımdan. Hem nasıl ya Songül Teyze kabullenmiş miydi bu durumu.
"Evet yavrum gayet normal olarak oğlunun sevdiği kadınla ne zaman evleneceğini sordu" sokak lambasından arabanın içine giren ışık yüzünün yarısını aydınlatırken utançla başımı karşıya doğru çevirdim. Yani Songül Teyze biliyordu. E o zaman Sevim Teyze de biliyor oluyordu değil mi. Allahım nasıl bakacaktım yüzlerine? Birde Sevim Teyzenin bana soracağı hesap vardı. Bacaklarımı kıracaktı .
"Sen beraber olduğumuzu mu söyledin annene" kafam karışmıştı. Yani sonuçta Aslan herkesin içinde biraz da olsa niyetini belli etmişti. Orda kendine çözmüş olabilir miydi. Yoksa Nilüfer mi-hayır saçmalama kız neden söylesin ya saçmalama Zümra.
"Yavrum bana bakar mısın bir sen niye kaşlarını çattın. " çenemden tutarak naifçe kendine çevirdiğinde gözlerime çarpan dudaklarından bakışlarımı hızlıca geri çektim. İnsanlar öpüştükten sonra nasıl birbirlerinin yüzlerine bakıyordu. Çok utanmıştım.
"Yani annen o gün mü öğrendi. Ne dedi. Kızdı mı. Ne söyledi. Beğenmiş mi beni. Yani şimdi düğün dediyse sevmiştir dimi. Ya ben nasıl bakıcam yüzlerine Aslan neden gülüyorsun şuan?"
Erkeksi kahkahası arabanın içini doldurduğunda kaşlarımı çatarak kollarımı bağladım hızlıca. Hayır gülmesi gereken bir şey mi vardı şuan. Çok güzel gülüyor dimi? Evet güzel gülüyor , o yanağında beliren gamzesi ve kıvrılan dudakları çok güzeldi ama şuan konumuz bu değil.
"Güzelim sen yine başladın soru yağmuruna. Hem neden bakamayacaksın yüzlerine anlamadım." küskünce omuz silktim. Anlamıyordu işte. Bu önemli bir şeydi. "Yavrum küstün mü sen bana " tekrardan omuz silkerek başımı diğer yöne çevirdim. Acaba benim yerimde olsaydı o nasıl tepki verirdi. Komik değildi. "Tamam söz gülmücem hadi bak bana" birleştirdiğim kollarımdan tutarak tekrar kendine çevirdiğinde gergince yüzünde dolandı gözlerim. Sen bu kadar güzel bakmasan ben bilirdim yapacağımı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General FictionHayatında tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş , kanayan dizlerini tek başına saran bir KADIN; ZÜMRA GÜMÜŞAY. Sevmelerin en çok yakıştığı bir ADAM; ASLAN HANCIOĞLU. "Aşk Hafızım, İki Yüreğin Birbirinde Soluklanmasıdır."