"Eyvah basıldık"
Yaşadığım korku ve panikle odanın içerisinde dolanmaya başlamıştım. Dışarıdan seslenen Songül Teyze tekrar kapıya vurduğunda ikinci bir ses yükseldi yanından .
"Ay komşum hayırdır niye dayandın Aslan oğlumun kapısına" Ayten Abla? Şaka mı Yarabbi' m ne yaşıyordum şuan? Kadınlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken yatağın üzerinde şokla bana bakan adama çevirdim gözlerimi.
"Aslan kalksana nereye saklanayım ben ya" söylediklerim üzerine kaşlarına çatarak ayağa kalktı.
"Yavrum saçmalama ne saklanması tövbe tövbe açayım ben kapıyı annem mahalleyi kaldırmadan" kapıya doğru yönelen adamın kolundan tutarak durmasını sağladım. Deli miydi bu adam? Annesi beni şu halde görse ne düşünürdü hangi pozisyona düşerdim anlamıyor muydu?
"Aslan dedim. Şaka mı yapıyorsun ya sen. Ne haldeyim bak bir istersen yanlış anlayacak kadın hayatta yüzüne bakamam bir daha" bir yandan çalan kapı iyice gerilmemi sağlarken kapıya takılan anahtar sesi ile odanın içerisindeki dolaba yöneldim. Evet en mantıklı yer burasıydı. Yatak odasına girmezdi değil mi? Salak mısın kızım annesi sonuçta tabi ki girebilirdi.
"Zümra ne yapıyorsun" kıyafetleri yana çekip dolabın köşesine oturdum. Önüme tekrardan askıda ki gömlekleri çekmeye çalışırken tepemde engel olmaya çalışan adama baktım. Oyun oynuyorum Aslan. Acaba annen beni kaç saniyede bulacak?
"Bırak şunu Aslan saklanıyorum " siyah gözlerini kısarak seslice sabır dileyerek elini çekti.
"Yavrum sen görünmediğini mi sanıyorsun çık şuradan annem odama girmez benim"
"Oğlum neredesin sen" evin içerisinden yükselen sesle dolabın kapaklarını hızlıca üzerime çektim. Bu adam benim sebebim olacaktı. Allah'ım ne hallere düştüm ben böyle.
"Üzerimi giyiniyorum anne salona geç sen" bıkkınca çıkan sert sesi kabullenişinin simgesi olurken olduğum yere iyice yerleştim. İnşallah erken gidersin Songül Teyze. Kapattığım kapı tekrar açılırken masumca kafamı kaldırdım. Üst raftan aldığı hırkayı üzerine geçirirken üzerime doğru eğilip alnımı buse ile taçlandırdığında etrafımı saran toprak kokusu ile gözlerimi kapadım usulca. Evet neredeydik şuan. Aklım tamamen yerinden saniyelik uçtuğunda alnımdan çekilen dudaklar ile kirpiklerimi araladım.
"Ne yapacağım ben seninle" sev sadece demek istesem de Songül teyze duyar diye dudaklarımı sımsıkı kapayarak başımı salladım bilmiyorum dercesine. Ben ne yapacaktım seninle asıl. Sertçe nefes vererek yerinde doğrularak dolabın kapağını tuttu. "Ben gönderirim birazdan annemi bunalma çık dışarı nefessiz falan kalırsın gerek yok bunlara"
"Aslan git artık" sessizce söylenerek tuttuğu kapağı tekrar üzerime kapattım. Git artık adam yoksa annen gelecek. Yakma beni .
İçeride konuşulanlara dikkat kesilerek dinlemeye başladım.
"Annem sen beni öldürecek misin ha oğlum çok yaşadı birazda öteki dünyaya mı geçsin diyorsun ha yavrum. Oğlum ne demek bıçaklanmak Aslanım benim kalbime mi indireceksin sen?" Songül teyze ağlayarak konuşurken içimden hak vermeden edemedim. Ne demek bıçaklanmak be adam.
"Annem bi sakin olur musun"
"Olamam annecim sakin falan. Hadi bıçaklandın bana niye bir şey söylemiyorsun tek başına ne yaptın ne içtin sen burada." Kadının haklı isyanı karşısında dışarı çıkıp alkış yapmak istesem de dudaklarımı sıkı sıkı kapayıp dinlemeye devam ettim.
"Annem şu haline bak çok abartıyorsun çünkü, hem nerden öğrendin sen ?"
"Nereden olacak tabi kendim buldum baban her gece geç geliyor sizin çocuklar mahallede yok sen desen haber vermeden hele beni görmeden bir yere gitmezsin sence normal bir durum mu oğlum bu?" dedektif gibi kadınsınız Songül teyzecim helal olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General FictionHayatında tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş , kanayan dizlerini tek başına saran bir KADIN; ZÜMRA GÜMÜŞAY. Sevmelerin en çok yakıştığı bir ADAM; ASLAN HANCIOĞLU. "Aşk Hafızım, İki Yüreğin Birbirinde Soluklanmasıdır."