Merhaba yeniden aranıza döndüm çok uzun zaman oldu değil mi? Öncelikle sizi bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Üniversite bitişi mezuniyet Kpss derken asla kendime vakit bulamadım ve dolayısıyla kitaba ara vermek zorunda kaldım. Mesajlarınızı gördüm ve çok mutlu oldum beni merak ettiğiniz için teşekkür ederim hepinize ve iyiyim. Hatta bomba gibiyim. Herşey bitmiş ve ben bomba bir halde geri dönmüşüm. Umarım sizde iyisinizdir.Okullarda açıldı mutlu musunuz bakalım. Yerinizde olmak isterdim şuan . Çok uzatmadan size bomba bir bölüm getirdim hadi koşun koşun okuyun . Bir de güzel bir hediye ile geldim inşallah yakın bir zamanda onu da söylücem boş durmadım yani. O zamannn iyi okumalarrrr.
-------------------
Kapıdan içeri girdiğimde nefes nefese duvara yaslandım. Ne yapmıştım ben? Allah'ım nasıl bu kadar cesaretli olmuştum ben. Ne ara aklımı hiçe sayarak sadece duygularımı kullanmaya başlamıştım-Ne ara bir adamı öpmek için sızlamıştı dudaklarım-
Göğsümü tekmeleyen kalbime hızlıca elimi bastırırken biraz olsun sakinleşmek amacıyla derince nefes aldım. Burnumda hala kokusu kalırken titreyen dizlerimi odama yönelttim.
"Kız Zümra ne oldu sana" Sevim Teyze kafasını salondan uzatmış meraklı bakışlarını üzerime diktiğinde titreyen parmaklarımı kotumdan bacaklarıma sardım. Ne diyecektim şimdi. İki dakika dışarı çıkıp Aslan'ı öpüverdim de yanıyorum şimdi mi? Tövbe tövbe kızım ya neler söylüyorsun iyice arsızlaştın sen.
"Şey gördüm, şeyden sonra kaçtım , şeyde koşunca korktum işte" ne söylediğimi ben bile anlamadan hızlıca odadan içeri girdim.
Allah'ım o neydi ya. Adamın dudakları bile bu kadar güzel olur muydu? Yakından verdiği o his. Midem kasılmaya başlamıştı.
"Zümra aç kapıyı " Aslı'nın kısık sesi ile kapının önünden çekilip yavaşça araladım. Aslı hızlıca odaya girerek kıstığı gözleriyle yüzümü incelemeye başladı. Dikkatli bakışları yanaklarımdan istemsizce ısırdığım dudaklarıma kaydığında parmaklarım refleksle üzerine kapandığında "Oha oha kızım öptürdün mü" diye bağırdı. Korkuyla açılan gözlerimle Aslı'ya ters ters baktım. Nasıl ya.
"Aslı sapık mısın kızım sen içerde annesi var ne bağırıyorsun" hem daha ben anlamadım ne olduğunu.
"Zümra sen cidden öptürmüşsün oha kızım sen ve birini öpmek hayal bile edemezdim. Nasıl oldu ya " Aslı heyecanla odada bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyor kendi kendine konuşuyordu, çalan kapı kurtuluş anahtarım olurken hızlıca odadan çıkarak dış kapıya yöneldim.
"Zümra kızım gelsene kaçma" Aslı sessiz olduğunu düşündüğü haykırışları ile ardımdan seslenirken onu duymazlıktan gelerek dış kapıyı açtım.
"Zümra merhaba" Aslan parıldayan gözleri ile tek kaşını kaldırarak kapıya yaslandı. Evet yağmurdan kaçarken tipiye tutulmuştum değil mi? Bir dakika tipi miydi o? Uçan ve on dakika kadar geriye doğru yol alan aklım ile gözlerim de bir hayli dolgun dudaklarına ulaştığında istemsizce parmaklarımı kapıya bastırdım. Biraz olsun sakinleştiğini düşündüğüm kalbim daha sert darbelerini göğüs kafesime indirmeye başladı. Hayır ben neden bu kadar heyecanlanıyorum.
"Zümra Hanım bir sorun mu var" evet dışarıdan biri görse Aslanı ciddi bir halde karşısındaki insana soru sorduğunu düşünebilirdi. Ama Aslan kırptığı gözü ile parmaklarını hafifçe dudaklarının üzerinde gezdirirken eğlenen halini anlayabiliyordum. Sesindeki o boğuk tını sert ama bir o kadar da karizmatik tonlaması -hayır Zümra yok hayır saçmalama kendine gel yok bir sorun.
"Dudak yok" anında kelimeler dudaklarımın arasından arsızca çıkarken kulaklarıma çarpan sesimle gözlerim açıldı. "Şey sorun sorun yani dudak değil sorun yok " Aslan nadir olan erkeksi kahkahasını bırakarak yaslandığı kapıdan ayrıldı ve bir adım atarak yanımdan geçerken parmakları belli belirsiz dudaklarımın üzerinden geçti "Dudak var yani" kulağıma doğru fısıltısı çarptığında uyuşan dudaklarımla bahçeye doğru kapıda kaldım. Aslan ise içeri girerek çoktan salona ulaşmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General FictionHayatında tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş , kanayan dizlerini tek başına saran bir KADIN; ZÜMRA GÜMÜŞAY. Sevmelerin en çok yakıştığı bir ADAM; ASLAN HANCIOĞLU. "Aşk Hafızım, İki Yüreğin Birbirinde Soluklanmasıdır."