Değerli okuyucularım merhaba. Kusura bakmayın yeni bölümü biraz geç ekledim fakat stajım yeni bitti ve maalesef o süreç boyunca yazamadım. Umarım bana çok kızmamışsınızdır. İyi okumalar diliyorum bu arada attığınız her yorumu tek tek okuyorum her zaman dönemesem de bunu bilin istedim. O zaman İyi okumalar diyerek bölümü sizin o güzel ellerinize bırakıyorum. Hoşçakalın:)
Ha bir de fotoğraf Aslan'ın bölüm sonu hali temsili ;)
Önümde ki sıcak çorbadan zorla bir kaşık daha alırken masum masum kızlara baktım. Çok acıydı bu, boğazım yanmıştı resmen. İyileştirelim derken öldüreceklerdi.
"Hiç öyle bakma kuzum bitecek o çorba" zebani gibi başıma dikilmiş Ayben kasede ki çorbanın bitip bitmediğini kontrol ediyordu. Hayır bitmese masanın karşısından da görürdü ne gerek vardı başımda dikilmesine?
"Ayben gerçekten bazen iyi olmadığını düşünüyorum" mırıldanarak bir kaşık daha alıp masada ki suya uzandım tekrardan.
"Ya Zümra sen onu geçte sadece bunlar mı oldu kızım ya " Aslı sabahtan beri neredeyse yüzüncü kez aynı soruyu sorarken sinirle iç çektim.
"Ne istiyorsun Aslı koynuna mı gireyim adamın tövbe tövbe konuşturma kızın yanında beni kötü kötü" Nilüfer elinde ki telefonu kenara bırakıp kaşını kaldırıp üzerimi süzdü sinsice. Bu da ayrı manyaktı.
"Abla doğruyu söyle bak benden çekinme yeğenlerim olsun isterim bende ne yaptınız?"
"Ebeni yaptık Nilüfer sövücem artık ama Aslan'la bu kadar konuşmadık ilişki hakkında ya " sonunda biten kaseyi kenara bırakıp bacaklarımı kendime çektim. Biraz kırgınlık vardı üzerimde.
"Ay abla ha sende bulmuşsun gül gibi adamı at yatağa bak kaçırmasınlar sonra garantiye-" Nilüfer devamını getiremeden fırlattığım paketle geriye düştüğünde sabır çektim sinirle. Bu kızın harbi ayarı yoktu.
"Ver şu paketi geri edepsiz karı seni" evet sonunda ağzım bu kızın yanında da bozulmuştu. Kim böyle bir görümce hayal eder. Görümce dediğin görümce gibi olur işte bu kız olmamış ya.
"Bak suçluluk psikolojisi bu nerde görsem tanırım ne yaptın el değmemiş abime"
"Irzına geçtim abinin Nilüfer oldu mu, namusunu kirlettim ya benimsin ya da kara toprağın dedim. Geç yat yatağa yaralı haline acımam senin soyun dedim tövbe ya "
"Bunun içinde ne varmış böyle Aslı abla, siz nasıl zaptettiniz bu zamana kadar" Kahkahalarla gülen kızlara eşlik ederken paketten bir sigara yakıp söylediklerimi düşündüm. 1.92 lık adama ne yapabilirdim ben allasen ya.
"Ya Zümra ben anlamadım Samet neden bana söylemedi ki Aslan abinin yaralandığını hiçbir şey saklamazdı bu çocuk benden" düşünceli halde önündeki bardaktan bir yudum alan Aslı aklına birden ne geldiyse bardağı sertçe masaya vurdu. "Kız bu çocuk benden bunu saklarsa her şeyi saklar ah Samet yüzüğü takınca ne oldu sana böyle ben seni fabrika ayarlarına döndürmez miyim."
"Ooo Aslı valla bu çocuk ilk zamandan böyleyse neler saklar senden. Belki de saklamıştır nerden biliyorsun?" Ayben yine her zaman ki gibi Aslı ile uğraşırken Nilüfer'in uzattığı çaydan bir yudum alıp sandalyeye biraz daha yerleştim. İçimde tarif edemeyeceğim bir heyecan vardı. Adını duyduğumda bile göğsümü parçalayan kuşlar nefes almamı zorlaştırıyor, ellerim titriyordu. İstemsiz yüzü gözümün önünde asılı kalmış bir portre gibi duruyor her bir santimini ezberlememi sağlıyordu. Bu eğer aşksa insanlar nasıl başa çıkıyordu. Hep mi böyle hissedecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRA
General FictionHayatında tüm zorluklara kendi başına göğüs germiş , kanayan dizlerini tek başına saran bir KADIN; ZÜMRA GÜMÜŞAY. Sevmelerin en çok yakıştığı bir ADAM; ASLAN HANCIOĞLU. "Aşk Hafızım, İki Yüreğin Birbirinde Soluklanmasıdır."