Bölüm 27

1.9K 127 13
                                    

Şuan ne mi yapıyordum gençliğimin baharı aşkın ilk tohumları zamanlarında sevdiceğimin yanında olmak varken Sevim Teyze ve Songül Teyze ile bakışıyordum. Evet resmen bakışıyorduk yani. Neredeyse yarım saat olmuş ve karşılıklı göz temasımızı arada  ben koparsam da kesmemiştik. Hayır ben Aslan ile böyle vakit geçirip bakmamıştım adama. 

Ciddi değilsen oyalama Songül Teyze diyesim geliyordu içimden. Kadın öyle inceliyordu beni. Acaba Aslan beni bu kadar inceledi mi merak ettim. Çünkü ben onu bu kadar incelemediğime kalıbımı basardım doğrusu.

"Eee bakışacak mısınız daha fazla" yine her zamanki gibi olaya dalan Nilü ortamdaki gergin bakışları üzerine topladığında rahat bir nefes verip sandalyede biraz dikleştirdim oturuşumu. Soğumuş çayımdan bir yudum alıp korkak bakışlarımı mutfağın duvarlarında gezdirdim. Sanırım kenarda asılı saatin pili bitmişti. 

"Sizden açıklama bekliyoruz kızım" Songül teyze ama yani yapmayın bu kadar. Ne diyeyim senin oğlunu koynuma aldım haberin olsun mu ne istiyorsun sen benden.

"Anne biraz abartıyorsunuz gibi geldi bana. Düşüncem bu . Naçizane kendi düşüncem. Tamam bakmayın öyle yeni bir terlik vakası yaşayamam." Aslı yüksek perdeli sesini yavaş yavaş söndürüp kedi gibi sona doğru miyavlayarak konuşmasını bitirdiğinde yutkunarak boğazımı temizledim. Ne olacaksa olsundu artık.

"Şey kızların bir suçu yok aslında" ah kızım nedir bu ses. Nerede özgüvenin senin. Devam et dercesine bakan gözlerine karşılık dudaklarımı ısladım. " Ben saklamalarını istedim herkesten çünkü çok yeniydi birbirimizi tanımamız ve güvenmemiz gerekiyordu. En ufak tartışmamız karşısında iki aile gerilebilir ve haliyle mahalle dedikodudan geçilmezdi. Aile içinde huzursuzluk çıksın istemedim bizim yüzümüzden. Hem zaten çok yeni. Ama sizi kırdıysam özür dilerim hata etmişim demek ki."  Uzunca süzmeye devam eden kadınlar karşısında gelecek yeni bir azar için kendimi hazırlamaya çalıştım. Evet bugüne resmen dayak ve azar için uyanmıştım. Ah Aslan senin için nelere katlanıyorum bir görsen şu halimi.

"Ya Sevim ben bu kızı ilk gördüğümde dedim ki benim gelinim olmalı Allahım şu mantığa şu akla şu tatlılığa şu güzelliğe bak" Songül teyze ani bir atak yapıp sandalyem ile evet sandalyem ile beraber beni kendine çekip sarıldığında şokla kalakaldım. Peki işte buna hazırlamamıştım kendimi. Bu tepki hiç beklemediğim türdendi.

"Benim kızlarım bir tanedir ahretliğim zaten. Hele Zümram tektir valla"  ne yani bu kadar mıydı. Onca dayak onca azardan sonra tek bir açıklama ile bağrınıza mı basacaksınız bizi. 

"Öyle valla içimden hep diyordum çok düzgün kız diye ay şunun masumluğuna bak yerim ben bunu" hayır ben bir kedi  değilim Songül teyze benim başımı öyle okşama lütfen.

"Anne cidden mi ben olsam kaç defa terlik yemiştim başıma bir açıklama yetti mi sana" bana sarılan Songül teyze elleriyle sırtımı sıvazlayarak yavaşça benden ayrıldığında konuşan Nilü ye döndü.

"Kızım ben ne zaman senin mantıklı açıklamanı duyduktan sonra dövdüm" 

"Geçen hafta oklava ile çığlık çığlığa verdiğimiz savaşı anlatayım mı is- ah anne acıdı ama" sözünün devamında yediği terlikle sandalyeden düşen Nilüfer'e gergince baktım. Şey tamam şiddet sevmiyordu değil mi?

"Ah güzel kızım bakma sen ona günde iki posta terlik yemezse azıyor bizim kız ben çok anlayışlı bir anneyim" şu masum yüzün şu masum yüzünün altındaki gergin bakışın . Aynen Songül Teyzecim ben senden razıyım . 

Yaşadığım yorgunluğun üzerine derince nefes alıp yatağa uzandım. Gün gerçekten bitmiyordu yatağımın köşesinde duran saate baktım. Daha yeni gün batmaya başlamış güneş yavaşça çekilmeye başlamıştı kenara. 

ZÜMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin