iyi okumalarGenç kız işe giden kocasını uğurladıktan sonra tekrar masaya oturdu. Birkaç lokma daha yedikten sonra Yusuf ağadan izin isteyerek masadan kalktı.
Küçük adımlarla çıktı merdiveni, düşüne düşüne kocasının ona bu yaptıklarını sindire sindire. Yatağının ucuna oturdu. Ellerini yüzünü tam örtecek şekilde yerleştirdi yüzüne. Uzun uzun düşünmeye başladı. Ne olacaktı şimdi? Bu nereye kadar böyle sürecekti. Ömrünün sonuna kadar böyle mi devam ettirecekti evliliğini. Zaten kimse böyle bir şeye evlilik dahi demezdi. Evlilikte güven olmalı, sadakat olmalı, sevgi ev saygı olamalı. Ama şilanın bu evlilikten kazandığı tek şey iki kırgın göz .Şilan böyle biri değildi ki. Cıvıl cıvıldı , güler yüzlüydü. Zaten hayal ettiği evlilikte hiçbir zaman böyle bir evlilik değildi ki. Ki zaten kim böyle bir evlilik hayal ederdi.
Odanın içinde düşüncelere dalmıştı ki, kapı çalındı ve içeriye rojin girdi.
'' şilan abla annen seni aradı. Sen telefonun yanına git birazdan tekrar arayacak''
Şilan sevinçle yerinden sıçradı. Koşarak salonda sehpanın üzerindeki ev telefonun yanına oturdu.
Çalan telefonu hiç beklemeden açtı.
---alo
--- kızım, şilanım nasılsın
--- ben çok iyiyim anne sen nasılsın
--- bende iyiyim yavrum. Alıştın mı oraya? Kaynanan ile aran nasıl?
--- alıştım anne, aramda iyi
--- gelmeyi düşünüyor musunuz? Konuştun mu kocanla?
--- hayır anne konuşmadık
--- tamam yavrum. Ben sonra yine ararım seni
--- tamam anne
Şilan telefonu kapatıp aşağıya mutfağa indi. Kaje yemek yapıyordu.
'' ne pişireceksin? Bende yardım edeyim''
'' etli kuru fasulye yaptım. Mercimek çorbası yapacağım. İstersen sende pilavı yap''
Genç kız tamam anlamında başını sallayıp. Tüm dertlerini, hatta kocasının onu bu akşam aldatacak olmasını bile unutmuştu. Hemen kollarını sıvayıp dolaptan pilav tenceresini çıkardı. Ocağa koyduğu tencereye biraz yağ döktü. Çekmeceden aldığı yıldız şehriyeleri tencereye döktü. Bir yandan da üç su bardağı pirinci yıkayıp hazırladı. Şehriyeler kızarınca pirinçleri de ilave etti.
Pilavı demlenmeye bırakan genç kız yorgunlukla mutfağın ortasında ki masanın bir sandalyesini çekerek oturdu. Kaje ie rojin yorgun halleriyle içeriye girdiler. Onlarda şilan gibi sandalyeleri çekip oturdular. Çok geçmeden meliha ve şükranda geldi. Hep beraber masaya oturup çoktan kaynamış olan çaydan içmeye başladılar. Melihanın sürekli gülen yüzünü gören şilan bir farklılık olduğunu hissetti. Meliha hep güler yüzlüydü ama bu defa daha farklıydı. Daha farklı gülüyordu.
'' maliha hayır ola sende ayrı bir mutluluk var bu aralar''
Meliha utanarak kaynanasına baktı. Kaynanası' söyle' deyince şilana döndü.
'' şilan ben.. hamileyim''
Şilan duyduğu cümle üzerine hem şaşkın hem de mutlu bir yüz ifadesiyle melihaya baktı.
'' çok sevindim. Allah analı babalı büyütsün. Kaç aylık''
'' daha 3 haftalık''
İkisi muhabbet ederken kaje girdi araya. Elini şilanın elinin üzerine koyup.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Töre Masalı
General FictionBaşkalarının hatasının bedelini ödemek zorunda kalan iki kişi. Masum bir kız , hayata öfkeli bir genç. Bakalım Şilan Kadimin duvarlarını yıkabilecek mi?