Bir kez daha küfretti kendine. İçinde her gün büyüyen bu pişmanlık şimdi daha da acıtıyordu canını Kızının minik ellerini öptü. Fısıltı gibi çıkan sesiyle özür diledi kızından.
Yavaşça açtı odanın kapısını. Aylardır uzak olduğu koku doldu birden genzine. Zor da olsa cesaretini toplayıp girdi içeriye. Ağlayan kızını yatağın üzerine bıraktı. Etrafı süzdü gözleriyle. Duvarda asılı olan düğün resimleri yoktu. Pekte şaşırmamıştı aslında sonuna kadara haklıydı Şilan. Hatta azdı belki de bu kadarı o daha fazlasını hak ediyordu.
Adını bile bilmiyordu çocuklarının sadece birinin kız birinin erkek olduğundan haberdardı. Kendi de farkındaydı. O bu dünyanın hem en kötü kocası hem de en kötü babasıydı. Şimdi karısı onun yüzünden kaçırılmıştı. Aklı başına gelmişti aslında ama biraz geç kalmıştı.
Elleriyle yüzünü kapadı. Ağlamak istiyordu ilk defa. İlk defa çocuk gibi ağlamak istiyordu. Oyuncağı elinden alınmışçasına. Biliyordu Şilanı bulsa getirse önüne dünyaları serse onu yine de affetmeyecekti. Çok büyük hatalar yapmıştı. Şimdi o büyük hataların bedelini ödeyecekti ama tek isteği oğlunu ve karısını bulmaktı. Kendini toplayacaktı önce onları bulacak sonrada Şilanın onu affetmesi için her şeyi yapacaktı.
Kızının yanına uzandı. Nasıl susturur bilmiyordu. Hayatında hiç bebek sevmemişti ki anlamazdı bu işlerden. Saçlarıyla oynama başladı minik kızının. Tıpkı babasına benziyordu. Kadim de farkındaydı bunun. İstemeden bir tebessüm yayıldı yüzüne. Baba olmak çok faklı duygudur ama kız babası olmak apayrı bir şeydir. Kadim şimdi bu sözün ne demek olduğunu daha iyi anladı. Babalık hissini ilk defa yaşamıştı ama o kadar farklı ve güzeldi ki. Keşke dedi içinden keşke... keşke her şey böyle olmasaydı.
'' Sana söz veriyorum kızım. Anneni ve kardeşini bulacağım''
***
Ağlamaktan iyice yorgun düşmüştü genç kadın. Zorda olsa uyutabilmişti oğlunu oda minik bedeniyle fazlasıyla yorulmuştu.
Şilan'ın aklı kızındaydı. Şimdi kim bilir ne haldedir diye düşünüyordu ama hiç değilse güvendeydi. Uyuyan oğluna sarılıp güç almaya çalıştı. Kendi canı önemli değildi. Oğluna bir şey olursa zaten ölürdü.
Kapı açıldı birkaç adam içeriye girdi. Şilan korkarak kucağında ki oğluyla birlikte birkaç adım geriledi. Ne yapacaklarını merek ediyordu o yüzden dikkatlice bakıyordu. En arkadan gelen yüzle olduğu yere çakıldı sanki. Hatırlıyordu bu yüzü. Kadimin düğünde kavga ettiği adamdı.
Hatırladığı yüz önündeki adamların çekilmesiyle Şilanın önüne geldi. yüzünde keyifli bir ifade vardı. Önce Şilana , sonrada kucağındaki oğluna baktı.
'' hatırlıyorum seni. Ne istiyorsun bizden''
'' Önce adımı söyleyeyim ben , Barzan''
Şilan öfkesi içine sığmıyordu. Karşısında hem pişkince sırıtıyor hem de tanışırmış gibi adını söylüyordu.
'' Adın umurumda değil. Bizimle ne derdin var''
Şilan'ın öfkesi Barzan'ı daha da keyiflendiriyordu. Biraz daha yaklaşıp Arel'in yanağını okşadı. Şilan hazla çekti oğlunu.
'' ne kadar garip değil mi Şilan? Oğlunu kocandan önce kocanın en büyük düşmanı görüyor. Her zaman derim bu Kadim KARADAĞ salağın önde gideni. Senin gibi güzel karısını iki çocuğunu burada bırakıp çekip gitti. Madem o senin değerini bilemedi e biz bilelim o zaman''
Şilan karşında ki adamın söylediklerini idrak etmeye çalışıyordu. Bu ne demekti şimdi? Bu adam ne yapacaktı ona?
Her şeyin sorumlusu Kadim'di. Şilanın içinden geçen tek şey buydu. Hayatı onun yüzünden cehenneme dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Töre Masalı
General FictionBaşkalarının hatasının bedelini ödemek zorunda kalan iki kişi. Masum bir kız , hayata öfkeli bir genç. Bakalım Şilan Kadimin duvarlarını yıkabilecek mi?