İYİ OKUMALAR CANLARIM :)
Minik ellerini öptü kızının. Oğlunun mızmızlandığını görünce uzanıp kucağına aldı. Arel adını vermişti oğluna ' temiz , dürüst' anlamına geliyordu. İsmi gibi hep dürüst olsun istedi. Öyle düşünüyordu ki kayınpederi kadimin ona yaptıklarından dolayı üzgün olduğu için isim konusunda Şilana karışmamıştı. Şilan da oğluna Arel ismini kızına da Afra ismini vermişti.
Kahvaltıya inecekti ama çocuklar uyanık olduğu için inemiyordu. O yüzden onlar uyuyana kadar aşağıya inemeyecekti. Beşikleri sallıyordu ama ikisi de gözlerini cin gibi açmıştı ve uyumaya da niyetleri yoktu.
'' hadi Afra, hadi Arel uyuyun artık açlıktan öleceğim ''
Kapı çalınınca Şilan eşarbını kafasına atıp ' gir' diye seslendi.
'' Yenge kahvaltıya inmeyecek misin''
'' İneceğim Ali ama çocuklar bir türlü uyumadı''
'' İtersen bende yardım edeyim sana beraber aşağıya indirelim'''
Şilan Afrayı amcasının kucağına verdi. Ali, yeğenin yanaklarını sulu sulu öpmeye başlayınca, bebekte ağlamaya başladı. Ali önde Şilan arkada avluya indiler. Torunlarını gören Yusuf ağanın yüzüne tarifsiz bir mutluluk yayıldı. Oğlunun kucağından Afrayı alıp öpmeye başladı.
'' Aman benim nazlı kızım, güzel kızım sen büyü deden sana ne elbiseler alacak''
Herkes Yusuf ağanın torunuyla konuşmasını izliyordu. Behiye hanım bu duruma imrenmiş olacak ki Şilan'ın kucağında ki Arel'i alıp oda konuşmaya başladı.
'' Sen merak etme paşam babaannen de sana neler neler alacak''
Yusuf ağa şaşkınlıkla karısının torununa söylediklerini dinliyordu.
'' Hayrola Behiye hanım torunumla aramı mı bozmaya çalışıyorsun''
'' Olur mu öyle şey sen nasıl kızınla muhabbet ediyorsan bende oğlumla muhabbet ediyorum''
Keyifli geçen nadir kahvaltılardandı bu sabah ki. Karadağ konağında kahvaltılarda muhabbet etmezdi kimse ama bu iki yaramaz her şeyi değiştirmeyi başarmıştı.
Şilan odasına çıktı. Bebekleri emzirdi karınları doymuştu ama Arel hala ağlıyordu. Şilan ne yaptıysa bir türlü sakinleştirememişti. Elini oğlunun alnına koydu tam anlayamamıştı ama sanki ateşi vardı. İyice tedirgin oldu. Odadan çıkıp Behiye hanıma seslendi.
'' Behiye anne!!''
Behiye hanım odasından çıkarak Şilan'ın yanına geldi.
'' Bir şey mi oldu kızım''
'' Anne Arel' in ateşi var galiba''
Behiye hanım torununun anlına koydu elini.
'' Evet kızım ateşi var hemen hastaneye götürelim''
Şilan korkudan ağlamaya başladı. Annelik hissi böyle bir şeydi işte onun canı yansa sen ondan önce ağlarsın.
'' kızım ben Salih'e söyledim hazırlıyor arabayı sende hazırlan sen oğlanla git , bende burada Afraya bakayım''
'' tamam'' diye kısa bir cevap verip hemen dolaptan çantasını aldı. Oğlunun da üzerini değiştirdi. Tam kapıdan çıkıyordu ki geri dönüp kızını öptü.
Hızla merdivenleri indi dışarıda çalışır durumda ki arabaya binip oğlunu yatağıyla birlikte koltuğun üzerine koydu.
'' Salih abi ne olur acele et''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Töre Masalı
Fiction généraleBaşkalarının hatasının bedelini ödemek zorunda kalan iki kişi. Masum bir kız , hayata öfkeli bir genç. Bakalım Şilan Kadimin duvarlarını yıkabilecek mi?