SEVGİLİ OKURLARIM BİLİYORUM ÇOOOK GEÇ OLDU AMA GERÇEKTEN BAZI PROBLEMLERİM VARDI LÜTFEN BENİ AFFEDİN. AMA YİNE ELİMDEN GELDİĞİMCE UZUN BİR BÖLÜM YAZMAYA GAYRET ETTİM. İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ. Yüzüme inen tokatla ağlamam daha da şiddetlendi. Elimi yanağıma götürdüm. Kadime baktığımda pişmanlık dolu gözlerle bana bakıyordu. Hiçbir şey söylemeden koşmaya başladım. Kadimin arkamdan 'şilan nereye gidiyorsun dur' dediğini duydum ama ben umursamayarak yolda koşuyordum.
Biz o kadar farklıydık ki hem fiziksel anlamda hem de duygusal anlamda. Ben kahverengi gözlü, kumral orta boylu birisiyim. O ise mavi gözlü, kısmen sarı saçlı ve uzun boylu. Duygusal anlamda düşünürsek ben aşırı duygusal ve kırılganım ama o sert mizaçlı, insanların incinip incinmemesini düşünmeden hareket eden odunun teki. Tabi ağa oluşunu da unutmayalım. Evet belki Mardin'in en büyük aşiretinin ağası, hatta en tehlikeli ağası ama bu ona bir genç kızın kalbini kırma lüksünü vermez. Biliyorum ben de biraz ağır konuştum ama duyduklarım canımı o kadar yaktı ki. Her genç kız gibi bende aşk evliliği yapmak isterdim, her genç kız gibi bende kendimi hazır hissettiğim yaşta evlenmek isterdim ama olmadı bütün hayallerim gibi buda yarım kaldı. Biz kadim ile hiç mutlu olamayacağız, abim ve Zilan gibi hiç olamayacağız kısaca biz gerçek bir karı koca olamayacağız. Bunlardan elbette ki haberdarım ve başıma gelecekleri de biliyorum ama bunları ondan duymak canımı daha da acıttı.
Arkamdan gelen korna sesiyle bir an ürktüm ve çekingen bir tavır ile arkamı döndüm. Kadim arabayı durdurup dışarıya çıktı.
''Şilan arabaya bin''
''istemiyorum''
Tekrar yürümeye başladım.
''sana arabaya bin dedim''
Kadim kolumu tutup beni arabaya doğru savurdu.
'' istersen birde burada döv beni, her yerde anılarımız olsun ileride birbirimize anlatırız''
''bak ben sana vurmak istemedim ama sende haddini aştın. Şimdi bu konuyu kapatalım''
''şimdi buradan gidelim ama bu konu kapasa da ben bu tokadı hiç unutmayacağım''
Arabaya doğru yürüyüp ön koltuk yerine arka koltuğa geçtim. Kadim de arabaya bindi. Yolda arada aynaya baktığımda Kadim ile göz göze geldik. Eve gelince hiçbir şey söylemeden arabadan indim. Ben evin kapısından girince oda gözden kayboldu.
Üs kata çıkınca annem, babam ve abimin balkonda oturduğunu gördüm. Onlara selam verip odama yönelmiştim ki babamın sesiyle o tarafa döndüm.
''Şilan bu Kadim ağayla nereye gittiniz?''
''Kadim ağanın teyzesine''
''iyi iyi alış böyle şeylere''
''e kızım düğün hakkımda konuştunuz mu?''
''hayır anne konuşmadık''
''olsun kızım takma kafana nasıl olsa evleneceksiniz''
''zaten takmıyorum anne istediğini yapsın ağa bozuntusu''
Babam söylediğim şeye sinirlenmiş olacak ki öfkeyle bana bakarak:
''Şilan o ne biçim laf öyle sakın ola bir daha duymayayım''
''özür dilerim baba, bir daha söylemem. Ben odama çıkabilir miyim? biraz yoruldum da''
''çık kızım dinlen sen yarın çok yorucu olacak zaten''
Of anne hatırlatmasan olmaz. Bir an aklımdan çıkıyor sonra sağ olsun annem hemen hatırlatıyor. Evet yarın benim kınam var ne muhteşem öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Töre Masalı
Ficción GeneralBaşkalarının hatasının bedelini ödemek zorunda kalan iki kişi. Masum bir kız , hayata öfkeli bir genç. Bakalım Şilan Kadimin duvarlarını yıkabilecek mi?