Sabah kalkmış etrafı gezmiştim Kıvanç evde yoktu. Mutfağa gidip tatlı yapmaya karar verdim eğer beğenirse belki beni göndermez evde aşçı olarak işe başlardım. Gerizekalı hdakjdmsjdwliwjhakid
Tatlım sonunda bittiğin de üstümde ki tişörtün kirlendiğini gördüm. Kaldığım odaya gidip üstümü değiştirdim. Kıvanç o odada ki kıyafetleri kullanabilceğimi söylemişti. Odadan çıktığım da dün girdiğim oda gözlerime takıldı. Dün alttan alta karıştırmak istemiştim fakat Kıvanç anlayıp engel olmuştu ve şu an evde yoktu.
Odaya doğru ilerleyip saçımda ki tel tokayı çıkarttım. O gün de belleği bu şekil de almıştım ve şu an umarım kapı açılırdı. Biraz zorladıktan sonra kapı açıldı. Derin nefes alıp içeri girdim. İlk masanın çekmecelrine baktım. Parfüm, kalem, kitli bir kutu ve bir de toka vardı. Eee bunlar ne şimdi?
Parfümü açıp baktığım da aşırı şekerli kokuyordu yüzümü buruşturup anında burnumdan uzaklaştırdım. Dolaba doğru ilerlediğim de içinde ne var diye baktım. Tam benim tarzım da bir kaç tane kıyafet vardı. Mini etek ve bluzlar. Elime alıp üstüme tuttum. Beden olarak büyüktü ama yine de çok şık kıyafetlerdi.
Anında bileğimden tutulup başımın üstünde duvara yaslandım. Kıvanç yüzüme doğru "Ne hakla bu odaya girersin?" diye bağırdı. Ben şaşkınlıkla bakmaya devam ederken ne olduğunu bile anlamamıştım. Elini çeneme koyup sıkarak "Çok mu yüz verdim sana?" diye ikinci kez bağırdı.
"Ben sadece mer-"
"Haddini bileceksin" diye kolumdan tutup sürükledi. Dolan gözlerimi elimle silip akmamalarını sağladım. Ne vardı bunda bu kadar kızacak. Aşağı merdivenlere bir kat daha indiğimiz de bu evde beni ilk koydukları odanın kapısını açtı.
Beni içeri atarken şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Burada düşün dur bir daha da kimsenin evinde izinsiz gezme" diyerek beni odanın içinde ki sandalyeye oturtturdu. Ben ise oyuncak bebekmişim gibi hiç bir tepki veremiyordum. Beni sandalyeye bağlayıp kapıyı çarpıp kapattı.
Ben ise kapattığı kapıya hâlâ şokla bakıyordum. Bu kadar kızacağı, büyüteceği ne vardı? Sana girme dendi değil mi? Girmeseydin🤷🏻♀️
¤
Ne kadar süre geçti hiç bilmiyorum. Acıkmıştım, susamıştım. Kıvanç ev de mi onu da bilmiyorum. Saat kaç onu da bilmiyorum. Ben düşüncelerimle boğuşurken kapı açıldı. Mahçup gözlerle kapıya baktım.
Kıvanç elinde bıçakla bana doğru geldiğin de gözlerimi fal taşı gibi açtım. Şu an hayal mi görüyordum yoksa gerçek mi? Korkuyla arkaya doğru ilerleyip başımı sağa sola salladım. "Şu an gerçekten abartıyorsun. Tamam özür dilerim bir daha asla sözünden çıkmayacağım" diye korkuyla konuştum.
"Ne saçmalıyorsun?" diyerek üstüme eğildi. Ben korkuyla elimi oynattığım da "Rahat dur" diyerek elimde ki ipi kesmeye başladı. Rahat bir nefes alıp elimi tamemen çözmesini bekledim.
Elimi tamamen çözdüğün de sandalyeden kalkıp Kıvanç'ın boynuna sarıldım. "Niye böyle bir şey yaptın?" diye sordum. Beni hareketime şaşırdığını kasılan bedeninden anlamıştım.
Ellerini belime koyup "Korktun mu?" diye sordu.
"Hayır korkmadım ama ama yalnız kalmak istemiyorum beni bir daha burda tek bırakma. Bundan sonra hep seni dinleyeceğim. Burada kalmak istemiyorum" diyerek hızla konuşup daha çok sarıldım. Başını benden ayırdığın de ben de başımı uzaklaştırıp "Hata ettim özür dilerim" dedim.
"Ömür törpüsü" diyerek belimde ki elini sıklaştırıp beni kendine çekti. "Tatlın güzel olmuş ama dibini biraz yaktım sanırım" dediğin de üzüntümden eser kalmamıştı mutlulukla Kıvanç'a baktım.
"O zaman evin aşçısı olabilir miyim? Yatılı olarak" dediğim de başını arkaya atarak sesli kahkaha attı.
"Hadi gidelim" diyerek odanın kapısına doğru ilerledi. Peşinden gelmediğimi hissettiğin de arkasına dönüp bana baktı. Başını salladığın da "Bir daha bana böyle davranma" dedim.
"Tamam" dediğin de hiç tatmin olmamıştım. Yanına yaklaşıp elini tuttum. Bir bana bir de ellerimize baktığın da umursamaz tavırla ilerledi. Masanın ortasında yaptığım tatlıyı gördüğüm de sevinçle ilerleyip tatlımdan yedim.
Ağzıma yanık tadı geldiğin de yüzümü buruşturup "İşte beni oraya kitlemeseydin tatlım yanmazdı biz de afiyetle yerdik" dedim. Göz devirip karşıma oturdu. Masada ki kağıtlarla uğraştığın da o bahsettiği iş olduğunu anlamıştım.
"Gönlümü alman lazım" diyerek konuştum. Tatlımdan bir ısırık daha alırken arkama yaslandım. "Ne alaka?" diye sordu.
"Çok alaka ben orda kaç saat kaldım hıhh? Kuru kuru ortadan mı kaybolcak bu yaptığın?" diye sordum. Önünde ki kağıtları kapatıp odağını bana verdi. Oturduğu koltuğa yerleşirken ellerini iki yana açtı.
"Tamam beni nasıl affedersiniz Defne hazretleri?"
"O söylediğin yere gelicem bu işte sana yardim edicem" diyerek masada ki kağıtları kaşımla gösterdim. Sıkıntılı nefes verip arkasına yaslandı. "Sen hala orda mısın?" diye sorduğun da başımı olumlu anlamda salladım.
Yerimden kalkıp Kıvanç'ın yanına oturdum. Kağıtları karıştırırken "Onlar gibilerini senden daha iyi tanıyorum emin ol" diyerek göz kırptım. "İstediklerini vermen yeterli" diye de devam ettim.
Masada ki kağıtları toplamaya başlarken "Son kez söylüyorum" dediğin de başını bana döndürüp bastırarak "Hayır" dedi. Geçmesine müsaade edip ayaklarımı kendime çekerken elimi uzatıp tırnaklarıma baktım.
"İyi tamam yine tek başıma gideceğim desene ama galiba bu kez daha zorlu olucak" diye konuştuğum da durup bana baktı. "Ya gözünün önünde durur beraber gideriz ya da ben tek giderim" diye konuştuğum da sabır dileyerek yanıma oturdu.
Kafasında bir şeyler tartıyorken ben de yeniden tatlıma gömüldüm. Pat diye "Tamam" dediğin de yediğim tatlı boğazım sa kalmıştı. Başımı hızla döndürüp "Ciddi misin yoksa şu an dalga mı geçiyorsun?" diye sordum.
Küçük bir kağıt önüme fırlattığın da "Milletin orasına burasına bakarsın bu dövmesi olan aradığımız kişi" diye konuşma yaptığın da aşırı heyecanlanmıştım.
Diğer detayları da üstü kabataslak anlattığın da ben kafamı avuç içime yaslayıp onu izliyordum. Bir süre sonra beni fark ettiğin de önüm de el sallayıp "Dikkatini buraya ver" dedi.
"Dinliyorum ben seni devam et" diye dalgın sesimle konuştum.
"Bence sen evine dön" dediğin de bebekler gibi dudak büzdüm. "Yanımda sen olduğun sürece bir bok yapamayacağım gibi gözüküyor" diye konuştuğun da işaret parmağımı ve orta parmağımı insan şeklinde üstünde yürüttüm.
"Ama sen bana hiç güvenmiyorsun?" diye çocuksu sesimle konuştuğum da elimi itip söylendi. Bana 'Ciddi misin?' bakışı atıp gözlerini üzerime dikti.
"Bakmasana öyle tahrik ediyorsun" dedim. Sıkıntıyla nefes verip başını diğer tarafa çevirdi. Anlık refleksle üstüne oturup "Hadi tam burda şimdi gir içime" dedim. Sabır sabır diye fısıldayıp başını arkaya yasladı. Bende başımı göğsüne yaslayıp sarıldım.
"Asıl bana sabır ne zormuş bekaretini almak" dediğim de güldüğünü hareketlenen göğsünden anlamıştım. "Biraz kalayım mı böyle?" diye sordum.
Elini belime koyduğun da bunun bir cevap olduğunu anlamıştım. Gülümseyerek gözlerimi kapattım.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Romance⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...