Haftalar sonra Kıvanç'la birlikte dışarı çıkmıştım. Gideceğimiz yer için alışveriş yapmak istediğimi söylediğim de gelmemek için kırk takla atmıştı ve şu an birlikte o çok sevdiğim mağazaya yürüyorduk.
"Aa şu güneş mi ya?"
"Aa kedi!"
"Yuhh ağaç" diyerek abartı tepkiler verdiğim de Kıvanç göz devirmekle kalmıştı. Mağazanın önüne geldiğimiz de elimi iki yana açıp "İşte burası benim oksijen kaynağım" diyerek içeri girdim.
Abartı bir şeyler bırakmayacaktım. Sade, şık en önemlisi rahat bir elbise. Ben askılıkları karıştırırken Kıvanç'ta koltuğa oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Elime bir kaç tane elbise alıp kabine yöneldim.
İlk bordo uzun bacak yırtmaçlı olan elbiseyi giyip dışarı çıktım. Kıvanç beğenmediğiğin de bu kez mini etek bir de bluz giydim. Bu kez de çok sade olmuştu. En son en çok beğendiğim elbiseyi giyip dışarı çıktım. Kıvanç'ta beğendiğin de ona doğru yürüyüp kucağına oturdum. Ellerimi boynuna dolarken kulağına doğru "Kaçamak yapalım mı? Kabin de?" diye sorup arsızca gülümsedim.
Beni kucağından indirip "Çok sıkıldım eve gidelim bir an önce" dedi.
"Hee yani evde yapalım diyorsun o da olur ben biraz heyecan yaşarız diye kabin demiştim. Evde mantıklı ama şimdi her zaman da evde yapıyoruz insan bir adrenalin ist-" diye konuşuyordum ki Kıvanç ayağa kalkıp beni kabine doğru sürükledi.
"Bir an önce üstünü değiştir" diye konuşup gidecekken kolundan tutup kendime çektim. Üstümüze kapıyı kapatıp kilitlediğim de saçımı yana savurup önünde eğildim. Pantolonunun kemerini çözüp aşağıya indirdiğim de önüme çıkan erkekliğini yalamaya başladım.
Bir yandan yalarken bir yandan da okşuyordum. Kıvanç kendinden geçmiş kendine has inlerken, işaret parmağımı ağzıma götürüp "Şşh" yaptım. "Sessiz ol duyacaklar" diyerek güldüğüm de saçımdan tutup başımı arkaya çekti. Aynı şiddetle geri kendine yaklaştırıp erkekliğini ağzıma soktu.
Ağzımda gel gitler yaparken ben ise onun bu sert hallerine iyice kendimi kaptırmıştım. Elimi kadınlığıma atıp okşamaya başlarken bir görevli tarafından kapı tıktıklandı. Ben korkuyla ayağa kalktığım da Kıvanç kapı tıktıklanmasını duymamış gibiydi. Beni kendisine yaklaştırıp kalçamı okşarken boynumu emmeye başladı.
"Efendim kabinlerimiz tek kişiliktir"
"Fermuarımı açıyor birazdan çıkacak" diye kapının arka tarafına seslendim. Kıvanç bu halime gülüp tebessüm ederken bacaklarını hafif büküp göğsümü açarak emmeye başladı. Bir yandan okşuyor bir yandan emiyorken boğuk sesimle "Sende istemem yan cebime koy yapıyorsun hep" dediğim de göğsümün ucunu dişlerinin arasına alıp çekip bıraktı.
Acıyla inlendiğim de ayrılıp göğsümün üstünde ki ıslaklığı eliyle okşayarak kaybettiğin de elbisenin diğer askısını da indirdi. Ben de eşlik edip elbiseyi üstümden çıkartırken kendi kıyafetlerimi giymeye başladım. Kabin kapısını açıp çıkacakken "Hızlı ol" dedi.
Bir kaç dakika sonra bende kabinden çıktığım da alacağım elbiseyle kasaya ilerledim. Kıvanç'ta yanıma geldiğin de elinde bir kaç bir şeyle beraber alacağım elbisenin ücretini ödedi.
Mağazadan çıkarken elimde ki poşetleri Kıvanç'ın eline tutuşturup koluna girdim. "Büyük gün için hazır mısınız Kıvanç Bey?" dediğim de bana baktı. "Yarından bahsediyorum" diye gideceğimiz daveti söyledim.
"Aynen aynen" diye konuştuğun da bu kadar ruhsuz olmayı nasıl beceriyor acaba diye düşündüm. Eve geldiğimiz de kendimi koltuğa attım. Bir kaç dakika dinlendikten sonra merdivenlere yönelip çıktım. Kaldığım odaya girip elbiseyi askılığa astım.
Kıvanç'ın geldiğini hissettiğim de arkamı dönüp baktım. Elinde ki poşeti yatağa koyup oturdu. Elbiseyi astıktan sonra yatağa ilerledim. Koyduğu poşetin içindekileri elime alıp baktım. Bir kaç tane kadın iç çamaşırı takımı vardı.
Bakışlarımı Kıvanç'a çevirip "Bunlar ne?" diye sordum. Elimde ki sütyeni alıp göğüs kısmıma tutarak "Sana" dedi.
"Teşekkür ederim fakat ben iç çamaşırı giyemiyorum hemen bir darlık geliyor" diyerek elimde ki çamaşırları da Kıvanç'a attım.
"Her yere bir külot bir tişörtle gidiyorsun üşürsün" diye saçma bir açıklama yaptığın da güldüm. "Temmuz ayındayız ne üşümesi?" diye sordum.
Aklıma bir fikir geldiğin de başımı olumlu anlamda salladım. "Tamam senin için deniyorum" diyerek üstümü çıkarttım. Bakışları anında göğüslerime kaydığın da elinden sütyeni aldım.
Kol kısımlarını geçirip sırtımı Kıvanç'a döndüm. "Yardım eder misin?" dediğim de yutkunduğunu karşımızda ki aynadan görmüştüm. Ellerini yavaş yavaş kaldırıp sütyen kopçasını takacakken uzaklaştım.
Üstümden çıkartıp geri Kıvanç'a fırlattığım da "Şimdiden darlık geldi çok istiyorsun sen giyebilirsin ya da" diye duraksayıp Kıvanç'ın dibine girdim. Elimi üstünde ki gömleğin altından sokup baklavalarında gezdirdim. "Dayanamıyorsan içime de girebilirsin" dedim.
Bakışlarını benden çekip göğüslerime baktığın da dudağını yaladı. Eliyle kalçamı okşarken taytımı aşağıya indirdi. Elini kalçamın arasında gezdirdiğin de inleyip kendimi iyice bastırdım. "Ahlaksız oyunların da sana yardım edeceğim" diyerek kalçama el darbesin de bulundu.
İnlyerek parmaklarını içime ittirmeye çalıştığım da beni yatağa itti. Anlamsızca ona bakarken "Demek isterdim fakat çok fazla işim var" diyerek odanın kapısına ilerlemeye başladı. Arkasından "Ama çırılçıplağım?" diye bağırdım.
Durup bana baktığın da beni süzüp başını olumlu anlamda salladı. "Ne güzel... Övün bununla" diyerek odadan çıktı. Ben arkasından şaşkınca baktığım da odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya baktım. Dış kapının sesi duyulduğun da evden çıktığını anlamıştım.
¤
Evin aşçısı yemeği hazırladığın da bana seslendi. Afiyetle masaya koştuğum da acaba Kıvanç'ı beklesem mi? diye düşündüm. Sonradan yaptığı şey aklıma geldiğin de umursamaz tavırla masaya oturdum.
Aşçı izin alıp evden çıktığın da hazırladığı yemekleri afiyetle yemeye başladım. Kadın kapıyı kapatacakken Kıvanç içeri girdi. Yüzümü buruşturup tabağımı önüme çekerek biraz sırtımı döndüm. Masaya geldiğin de kendi sandalyesini çekip masaya oturdu.
Önüme bir kutu koyduğun da "Bunu yarın üstünde görünmeyecek bir yere tak. Hem görüntü çekiyor hem de nerede olduğunun konumunu veriyor telefonuma bağlı" diye kısaca açıkladığın da kutuyu itip "Gerek yok" dedim.
"Bu ne tavır? Trip mi atıyorsun?" diye sordu.
"Doydum ben sana afiyet olsun" diyerek masaya kalktım. Merdivenlere yönelecekken bileğimden tutup durdurdu.
"Ne doymasından bahsediyorsun tabağın öylece duruyor"
Elimi elinden çekip "Ayy doydum diyorum sen bilceksin doyup doymadığımı" diye bağırır niteliğinde konuşup geri arkama döndüm. Bu kez daha şiddetli çekip kucağına oturtturdu.
Elini belime koyup beni sardığın da dilini cıklattı. "Bak doymamışsın karnından sesler geliyor" dedi. Öbür eline kaşığını alıp çorbasından bir kaşık aldı. Bana doğru uzattığın da ilk duraksayıp sonra içtim. Böyle böyle bir kaç kaşık daha içtiğim de kucağından kalkmaya çalıştım.
Elleriyle durdurmaya çalışırken sesli nefes verip Kıvanç'a döndüm. "Bu kez gerçekten doydum"
"Sadece çorba içerek nasıl doyabilirsin"
"Kilo aldırmaya falan mı çalışıyorsun? Zaten ilgini çekmiyorum bari ekmeğimle oynama" diyerek işimde ki önemli olan vücut hatlarımdan bahsediyordum. Kalkıp omuz silkerek merdivenlere yöneldim.
"Şuna bak ya hem suçlu hem güçlü. Eve gelicek hiç bir şey olmamış gibi davranıcam yok yaa" diye söylenerek ayaklarımı yere vura vura odama girdim.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Romance⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...