Yüzüme çarpılan bir kova suyla uyandığımda kendimi denizin ortasında uyanıyormuş gibi hissettim. Hareket etmeye çalıştığımda ise sanki dümdüz bir alana başımdan sonuma kadar bağlanmıştım. Burnuma ve ağzıma suyun kaçmasıyla da "Ohhh şimdi tam olduk" diye içimden kendi kendime söylendim.
Öksürdüğüm sırada birinin saçımdan tutup başımı arkaya çekmesiyle bulunduğumuz yeri çığlığımla dolmuştu. "Bağırtmayın şunu" diye olgun bir adam sesi sinirle konuştu. Saçımı tutan eller gevşediğin de nefes alıp kendime gelmeye başladım.
Burhan denilen adam karşıma gelerek "Hatırladın mı beni küçük kız?" diye sordu. "Küçük kız mı?" diye şaşırmış bir şekilde sorup "Senden sugar daddy vibei alıyorum yakışıklısın da" diyerek göz kırptım.
Adam tok sesiyle gülüp kahkaha attı. "Sevgilinin başına ördüğü beladan böyle mi kurtulmayı düşünüyosun?" dediğinde başımı hafif yana eğerek "Nasıl?" dedim.
"Orospuluk yaparak" dediğinde kendimk zorla tutuyormuş gibi gülüp kahkaha attım. "Şımartıyorsun beni" dediğim de adam bana iğrenerek bakıp yere tükürüp "Utanmasız" dedi. Şuan birbirimize karşılıklı iğrenerek bakıyorduk çünkü karşımda balgamlı bir şekilde yere tükürdü.
Etrafımda yuvarlaklar çizerek dolanmaya başladı. "Sana da değil seni yetiştiren aile de sorun var. Kendileri gibi bok parçalarını dünyaya bırakıp gidiy-" dediği sırada ayağına tekme attım. Adam yan tarafına doğru yere düşüyordu ki yanında ki adam da Burhan'ı havada kapmışlardı resmen.
"Senin gibi" diyerek etrafıma bakıp elimle işaret edecektim ki bağlı olduğu yerden kıpırdamadım. Bakışlarımla etrafta ki adamları ve bellerinde ki silahları işaret ederek "Bir babanın çocuğuyum işte" diyerek iğrenir bakışlarımla baktım. Adam sert bir şekilde çenemden tutup başımı arkaya attı.
"Kıvanç'ın öldürdüğü" diyerek çenemi daha çok sıkarak başımı arkaya itti "Eşimin intikamı için buradayım. Senle ben çok farklıyız" diye devam etti. "Kıvanç... Belki de hayatımı yeniden bok yoluna sürükleyen kişi yüzünden buradayım" diyerek yüzümü sert bir şekilde yana atıp uzaklaştı.
"Derdinle Kıvanç'laysa bunu onunla halletmeye ne dersin? Kendisi artık hayatımda değilde. Pisi pisine ölmeyeyim" diye kindar bir şekilde konuşup cümlemin sonunda güzelce tebessüm etti. Adam kahkaha atarak karşımda ki sandalyeye oturdu. "O zaman dua edelim de seni hâlâ birazcıkta olsa önemsiyor olsun yoksa gerçekten pisi pisine öleceksin" dedi.
Midemden gelen bulantıyla yüzüm ekşimişti. "Aslında biliyor musun? Kızıma çok benziyorsun. O yüzden sana kıymak biraz zor olacak" dedi fakat Burhan'ı dinlemeyecek kadar çok midem bulanıyordu şuan. "Sevgilini arayalım mı? Nerelerdeymiş?" diyerek adamına eliyle işaret yaptı. Adam elinde ki telefonu Burhan'ı verip tekrar eski yerine döndü.
Birkaç dakika büyük bir seslik olduktan sonra bulunduğumuz ortamı telefondan sesi gelen Kıvanç'ım bağırışları doldurdu. Adam kahkaha atarak "Çok eğleniyorum şuan" diye kendi kendine konuşuyordu. Artık kendimi tutamadığımı fark edip başımı yana eğerek ağzımda ki bütün parçaları kustum.
"A-aa sevgilin kustu sabahtan beri kendin de değil gibi ayrılmanıza çok üzülmüş olmalı" dedi Burhan. Kıvanç birkaç saniye sustuğun da Burhan da telefonu hoparlöre aldı. Kıvanç'ın az önce ki siniri gitmiş son fırsatı olarak yalvarmaya başladı. "Burhan lütfen. Lütfen ona birşey yapma. Kendim geleceğim ayağına ne istiyorsan bana yap onun" diye duraksayıp iç çekerek "Onun bir suçu yok" diye devam etti.
"Tamam" dedi Burhan. Etraftakiler de dahil şaşırarak Burhan'a bakıyorduk. "Benden haber bekle" diyerek telefonu kapattı. "Ne yani ben senin karşında ağlamadığım için mi bana ters davrandın?" diyerek güldüm. Burhan oturduğu yerden kalkıp yanımdan geçip giderek "Şimdi daha çok eğleneceğiz" dediği sırada omzumdan içime soğuk bir iğnenin girdiğini hissettim.
¤
Gözümü açtığımda yine aynı şekilde bir sandalyeye bağlanmış zon derece karanlık bir yerde oturuyordum. "Hey! Kimse yok mu?" diye bağırdım. Bağırdığım da sanki birileri bunu bekliyormuş gibi anında bulunduğum yerin ışıkları yandı.
Olduğum yer o kadar küçüktü ki küçük bir kutunun içindeymişim gibi hissediyordum. Arkamda biri var mı diye bakmaya çalıştığım da ise sandalyenin yere çivili olduğunu gördüm. Asla hiç bir şekilde hareket edemiyordum. "Günaydın Defneciğim" diye Burhan'ın sesini duyduğum da bulunduğum yerin tavanda ki köşelerine bakıp hoparlör gibi birşey arıyordum ki karşımda ki kapının üstüne bana bakarak duran silahı gördüm. Burhan sanki beni bir yerden izliyormuş gibi kahkaha atıp "Sürprizimi beğendin mi?" diye sordu.
Bana doğru bakan silahtan gelen ölüm korkusu bütün bedenimi sarmıştı. Silahın tetik kısmına bağlı olan ipi gözlerimle takip ettiğim de karşımda ki kapının koluna bağlı olduğunu fark ettim. Gözlerim korkuyla irice açıldığında hala nerden geldiğini bilmediğim Burhan'ın sesi "Bingo" diye bağırdı. "Sen gerçekten çok akıllı bir kızsın" dediğin de başımı öne eğdim.
"Neyse ki sevgiline haber verdim" dediğin de başımı hızla eğdiğim yerden kaldırdım. "Az sonra o kapıdan girip seni kurtaracak merak etme" dediğin de gözlerim tekrar kapı koluna sistemli bir şekilde kurulmuş olan silaha kaydı. "Kıvanç'ın kıvranışlarını burdan izlemek o kadar zevkli olucak ki" diye kendi kendine konuşup fısıldadı.
"Bunu bize neden yapıyorsun? Neden kendini bir yalana inandırıyorsun. Kıvanç" diyerek duraksayarak burnumu çektim. "Kıvanç yapmadığını söyledi" diye kendimin bile duyamayacağı bir seste konuştum.
"Yaptı. Kıvanç yaptı! Benim eşimi Kıvanç öldürdü" diyerek bağırdığın da sesi gelen hoparlörün bir an patlayacağını düşündüm. "O yüzden" diyerek az önce ki ses tonuna zıt bir şekilde sakinlikle konuşup "Bugün benim eşimin ruhunun rahata ereceği gün" diyerek rahatlıkla konuştu.
"Defne!" diye bağıran Kıvanç'ın sesini duyduğum da gözyaşlarım gözümden bardaktan boşalır derecesinde dökülmeye başladı. "Film başlasın" diyerek Burhan son kez konuşup sustu.
Kıvanç'ın benim nerede olduğumu bulmaması için konuşmayacaktım. Şuan beni bulmaması gerekiyordu "Defne! Neredesin?" diye bağırdığın da hıçkırıklarımın ağzımdan dökülmemesi için dudaklarımı ısırdım.
Burhan tekrae hoparlöru patlatmak istercesine "Bağır! Duysun seni" diye bağırdı. Başımı hızla sağa sola sallayarak "Hayır, lütfen dur artık" diye fısıldadım. Bulunduğum yerin kapısına Kıvanç vurmaya başladığın da korkuyla kapıya baktım. "Defne! Defne!" diyerek kapıyı açmaya zorladı.
Gözüm korkuyla silaha kaydığında artık Kıvanç'a durması gerektiğini söylemeliyim diye düşünerek "Kıvanç açma kapıyı" diye bağırdım fakat Kıvanç daha çok ne söylediğime değil sesimi duymaya sevinip kapıyı daha çok zorlamaya çalıştı. "Kıvanç dur!" diye bağırıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Burhan'ın hoparlörden gelen kahkaha sesi, Kıvanç'ın bana seslenişi ve benim hıçkırıklarım... Kafayı yemek üzereydim.
Kendimi yere düşürürsem silaha boş yere isabet eder diye düşünerek bir yandan Kıvanç'a durması gerektiğini bağırıyor bir yamdan da sandalyeyi yan tarafıma düşürmeye çalışıyordum ama oturduğum sandalye yere montalanmıştı sankş.
Kapının açılma sesini duyduğum da korkuyla silaha bakmamla içime soğuk bir demirin girmesini hissetmem bir oldu
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Romance⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...