Kıvanç, elinde ki havluyla saçlarını kurulayarak aşağıya indiğin de bende kahvaltımı yapıyordum. Sandalyesini çekip elini saçlarımın ucundan geçirerek "Beni bekle demiştim" diyerek sandalyesine oturdu.
"Bekledim zaten telefon konuşman uzun sürünce de girdim, yaptım" dedim. Bir şey demeden kahvaltısına devam ettiğin de yerimde rahatsızca kıpırdanıp, çayımdan bir yudum aldım.
"Ben kafeye gidicem bugün" dediğim de durup bakışlarını bana çevirdi. "Gidemezsin?" dediğin de pardon der gibi baktım.
"İzin istemedim, haberin olsun diye gideceğimi söyledim"
"Nasıl bir süreçte olduğunu unutmuş olmalısın heralde. Hatırlatmamı ister misin?" diye sakinlikle sorduğun da bıkkınlıkla nefes verip, arkama yaslandım. "Hayatım boyunca bu evde kendi kendime köşe kapmaca mı oynayacağım?" diye sinirle sordum.
"Kedi sahiplenirim onunla oynarsın" diye alayla konuştuğun da daha çok sinirlendim. "Dalga geçme!" diyerek omletimden bir parça aldım.
"Peki, git çalış" dediğin de omuz silktim. "Gidicem zaten" diye umursamaz tavırla konuştum.
¤
Kafeden içeri girdiğim an Sena hızla yanıma geldi. Koluma girip beni kenara çekerek "Evladım sen nerelerdesin?" diye gece dışarı çıkmasına gizlice izin veren ertesi sabah kızı geldiğin de babasına yakalandırmadan içeri alan anneler gibiydi. Hayatımda kurduğum en uzun cümle. "Beni idare et dedin gittin. Aradım açmıyorsun, dün de ne eve geldin ne işe!" diye merakla kızar tonda konuştu.
"Kıvanç çağırdı... Sonradan... Bende kal falan dedi, bende tamam dedim" diyerek anında yalan uydurmaya çalıştım. Sena'ya şu an olayları anlatıp da, canını sıkmak istemiyordum.
"Diyorsun?" diyerek emin olmak ister gibi tek kaşını kaldırıp sordu. Başımı hızla aşağı yukarı sallayıp göz yumdum. "İyi zaten gıcık patronumuz da dün gelmedi" diye konuşup omzuma vurarak "Hadi yine iyisin" dedi.
"Biliyorum, beraberdik" diye alayla konuşup giyinme odasına ilerlerken Sena dalga geçtiğimi çok sonradan anlamıştı. Üstümü çıkartıp iş kıyafetlerimi giyip dışarı çıktım.
Gelen müşterilerle ilgilenirken bir başka müşterinin elini havaya kaldırırak hesap işareti yaptığını gördüm. Cevap olarak hafifce gülümseyip kasaya doğru ilerledim.
Sena hareketlerimi önceden takip etmiş olucak ki masanın hesap ücretini bana uzattı. Tekrar masaya doğru ilerleyip adama hesap kutusunu uzattım. Adam ücretini hesap kutusunun içine koyup kalktığın da samimi bir şekilde gülümseyip çıkışa doğru ilerledi.
Sena'nın yanına gidip kendimi bulunduğu tezgaha dayayarak "Bir süre Kıvanç'ta kalıcam" dediğim de dudaklarını imalı bir şekilde aşağıya indirip hmm tonlaması çıkarttı.
"Siz bence arkadaşız diyerek kendinizi kandırıyorsunuz" dedi. Bıktığımı ifade eder bir şekilde sesli nefes verip tezgahın üzerinde ki atıştırmalıklardan ağzıma attım. "Akşam iş bittiğin de evden birkaç giysi alıp Kıvanç'a geçicem" dediğim de yüzü asıldı.
"O kadar uzun mu kalıcaksın yaa" diyerek başını avuç içine dayadı. Yanağını sıkıp "Uyşş" diyerek bebek sever tonda konuştum. Yüzünü buruşturarak geri çekildiğin "Enes'i çağırırsın benden şikayetciydiniz?" diye sordum.
"Enes bu aralar çok meşgul" dedi. Cevap vereceğim sırada omzumdan ittirerek "Müşterilerin geldi bak hadi" diyerek uzaklaştırdı. Müşterilerin oturduğu masaya doğru ilerledim.
¤
"Ayaklarımı hissetmiyorum" diye sızlandığım da Sena ceketini giyerek "Abartma" dedi. Gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açıp pardon der gibi baktım. "Bugün müşteri azdı ondan bahsediyorum" diyerek kendini savunmaya aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Romance⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...