Aramayı açıp telefonu kulağıma götürdüm. Planım Kıvanç'a konuşma fırsatı vermeden soru yağmuruna tutmaktı. "Neredesin sen?" diye yapmacık sinirle sordum.
"Hamil-"
"Niye bana haber vermeden çıkıyorsun ki evden?" diye lafını böldüm. Tedirginle Sena'ya bakarak gözlerimle adeta bana yardım etmesi için yalvarıyordum. "Ham-" diye tekrar soracağı sırada benim lafımı bölmesine gerek kalmadan Ender araya girdi.
"Kıvançcığım bir bakar mısın?" dediğinde sinirden küplere binmiştim. Sakinlikle derin nefes alarak "Meşgul olmanın sebebi bu sanırım" diyerek telefonu kapattım.
"Gördün mü?" diye sinirle Sena'ya sordum. "Ben yukar da tedirginlikle heyecandan test yapmaya çalışayım. Elim titresin yapamayayım. Beyefendi elimde ki poşeti görsün yanında olmamı mı ister misin diye sormadan ona aşık olan kadının yanına gitsin" diye sinirle bağırıp konuşarak merdivenlere yöneldim. "Bir de sen buna karşı empati kurmamı istiyorsun" diyerek sinirle olduğum yerde bağırdım.
Ayaklarımı vurarak merdivenlere çıktığım da odaya girip yatağa yattım. Hic birşey yapmadan bir süre yattığım da sıkılıp yanımda getirdiğim telefonumla ilgilendim.
Googlea girip arama motoruna sadece bebek yazarak aradım. Görsellere tıkladığım da birbirinden tatlı bir sürü bebek fotoğrafı vardı. İstemsizce yüzüme bir gülümseme yayıldığın da aklıma Kıvanç ve Ender geldiğin de sinirle ekranı kapatıp yatakta yan döndüm. Aklıma bin türlü senaryo geliyordu ve olduğum yerde sinir krizi geçirmeme az kalmıştı.
En iyisi uyumak diyerek telefonu tekrar komidinin üzerine koydum. Sakinlikle derin nefes alıp ellerimi ve ayaklarımı dört yana açarak tavana gülümsedim. Sakin olmalıydım. Sakin olacağım. Ne yaptıkları beni ilgilendirmiyor. Gözlerimi kapattığım da Ender, Kıvanç'ın kucağına oturmuş bana el sallıyordu.
Sinirle gözlerimi açıp bağırdım. Yorganı ısırmak, etrafı dağıtmak istiyordum. Sinirden ağladığım da "Gerizekalı Kıvanç" diye söylenerek uykuya daldım.
¤
Gözlerimi yatakta aynı şekilde açtığımda odanın karanlığından bir süre hiç birşey göremedim. Yatakta doğrulup saate baktığımda 19:48 olduğunu gördüm. Baya uyumuşum diyerek telefonu tekrar komodinin üzerine koyuyordum ki çiçek dikkatimi çekti. Elime alıp kokladığımda tekrar aynı yerine bıraktım. Komodinin yanında yerde de bir sürü farklı boyutlar da kutu vardı. Hiç birini açıp bakmadan banyoya yönelerek elimi yüzümü yıkadım.
Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim. Kıvanç ve Sena masaya oturmuş yemek yiyordu. İkisi de benim geldiğimi gördüğünde Sena tedirginlikle, Kıvanç'ta mutlulukla bakıyordu. Hic birşey demeden masaya oturduğum da Sena'nın, Kıvanç'a hiç birşey söylemediğini fark ettim.
Kıvanç masanın üzerinde ki elimi tutup konuşmaya başlayacağı sırada elimi çekerek "Hamile değilim" dedim pat diye. Şimdi ona sinirliyken söylemek daha iyiydi çünkü sonralarda söyleyemezdim. Sena masadan kalkıp giderken Kıvanç şokla bana bakıyordu.
Çorbamı içmeye başlarken Kıvanç masaya vurup "Dalga mı geçiyorsun benimle?" diye sordu. Korkuyla irkildikten sonra sinirle Kıvanç'a döndüm. "Git Ender versin sana çocuk" diye bastıra bastıra konuştum.
Kıvanç sinirle kahkaha atıp arkasına yaslanarak ellerini iki yana açtığı bacaklarının üstüne koydu. "Gerçekten çok aptalım. Bende salak gibi yanına heyecanla gelmişim sana her şeyi arkamızda bırakarak yurt dışına taşınmayı falan teklif edecektim" diye sinirle oturduğu yerden kalktı. Duyduklarımla şok olmuş üzgün bir şekilde Kıvanç'a baktım. Kıvanç ise bir elini masaya bir elini oturduğum sandalyeye dayayıp üzerime eğilerek "Benimle dalga geçerken eğlendin mi bari? Eğlendirebildim seni?" diye yüzüme doğru bağırdığın da oturduğum yerden kalktım.
"Kıvanç ben bu kadar ciddiye alacağını tahmin etmemiştim. Güler geçeriz diy-" diye konuşuyordum ki lafımı "Gülüp geçmek mi?" diye kesti. Tekrar sinirle kahkaha atıp güleç ses tonuyla "Haa pardon ben senin kalpsiz soğuk biri olduğunu unutmuşum. Senin için bir çocuk sahibi olmak ne ki değil mi?" diye sorup üzerime doğru yürümeye başladı. "Gerçekten merak ediyorum" dediğinde sırtım duvarla buluşmuştu "Bir çocuk sahibi olmak senin için neyi ifade ediyor?" diye az önce ki haline zıt bir şekilde sakince sordu.
Gözümden yaş aktığında sinirle Kıvanç'ın gözünün içine bakıyordum. "Şuan gerçekten çok üstüme geliyorsun" diyerek kekelememeye çalışarak konuştum. Kıvanç kolumdan tutup "Siktir git" diyerek beni masanın üzerine ittirdi. Masanın sivri köşesi karnıma geçtiğinde acıyla yüzümü buruşturup acı nidasıyla karnımı tuttum.
Dönüp Kıvanç'a baktığımda hiç umurunda bile değildim. Kendine alkol koyarak koltuğa oturduğun da dik bir şekilde doğrulup merdivenlere doğru ilerledim. Sena da o sırada merdivenlerden inip inmemek arasında kalmış git gel yapıyordu. "Gidiyoruz burdan" diyerek merdivenleri çıktım.
Sena hızla yanıma gelerek karnımı tuttuğumu gördü. Elini tuttuğum karnımın üzerine koyup "Defne iyi misin? Ne oldu karnına" diye sordu.
"Yok birşey Sena git hazırlan işte" diyerek Kıvanç'ın odasına girdim. Aynanın karşısına geçip durduğum da çarptığım yere baktım. Çoktan kızarmıştı ve aşırı derece acıyordu. Dolaptan rastgele pantolon ve kazak çıkartıp giyindim.
Birkaç dakika sonra kapı tıktıklandığın da odadan çıktım. Sena kapının önünde durmuş beni bekliyordu. "Kıvanç mı yaptı?" diye sorup karnımı işaret etti.
"Hayır" diyerek merdivenlere yönelip sırtımı dikleştirerek basamakları inmeye başladım. Kıvanç dibim de bittiğin de "Oo hem suçlu hem güçlü" diyerek kolumdan tuttu. "Şimdi de terk mi ediliyorum?" diye sorup beni kendisine çekiyordu ki hızla ittirdim.
İşaret parmağımı göğsüne vurarak yaklaştığım da "Sen bir daha asla beni göremeyeceksin! Bu yaptığın son hareket bardağı taşıran son damlaydı" diye bastırarak konuştum. Dış kapıya doğru yönelip montumu giyerek evden çıktım.
Taksi durdurup bindiğimiz de Sena yolu tarif etmeye başladı. Ben ise camdan dışarıyı izlemeye başladım. Bu dakikadan itibariyle Kıvanç'ı hayatımdan tamamen sildiğime dair kendime söz verdim. Derin nefes alayarak eski hayatıma "Merhaba" dedim.
Araba yarım saatten kısa bir süre sonra evin önünde durduğunda Sena ile paraları birleştirip ücreti ödedik. "Baya oluyor buraya gelmeyeli" diyerek Sena'ya bakıp gülümsedim. "Eski sıkıcı hayatımıza tekrardan merhaba" diyerek apartmana adımımı attım.
Basamakları çıkıp eve girdik. Ev havasızlıktan o kadar iğrenç kokuyordu ki bütün camları açmak için tek tek odalara girip camları açtım. Salona geldiğim da koltukta yatan birini görmemle çığlık atmam bir oldu. Sena hızla yanıma gelip "Ne old-" diyordu ki koltukta ki kişiyi görmesiyle sustu.
"Enes?" diye şokla sinirle konuştu. Hızla yanına gidip uyandırarak kolundan tuttum. "Kalk şuradan" diyerek kaldırmaya çalıştım. "Nasıl girdi bu eve? Verdiğin anahtarı almadın mı sen?" diye sordum Sena'ya. Sena ağlamamak için kendini zor tutuyordu başını sağa sola sallayıp "Almayı unuttum" diye fısıldadı.
Enes uyanıp "Sena" diye fısıldadığın da kolundan hızla çektim. Anında uyanıp ayaklanarak etrafına bakındı. Sena'yı görmesiyle ona yaklaşıyordu ki giydiği tişörtten tutup engelledim. "Evden çık yoksa polis çağıracağım" dedim.
Enes ise beni duymamış olucak ki tek odağı Sena'ydı. "Sena" diyerek bütün gücünü kullanıp elimden kurtularak Sena'nın elini tuttu. "Sena beni bir dinle lütfen açıklama yapmama izin ver. Gerçekten çok pişmanı-" diye hızla kendini anlatmaya çalışıyordu ki Sena'nın elini çekmesiyle sustu.
"Git" dediğinde Enes böyle bir atak beklemediğinden şaşırdı. "Sena sen beni çok seviyorsun benden vazgeçemezsin" dedi. Sena sinirle yüzüne bakıp dış kapıya iterek dışarı çıkardı. Kapıyı kapatmadan önce "Kendini bu kadar fazla önemseme" diyerek yüzüne kapıyı çarptı.
"Adamsın var ya seninle gurur duyuyorum" diyerek yanına gidip kolumun altına aldım Sena'yı. "Nasıl verdin ama ağzının payını afferin" diyerek yanağından öptüm.
Sena da aynı şekilde ellerini bana dolayıp "Ehh kimin öğrencisiyim" diyerek beni gösterdi.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Romance⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...