Ender'in attığı konuma gelmiş ve neredeyse yarım saattir Burhan diye söylenilen adamı bekliyorduk. Oturduğumuz odada bir tane iki kişilik koltuk önümüzde de tek kişilik koltuk vardı, ortamızda da dikdörtgen masa yerleştirilmişti.
Gözüm kapıda ki korumanın dövmelerine daldığın da bakışlarım Kıvanç'a kaydı. Hafif tebessüm ederek beni izlediğini gördüğüm de utanıp, gülümseyerek başımı diğer tarafa çevirdim. Kıvanç'ın da tebessümü yüzünde büyüdüğün de bakışlarını benim ters tarafıma çevirdi.
Odaya bir adam girdiğin de kapının önünde ki adamlar da saygıyla eğilip kasıla kasıla kendi koltuğuna doğru ilerledi. Burhan olduğunu anladığım adam koltuğa oturup Kıvanç'a bakarak "Seni burada görmek ne güzel" diye konuşup bakışlarını bana çevirdi. Baş selamı verdiğin de hafif tebessüm etmekle yetindim.
"Aynı fikirde olduğumuzu söyleyemeyeceğim" diye yüzünü buluşturarak konuşup arkasına yaslandı. Burhan da yapmacık gülümsemesiyle karşılık verip bana dönerek "Güzel olduğun kadar akıllıymışsında, nasıl fark ettin adamları? Eğer fark etmeseydin bu süreç biraz daha uzun olcaktı, amacım biraz eğlenmekti" diye alayla konuştu.
Kibirli bir şekilde gülüp bacak bacak üstüne atarak "Hep aynı araba ve plakayla gelip aynı yere park ediyorlardı." diye kısa bir açıklama yaptım. Aynı kibirlilikle o da gülümseyip "Tavsiyelerin için sağ ol" dediğin de sırtımı arkaya yasladım.
"Benim gibi sıradan bir kızın tavsiyelerine kaldıysanız, vay halinize" diye yapmacık üzüntümle konuştum. "Bu işe yıllarını vermiş kişilerin daha dikkatli ve bilinçli olması gerekiyordu" diye konuşmama devam ettiğim de yüzü bozulup Kıvanç'a döndü.
"Tam kendine göre bir kız bulmuşsun" diye Kıvanç'a bakarak konuştuğun da oturduğu koltukta öne doğru atılıp ciddi bir şekilde "İntikamım için yıllardır yanında birini görmeyi bekliyordum" diye konuşup bana dönerek "Talih kuşu sana kondu" dedi. Kıvanç'ın yıllardır bir sevgilisi olmamış mıydı yani? Şaşkınlıkla Kıvanç'a baktım.
"Sana gerekli açıklamaları kanıtlarımla birlikte kanıtladım. Buna rağmen asıl suçluyu bulmak yerine kafanı bana takmış bir vaziyettesin... Acınası" diye bütün ciddiyetiyle Kıvanç konuştuğun da olayın dışında kaldığımı ama anlamadığım bir şekilde kendimi olayın içinde bulduğumu fark ettim.
"Bir yanlışın var. Sen kendi paçanı kurtarmak için kanıtları kendi tarafına çevirip önüme sundun" dediğin de Kıvanç alayla güldü.
"Karşıma aldığım kişiler kadar sen de çok iyi biliyorsun, kadınlara ve çocuklara zarar vermediğimi. O gece eşinin evde olduğunu öğrendiğim de planı erteledim. Kendi vicdanını rahatlatmak için Defne'nin saç teline zarar verirsen" diye konuşup öne atılarak bütün ciddiyeti ve ifadesiz tavrıyla Burhan'ın yüzüne bakıp "Öldürürüm seni" dedi. Kıvanç'ın bu tavrına şaşkınca baktığım da bana dönüp gülümsedi.
"Aşkın o kadar büyük yani" diyerek bana bakıp "Desene çok daha zevkli olucak" dediğin de Kıvanç gülerek ayağa kalktı.
"Buraya geçerli bir sebebin vardır diye düşünerek gelmiştim. Baştan bilseydim eğer gelmeye tenezzül dahi etmezdim" diyerek bana elini uzatıp "Gidiyoruz" dedi.
Elini tutarak kalktığım da odanın kapısına doğru ilerledik. Burhan arkamızdan "Sevgilini tek bırakma her yer it kopuk. Biliyorsun, memleketin halini." diye alayla konuşup güldüğün de Kıvanç karşılık vermeden el ele odadan çıktık.
Sinirle elimi sıktığın da acıyla yüzümü buruşturdum. "Acıy-" diye konuşuyordum ki başını hızla bana çevirip bakışlarıyla susturdu. Eğer normal bir yerde olsaydık şu an tepki gösterebilirdim fakat yürüdüğümüz koridor full Burhan'ın adamlarıyla doluydu.
Bulunduğumuz yerden çıkıp arabaya doğru ilerlediğimiz de bana ön koltuğun kapısını açıp geçmem için bekledi. Sinirle geçip oturduğum da Kıvanç'ta arabanın etrafin da dolanıp şoför koltuğuna oturdu.
"Sen niye benim elimi sıkıyorsun. Orda adamlar var diye bir şey demedim. Sanki suç bende millete sinirlenip, sinirini benden çıkartam-" diye sinirle konuşuyordum ki Kıvanç araya girip susturdu.
"Evet suç sende. Sen o avukat yerine bana güvenip ilk bana haber verseydin, önceden önlem alıp şu an burda bu adamın önünde bu duruma düşmezdim." diye bağırdı.
"Ben nerden bilebilirdim hem önceden haber verseydim ne yapabilirdin ki?" diye sorup elimi alnıma koyarak cam tarafına döndüm. "En küçük detay bile bizim için büyük bir adım olabilirdi" diye sinirle bastıra bastıra konuşup arabayı çalıştırdı. Hiç bir şey demeden sıkıntıyla nefesimi verdim.
"Hani benden önce de alışkınmışsın ya kaçırılmış, takip edilmişsin ya" diye sinir, alay karışımı konuşuyordu. "Kurtarırsın kendini şimdide. Haftaya da artık cenaze namazını falan kılarız" diye sinirle konuştu.
"Sana karışmak istemiyorum. Defne rahat kız bunaltmayayım diyorum. Eğer ki bir farklılık hissederse bana illa ki haber verir diyorum. Ama Defne Hanım bana haber vermek yerine gidip o piçin avukatını arıyor, bak sen şu işe ya" diyerek ellerini direksiyon da çekip birbirine vurarken bir elini geri direksiyonun üstüne koyup boşta kalan elini saçlarının arasından geçirdi. Cevap vermeyip sesli nefes verip tamamen cama döndüm.
"Oturmuş manzara keyfi mi yapıyorsun? Benim değil senin hayatın tehl-"
"Kıvanç susar mısın? Sinirlisin, üstüne gitmek istemiyorum. Konuyu uzatmak istemiyorum buna rağmen hâlâ üstüme geliyorsun. Şu sessizliğime bile bir bahane buldun" diye sakinlikle konuştuğum da cevap vermedi.
Bir süre sonra arabayı kendi evinin önünde durdurduğun da hiç birşey demeden indim. Yanıma gelip kapıyı açtığın da merdivenlere doğru ilerliyordum ki sesiyle durup, Kıvanç'a döndüm.
"Biraz konuşalım mı?"
"Şu an konuşursak bir ortak yol bulabileceğimizi düşünüyorsan, konuşalım." dediğin de birkaç saniye bir şey demediğini görünce merdivenlerden yukarı çıktım.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)
Любовные романы⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ Adamın beni attığı yerden umursamaz tavırla kalkıp üstümü düzelttim. Saçımı arkaya savurup kollarımı birleştirip cilveli tavırla "Merhaba" dedim. Karşımda ki kişi içtiği sigarasından nefes alıp duma...