38

1.7K 34 1
                                    

(Kör Oyun kitabında da 38. bölüm de böyle romantik bir küvet bölümü var ve *final ortak olacak* Bu kitapta 23. bölümden itibaren Kör Oyun kitabının karakterleri girdi - Kör Oyun kitabına biraz geç girdi 33. bölümde bilginiz olsun. İki kitabıma da biraz prim kasayım bunu okuyanlar hikaye bölünmesin diye onu da okusun onu okuyanlar bunu da okusun hehehehehehe)

*1 Buçuk Ay Sonra*

Kıvanç'la birlikte sıcak su ve gül yapraklarıyla dolu küvette karşı karşıya oturuyorduk. O kadar zor zamanlardan sonra bu 1 ayımız o kadar güzel zamanlarla geçirmiştik ki hayatım da hiç bu kadar güzel zamanlar geçirmemiştim belki de.

Her şeyden uzak...  Kimsenin aramalarına cevap vermeden... Hayatımın en şanslı günlerini yaşıyordum belki de... "Ne düşünüyorsun?" diye sordu Kıvanç. Suyun üstünde ki gül yaprağını suyun altından tutar gibi yaparak "Hayatımın son 1 ayını düşünüyordum" dedim hayranlıkla. Küvette kendimi aşağıya ittirip başımı taşa yasladım. "Burada o kadar mutluyum ki hiç İtalya'dan gitmek istemiyorum" dedim. 

"Yine geliriz sen ne zaman istiyorsan" dedi. Gülümsediğim de sigarasından duman çekerek küvetin içinde boyundan dolayı ikiye katlamak zorunda kaldığı ayaklarını yanıma uzattı. "Biz neden dönüyoruz ki? Bence tamamen buraya taşınmalıyız" diyerek dudak büzdüm.

"Konuştuk bunları" diyerek sigara dumanını üfledi. "Ender Hanım'ın yine keyfimizi bozduğuna inanamıyorum. Bizene onun davetinden" diyerek omuzlarımı havaya kaldırıp bıraktım. "Hala Ender'i kıskandığını söyleme bana" dedi Kıvanç.

"Ben hiç bir zaman Ender'i kıskanmadım" dedim.

Kıvanç çarpık gülümsemesiyle "Hıhım" diyerek küvetin dışında ki küllükte sigarasını söndürdü. Bana doğru kışkırtıcı bakışlarıyla emekleyerek geldiğin de küvette ki suyu üstüne fırlatarak "Gelme üzerime" diye yalancıktan bir tonda konuştum. En son yüzlerimizin arasında mesafe kalmayınca durup usulca yaklaştı. Ben gözlerimi yavaşça kapatıp dudaklarımı aralayıp Kıvanç'ın dudaklarını beklerken hiç bir temasta bulunulmamıştı. 

Merakla gözlerimi açıp Kıvanç'a baktığım da beni gülümseyerek izliyordu. Aşırı utanç verici olduğundan "Pislik" diyerek kendimi tamamen suyun aşağısına ittim. Kıvanç çocuk gibi koltukaltlarımdan tutarak beni geri suyun üstüne çıkarttığında ben daha nefes alamadan dudaklarıma yapıştı. 

O kadar sert ve sıkı öpüyordu ki sanki bir daha beni görmeyecekmiş gibi öpüyordu. Aynı şekil de karşılık verdiğim de elini suyun altında vücudum da gezinmeye başladı. Eli en son karnımın üstünde duran elimin üstünde durduğun da dudaklarımızı ayırıp bana naifçe baktı. 

"Elini neden hep karnının üstüne koyuyorsun?" diye tedirginle sordu. Dudaklarımı aşağıya bükerek büzdüm "Bilmiyorum ki hiç farkında bile olmuyorum" dediğim de Kıvanç büzdüğüm dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. "Ama orda sanki bir boşluk  varmış gibi hissediyorum. Sanki önceden doluymuş biri benden o şeyi koparmış gibi." dediğim de Kıvanç uzun uzun hüzünle bakıp derin nefes verdi.

"Belki de bir bebek istiyorsundur?" diye sordu.

Heyecanla gözlerim parıldadı. "Bilmem ki" dedim. "Aslında hiç sıcak bakmıyordum bu konuya ama" diyerek sözümü kesip derin nefes alarak Kıvanç'ın gözlerinin içine baktım. "Senden bir parça taşımak istiyorum içimde" dedim. Sanki Kıvanç'ın bana bu soruyu sormasını bekliyormuşum gibi gözlerinin içine bakıyordum. 

Kıvanç parmak uçlarını bacaklarımdan yukarı usulca çıkarıp köprücük kemiğime gelip eliyle yavaşça ilk boynumu sonrasında yukarı çıkarak yanağımı okşadı. Uçları hafif ıslanmış ve yüzüme gelen tutam saçlarımı arkaya atarak "Ben senden her zaman istiyordum bunu" diyerek yüzünü yüzümü yaklaştırdı. Kirli sakallarını yanağıma değdirerek kulak hizam  da durdu. 

KALBİN ÇILGINLIĞI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin