—
—
Lexa'nın nefesini yüzümde hissedebiliyordum.Daha fazla dayanamayarak iki elimi birden yüzüne götürdüm ve öpmeye başladım.Onu öpmeye başladığımda sanki hayat duruyor, sadece ikimiz için akıyordu.Bu anı yaşadığım için oldukça şanslıydım.Nerede olduğumuz bile belli değilken onun yanımda olması beni güvende hissettirmişti.Bu tutkulu denebilecek öpüşmenin ardından yavaşça dudaklarını benden ayırdı.
"B-bunu daha sık yapmalıyız."dedim nefes almakta güçlük çekerek.O da gülümsedi ve,
"Merak etme..Önümüzde yaşayacağımız bir sürü gün var.Fakat şimdi bir problemimizi çözmeliyiz."
Ayağımda hissettiğim şey ile istemsiz olarak bağırdığımda Lexa hızlıca elini dudaklarımın üzerine götürdü.Nefesi hızlanmıştı.Hemen başını çevirip saldırdığımız adama ve o kadına baktı.Ben de ayağıma dokunanın Dexter olduğunu anladım.
"D-dexter ?"dedim ve havlamasını önlemek için eğilip başını yavaşça okşadım.
"Geliyorlar.Hemen gitmeliyiz."dedi ve beni elimden tuttu.Hep birlikte koşmaya başladık.Nereye olduğunu bilmeden belirsizliğe doğru gidiyorduk.Gerçi istediğimiz şey şu iki kişiden kurtulmaktı.
Birkaç dakikalık koşuşun ardından küçük kulübe gibi bir eve rastladık.
"Buraya bakmalı mıyız ?"dedim.Lexa cevap vermeden dışarıda bulunan sopalardan birini Eline aldı ve Kapıyı çaldı fakat açan kimse olmayınca normal bir şekilde açmayı denedi ama kilitliydi.Etrafına biraz baktı ve geri çekilip ayağı ile sertçe kapıyı kırdı.
"Buna mecburuz."dedi ve içeri girdi.Eskimiş eşyalarla dolu küçücük bir yerdi.Sadece iki odası vardı.Lexa diğer odaya girdiğinde yerde kan izleri gördü.
Bir anda beni belimden tutup içeri kapının yanına çekti."Lexa ?"Bana sessiz olmam için işaret yaptı.
"Hey kim var orad-"bir şey diyemeden içeri giren adamın kafasına sertçe vurdu.Daha önce görmediğimiz biriydi fakat az önce bizi kovalayan o iki kişiye benzeyen kıyafetleri vardı.
"Bu adamı ne yapacağız ?"
"Bilmiyorum.Biri daha gelirse..Dışarı koymamalıyız bence sandalyeye bağlayalım ayrıca ağzını da."
Dediğinde birlikte adamı sandalyeye oturttuk ve Lexa'nın dediklerini beraber yaptık.Dexter de oturmuş bizi izliyordu.Birkaç dakika sonra da yorgunlukla gözlerini kapattı.
Lexa derin bir nefes alıp adamın olmadığı odaya girdi.
"Lexa ?"
"Efendim."
"Neredeyiz biz ? Şimdi ne yapmalıyız ?"
"Bilmiyorum Clarke.Anneni bulmamızı çok istiyorum sanırım cevabı Lincoln denen adamda.Annen eğer bizim gittiğimiz yerden geçtiyse..O onun yerini biliyordur."
"Gidelim.Onunla konuşalım."
"Farkındaysan ona tekme attım ve elini bağladık.Bizle konuşur mu ?"
"Evet ama-Biz sadece kendimizi korumaya çalışıyorduk."
"Biliyorum ama o bunu bilmiyor."dedi ve yorgunlukla sandalyenin üzerine oturdu.Onu yormuştum.Bilmediğimiz bir yerin içine sürüklenmiştik.Ona yaklaşıp yavaşça kucağına oturduğumda kaşlarını çatarak bana baktı.Saçlarına ellerimi götürdüm.
"Üzgünüm."
"Ne için Clarke ?"
"Seni böyle bir şeye sürüklememeliydim.Daha beni tanımıyor-"Elini belimin üzerine götürüp lafımı kesti ve konuşmaya başladı.
"Tanıdığım herkesten daha yakınsın bana."
"B-ben.."
"Ve sen beni sürüklemedin.Ben seninle olmayı seçtim.Seninle gelmeyi istedim.Yapmadığın bir şey için kendini suçlama."dediği her kelime sanki beni ona daha da bağlıyordu.
"Asla üzülmeni istemiyorum.Eğer seni bir gün olur da üzersem kendimi affetmeyeceğimi de bilmeni isterim.Yeterince üzülmedik mi ?
Birbirimize söylediğimiz bir şey vardı.Yaşayacağız.Beraber."
Dediğinde onun boynunu tutup kendime doğru çektim ve sıkıca sarıldım.Saçlarının arasını hafifçe öptüm ve,
"Beraber."dedim.
—
—
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You
Romance"Sen kimsin Clarke ?"dedi.O kadar etkili bir ses tonu vardı ki..Ben diyeceğim kelimeleri bile seçemiyordum. "Ne demek istiyorsun ?" "Seni yakından tanımak istiyorum." - - Lexa ve Clarke'ın günümüz zamanından The 100 zamanına gidişlerini anlatan bir...