14.Bölüm

19.5K 1K 20
                                    

  Sabahın ilk ışıkları, yemyeşil dağların arkasından kaleye ulaşırken Yvonne huzursuzca yerinde kıpırdandı. Gece boyunca huzursuzluk peşini bırakmamıştı ve sonunda sabah olduğu için Tanrı’ya şükrediyordu. Yatağın yanına bırakmış olduğunu şalını alıp yavaş adımlarla yatak odasından çıktı. Roy, karşısındaki koltukta oldukça rahatsız görünen bir pozisyonda uyuyordu. Ses çıkarmamaya çalışarak ona yaklaşı hafife dürterek uyandırmaya çalıştı ancak Roy’un uyanmaya pek niyeti yoktu. Homurdanarak yerine daha da yerleşti. Onun bu hai Yvonne’u güldürsede anaç tarafı onu o halde bırakmaya izin vermedi. Şalını genç adamın üzerine örttü ve yeniden yatak odasına girip zümrüt yeşili,gümüş işlemeleri olan bir elbiseyi üzerine geçirirken Lady Rowena’ya ona tek başına giyinmeyi öğrettiği için en derin teşekkürlerini iletti.

  Her zaman tepelere hakim olan soğuk, sert rüzgarın aksine dışarıdan ona göz kırpan güneş Yvonne’u kahvaltıdan önce bir yürüyüş yapmaya sevketti. Biliyordu ki önündeki saatler boyunca kalede hizmetçilerden başka kimse uyanık olmayacaktı. Ne kadar yanıldığı ona en kısa zamanda ispatlanacaktı. Seri adımlarla kendini dışarıya attı ve derin bir nefes aldı. Gelmekte olan kışa rağmen güneşin ısrarla parlaması ona umut veriyordu. Yüzüne vurup saçlarını havalandıran ayaz, onu kendine getirmişti. Kısık sesle sevdiği bir şarkının melodisini mırıldanarak yürümeye başlayacaktı ki ona doğru koşarak gelen Isobel, onu durdurdu.

-Leydim, Lord MacLennan sizinle görüşmek istiyor.

  Yvonne, Roy’un Isobel ile haber göndermesine şaşırsa da kendini hızla toparladı ve Isobel’in peşine düştü. Isobel, kızarıyor ve sanki bir şey söyleyecek gibi ağzını açıp hızla geri kapatıyordu. Yvonne, onun daha fazla işkence çekmesini istemedi.

‘’Bana bir şey mi söyleyeceksin, Isobel?’’

  Genç kız farkında olmadan soğuk bir ses tonuyla konuşmuştu. Bu içten içe Isobel’i tedirgin etse de bu leydiyi seviyordu ve dedikodulardan haberdar olmasını istiyordu.

‘’Leydim, beni affedin ancak kalede bazı dedikodular dolanıyor. Hoş olmayan dedikodular…’’

  Yvonnne,donakalsa da sakin görünmeyi başararak ‘’Neler söyleniyor?’’ diyebildi.

‘’Beni affedin leydim ama Lord MacLennan ile yatağa girmediğiniz söyleniyor. Bu yüzden hamile kalamadığınızı konuşuyorlar. Mutlaka bunlar düşes hazretlerinin de kulağına gitmiştir.’’

  Yvonne,  işlerin istedikleri gibi gitmediğinin farkındaydı. ‘’Haber verdiğin için teşekkürler.’’ Diyip gülümsemeye çalıştı. İçinden ise kendisine güçlü olması gerektiğini fısıldıyordu.

  Roy’un odasının kapısına geldiğinde Isobel’e bir bakış atıp içeri girdi. Roy, pencerenin kenarına oturmuş,dışarıyı izleyerek onu bekliyordu. Mavi gözlerindeki neşenin her geçen gün daha da söndüğünü görüyordu,Yvonne. Gerçekten kimse farkında değil miydi yoksa görmüyorlarmuş gibi mi davranıyorlardı?

Yvonne’un yaklaşmasıyla mavi gözlerini ona dikti. Yorgun görünüyordu çok yorgun. Gözlerinin altındaki morluklar o kadar belirginleşmişti ki hasta gibi görünüyordu. Ona hafifçe gülümseyerek ‘’Oturun,leydim.’’ Dedi.

  Yvonne, onu incelemeye o kadar dalmıştı ki oturmayı unutmuştu. Hissettiği üzüntüyü bir maskenin ardına gizleyerek oturdu ve konuşmasını beklemeye çalıştı.

‘’Çok sessizsin,Yvonne.’’

‘’Beni siz çağırdınız, lordum. Bir lordun sözünü kesmem yakışık almaz.’’ Dedi elinden geldiğince neşeli konuşmaya çalışarak. Bunun sonucunda Roy’un çok sevimli görünen çarpık gülümsemelerinden biriyle ödüllendirildi. Ne kadar tuhaftı! Kenneth böyle gülümsediğinde oldukça çekici görünürken Roy ise sevimli görünüyordu.

Kalbin ArzusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin